Öğrenme Psikolojisi II
Sosyal Öğrenme Kuramı: Sosyal Öğrenme Kuramına göre, bireyler başka bireylerin davranışlarına, hâl ve tutumlarına dikkat ederler. Bir başka deyişle onları gözlemlerler. Gözlem yaptıkları kişiler, bu kuramda model kavramıyla ifade edilmektedir. Modeli gözleyen kişilere ise gözlemci denilmektedir. Modeller, popüler oldukça, gözlemci ile benzer özellikler taşıdıkça ve yüksek bir statüde bulundukça daha fazla taklit edilmektedirler. Sosyal Öğrenme Kuramı, pekiştirme süreçlerini insan ilişkileri bağlamında ele alır
Gestalt Öğrenme Kuramı: Gestalt kelimesi, “bütün, tam” anlamına gelmektedir. Bu noktada gestalt öğrenme kuramı, insanların olay ve durumları bir bütünlük içerisinde algıladıklarını savunmaktadır. Kuramın temelini “bütün, parçaların toplamından farklı bir şeydir” düşüncesi oluşturmaktadır. Kuram, öğrenmenin temelinde iyi bir algılamanın yer aldığını savunur. İnsanlar, algıladıklarını iyi bir şekilde örgütleyip bilişsel sürece dâhil ettiklerinde öğrenme gerçekleşmiş demektir. Gestalt öğrenme kuramı, insanların kendi hatalarından da öğrenebildiklerini savunur. Bu noktada deneme yanılma yaparak en doğruyu bulabilirler ya da gerçekleştirebilirler. Bu süreçte çözüme götürecek etkenleri birleştirip bu öğeler arasındaki ilişkileri keşfedebilirler ki buna da içgörü yoluyla öğrenme denir.
Bilgiyi İşleme Kuramı: Öğrenme psikolojisi alanında bilişsel içerikli kuramlar arasında, Bilgiyi İşleme kuramının da yer aldığı görülmektedir. Her ne kadar Piaget Bilgiyi İşleme kuramının öncüsü olsa da özellikle bilgisayarların dünyamızda yaygın bir şekilde yer almasıyla birlikte Bilgiyi İşleme kuramının önemi artmıştır. Bu bağlamda Bilgiyi İşleme kuramı, bilgisayar metaforundan hareketle kendi varsayımlarını oluşturmuştur. Bilgiyi İşleme Kuramı’nın birtakım temel kavramları bulunmaktadır. Duyusal bellek, kısa süreli bellek, uzun süreli bellek, yürütücü kontrol, meta biliş ve bellek stratejileri bu kavramlar arasında sırlanabilir. Bilgiyi İşleme kuramına göre, öğrenme bilginin bir bellek deposundan bir başka bellek deposuna aktarılması sonucunda gerçekleşir. Nihai olarak bilgi uzun süreli belleğe aktarıldığında öğrenme gerçekleşmiş olur.
Nörofizyolojik Öğrenme Kuramı: Nörofizyolojik öğrenme kuramı, hücre ve organ düzeyinde öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini anlatan bir kuramdır.Sistem olarak sinir sistemi incelendiğinde, sinir sisteminin iki önemli parçasının olduğu görülür. Bunlardan ilki merkezi sinir sistemidir. İkincisi ise çevresel sinir sistemidir. Çevresel sinir sistemi aracılığı ile bilgiler merkezi sinir sistemine aktarılır. Bu süreçte de merkezi sinir sisteminde bilgiler değerlendirilir ve örgütlenir. Tekrar çevresel sinir sistemlerine ve oradan da iskelet, kas sistemlerine aktarılır. Böylece davranışsal tepki olarak dışarı yansır. İkinci önemli bir noktada ise, beyinde her bir olayın, durumun ve olgunun farklı yönlerinin kaydedildiği sinir kümeleri olduğu varsayımıdır. Bu sinir kümeleri, yeni bir bilgi ile karşılaşıldığında aynı anda aktive olmaktadır. Bu aktivasyona ardışık safha denilmektedir. Ardışık safhalarla birlikte beyinde ne kadar çok sinir hücresi aktive olursa o oranda bilgilerin öğrenildiği ifade edilmektedir. Nörofizyolojik açıdan öğrenme sürecini etkileyen bir diğer faktör nörotransmitterlerdir. Nöronlar arasındaki iletişimi etkileyen birtakım kimyasal maddeler vardır ki bu kimyasal maddelere nörotransmitter denilir. Nörotransmitterlerin azlığı ya da çokluğu sinir hücrelerinin çalışmasını etkilemektedir. Dolaysıyla da öğrenme süreçlerini etkilenmektedir.