Psikolojiye Giriş

Giriş: Günlük yaşam içerisinde psikoloji kavramının sıklıkla kullanıldığı görülür. Örneğin bireyler yaşadıkları baskılardan ve problemlerden dolayı “Psikolojim bozuk” demektedirler. Günlük yaşamda insanlar, özellikle hastanelerde psikologlarla temasa geçmektedirler. Bunların yanında psikoloji, çok geniş bir alana seslenen bir bilim dalıdır. Örneğin psikoloji, insanların bireysel gelişimleriyle, grup içerisindeki hâl ve tavırlarıyla ilgilenir. Ayrıca psikoloji, kurumların geliştirilmesine, insanların yaşadıkları ortama uyum sağlamalarına yardımcı olur. Tüm bunların yanında psikoloji, okullarda eğitimin iyileştirilmesi ve öğrenme süreciyle ilgili bilgilerin ve bulguların ortaya konmasına da katkı sağlar. Psikoloji, insan davranışının altında yatan temel nedenleri bulmaya çalışan bilimsel çabaya verilen addır. Psikoloji, bireysel davranışların ve zihinsel süreçlerin bilimsel incelenmesidir.

Psikolojinin amaçları: Psikoloji bilimi ile ilgilenen bilim insanları, çeşitli bilimsel gözlemler yaparak davranışları tanımlamaktadırlar. Çeşitli araştırma yöntemleriyle davranışların nedenleri bulunmaya; bu süreçte ise, insan davranışları açıklanmaya çalışılmaktadır. Ayrıca, bir davranışın gelecekte oluşma olasılığı hakkında bilgiler toplamak da bir davranışın tahmin edilmesi anlamına gelmektedir. Psikolojide sonal amaçlardan biri de davranışın değiştirilmesidir. Psikoloji alanında bilimsel çalışmalarda bulunanlar, araştırma sonuçlarını bir araya getirerek insanların davranışlarını değiştirmek için kullanırlar.

Psikolojide ekoller: Tarih boyunca insanlar, psikoloji ile dünyada var oldukları zaman diliminden beri ilgilenmişlerdir. Bu ilgileniş, başlangıçta felsefenin içerisinde gerçekleşmiştir. Plato, Sokrates ve Aristo gibi pek çok felsefeci psikoloji konusuyla ilgili açıklamalarda bulunmuşlardır. Örneğin Aristo; “öğrenme iki uyaran arasında çağrışım bağı kurulmasıdır” şeklindeki düşüncesiyle davranışçı öğrenme kuramlarından olan klasik koşullama kuramına öncülük etmiştir. On yedinci yüzyılda ortaya çıkan Deneycilik akımı, modern psikolojinin gelişmesine öncülük etmiştir. Deneycilik akımı, bazı bilgilerin doğuştan getirildiği düşüncesine karşı çıkmıştır. Bu yaklaşıma göre, insanların dünyaya ilişkin bilgilerinin kaynağı ancak ve ancak gözlem ya da deneyim yoluyla edinilebilir. İnsanların zihinleri boş bir levhaya benzetilebilir. Doğumla birlikte bu boş levha deneyimlerimizle yazılı hale gelmektedir. Aynı yüzyılda evren mekanik bir ruh gibi inceleniyordu. Bir makinenin çalışma sistemi bilinirse o makine ikinci kez de çalıştırılabilirdi. Evrenin bir makine gibi araştırılması için de her bir değişkenin rakamla ifade edilmesi gerekiyordu. Deneyciliğin önemli temsilcilerinden biri de Jhon Locke’tur. Locke, düşünceleri ile bilişsel psikolojinin temellerini ortaya atmış; diğer bir ifadeyle zihnin bilgi edinme sürecini açıklamıştır. Doğuştan gelen bilginin olmadığını belirtmiş ve bilgilerin öğrenme ve alışkanlıklar aracılığı ile edinildiğini savunmuştur. Zihin, bilgiyi deneyimlerden elde eder. Dışarıdan gelen uyarımlar insan zihninde anlamlandırılmaktadır.

Psikolojide alt alanlar: Psikoloji biliminin yaklaşık 120 yıllık tarihinde, çok önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Yapılan araştırmalar ve kuramsal açıklamalar sayesinde, psikolojinin alt alanları doğmuştur. Günümüzde psikolojinin 50’ye yakın alt alanının olduğu söylenebilir.

Psikolojide kariyer: Bireyler, lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra, psikolojinin ilgilerini çeken diğer alanlarında lisansüstü eğitim alarak uzmanlaşabilirler. Bu sürece “yüksek lisans eğitimi” ismi de verilmektedir. Türkiye’de Eğitim Psikolojisi, Gelişim Psikolojisi, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, Klinik Psikoloji ve Sosyal Psikoloji gibi alanlarda lisansüstü eğitim verilmektedir. Bireyler, yüksek lisans eğitiminden sonra daha da uzmanlaşmak isteyebilirler ki bu süreçte karşımıza doktora eğitimi çıkar. Bireyler, psikolojinin ilgili alanlarında doktora eğitimi alarak “psikoloji doktoru” unvanını alabilmektedirler.