Radyonun İcadı ve Tarihsel Gelişimi

Radyonun İcadını Hazırlayan Gelişmeler ve Radyonun İcadı

Latince ışın anlamına gelen radius ve Yunanca ses anlamına gelen phone kelimelerinin birleşiminden oluşan radiophony kelimesi, elektromanyetik dalgalarla sesin iletilmesi anlamını taşımaktadır.

Telgraf ve Telefonun İcadı

Telgrafın mucidi Samuel Mors’tur. Mors, 1837’de elektrik sinyallerinden mesajlar üreterek uzun mesafeler arasında bunları aktarmayı başarmıştır. İletişim alanında telgrafın icadından sonraki en büyük aşama, telefonun icadı olmuştur. Telefonun mucidi, Mart 1876’da geliştirdiği cihazın patentini alan Alexander Graham Bell’dir.

Radyo Dalgalarının Keşfi

Radyo yayıncılığının temelini oluşturan elektromanyetik dalgalarının varlığını 1860 yılında kuramsal olarak ilk keşfeden kişi James Clerk Maxwell, 1886 yılında kanıtlayan ise Alman fizikçi Heinrich Rudolph Hertz’tir.

Radyonun Ortaya Çıkışı

Radyonun babası olarak kabul edilen Guglielmo Marconi, 1895 yazında yaklaşık bir mil mesafeye radyo sinyallerini göndermeyi başarmıştır. Marconi, dünya genelinde radyonun mucidi olarak kabul edilmektedir.

Dünyada Radyo Yayıncılığının Gelişimi

İcadından sonra radyo tüm dünyada hızla yayılmış, Amerika Birleşik Devletleri dünya üzerinde ilk düzenli radyo yayınlarının başladığı ülke olmuştur.

Avrupa’da Radyo Yayıncılığı

Avrupa’da radyo yayıncılığının gelişimi ülkelere göre farklılık göstermiştir. Kimi Avrupa ülkelerinde radyo yayınlarının sadece devlet eliyle yapılmasına izin verilmiştir. Bazı ülkelerde ise kamu yayınları ile birlikte girişimcilerin de radyo istasyonları kurma hakları olmuştur.

İngiltere’de radyo yayıncılığını ilk kez 1920’de Marconi Şirketi başlatmıştır. 1927 yılında kurulan “British Broadcasting Corporation” (BBC) ile yayınlar devlet tekeline alınmıştır.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde Moskova Radyosu 1921’de yayın hayatına başlamıştır. Radyo devlet tekelinde bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır.

Almanya’da İlk radyo yayını 1923 yılında yapılmış, 1933’te Nazi Partisinin iktidara gelmesi ile Alman Radyosu tarihteki en büyük politik propaganda araçlarından biri olarak kullanılmıştır.

Fransa’da ise ilk düzenli radyo yayınları 1922 yılında başlamıştır. 1920’li yıllarda Avrupa ülkelerinin hemen hemen tamamında radyo yayınları başlamıştır.

Dünyada Radyo Yayıncılığı

1930 yılına gelindiğinde dünya ülkelerinin çoğunda radyo yayınları başlamıştır.

1950’li yıllara gelindiğinde radyo yayıncılığı tüm dünyada bir numaralı kitle iletişim aracı haline dönüşmüştür. Televizyon yayıncılığının gelişmesi ile birlikte radyonun liderliği süreç içinde sona ermiş; ancak radyo yayıncılığı yine de güçlü bir şekilde ayakta kalmayı başarmıştır.

Türkiye’de Radyo Yayıncılığının Gelişimi

Birçok ülke gibi Türkiye de 1927 yılında radyo yayınları ile tanışmıştır. Türkiye’de radyo yayıncılığını beş farklı dönemde ele almak mümkündür.

Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi (TTTAŞ) Dönemi (1927-1936)

Türkiye’de de radyo yayıncılığı devlet ve özel sektör ortaklığı ile başlamıştır. Radyo yayıncılığı amacıyla kurulan "Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi"ne (TTTAŞ) 1925 yılında 10 yıllık yayın hakkı verilmiştir.

PTT Dönemi (1936-1940)

Radyo yayınlarının istenilen seviyede olmadığı gerekçesiyle ve radyonun toplum üzerindeki gücünü kontrol etmek maksadıyla 1936'da TTTAŞ'nin on yıllık süresi dolunca, 18 Ağustos 1936 tarihli bir kararnameyle radyo yayıncılığı PTT’ye devredilmiştir.

Matbuat Umum Müdürlüğü Dönemi (1940 – 1964)

Türkiye’de devlet aracılığı yürütülen radyo yayıncılığı, 1940 yılından itibaren Matbuat Umum Müdürlüğü’nün görevi olmuştur. Türkiye’de radyo yayıncılığı dünya ülkeleri ile aynı zamanda başlamış olmasına karşın, vericiler, alıcılar, yapım olanakları ve diğer yönlerden radyo oldukça geride kalmıştır.

TRT Dönemi (1964 – 1992)

1964 yılında “Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)” kurulmuştur. TRT döneminde çeşitli şehirlerde güçlü radyo istasyonları, bölge radyoları açılmış, tam gün yayına geçilmiş ve programlar daha profesyonel ekipler tarafından hazırlanmaya başlanmıştır. Ancak TRT Kurumu hedeflenen özerkliği sağlayamamış, yayınları hem içerik hem de teknik bakımdan gelişmiş ülkelerden geri kalmıştır.

Özel Radyolar Dönemi

Türkiye’de herhangi bir yasal dayanak olmaksızın özel radyo yayınları 1992 yılında başlamıştır. 1994 yılında 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun çıkarılmış, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kurulmuş ve özel yayıncılığın önü açılmıştır.

Günümüzde Radyo Yayıncılığı

20. Yüzyılın sonuna doğru büyük bir gelişme gösteren iletişim teknolojileri, uydu yayıncılığının ortaya çıkması ve sonrasında internet ve mobil teknolojinin hayatımıza girmesi de radyoculuğu değiştirmiş; ancak radyo değişim ve dönüşümlere ayak uydurarak modern hayatın bir parçası olmayı sürdürmüştür.

Yeni Teknolojiler ve Gelişmeler

Radyo yayıncılığını değiştiren en önemli teknoloji uydu yayıncılığının ortaya çıkması olmuştur. Böylece yayınların maliyeti düştüğü gibi frekanslara olan ihtiyaç da ortadan kalkmıştır.

İnternet radyoculuğu ile basit ve düşük maliyetli bir sistem ve yazılımla hemen herkes internet üzerinden radyo yayını yapabilir hale gelmiştir.

Dünyanın gelişmiş ülkeleri frekanslar üzerinden yapılan radyo yayınlarını sonlandırarak karasal sayısal radyo yayıncılığına (T-DAB) geçmektedir.

Mobil iletişim teknolojileri de insanların radyo dinleme yöntemlerinden biri olmuştur.

Türkiye’de Radyo Yayıncılığında Son Durum

2017 yılı itibariyle Türkiye’de FM bandında yayın yapan 33 ulusal radyo, 80 bölgesel radyo ve 801 yerel radyo olmak üzere toplam 914 radyo bulunmaktadır.

Ayrıca kablo üzerinde yayın yapan 8 radyo ve uydu üzerinden yayın yapan 98 radyo mevcuttur.

Özel şirketlerin yanı sıra TRT de radyo yayıncılığı alanında yatırımlarını ve istasyon sayısını arttırmıştır.

Türkiye’de çok sesli ve canlı bir radyo yayıncılığı sektörü mevcuttur.