20. Yüzyıl Baskı Sanatı

Sanat, geçmişten günümüze kadar sanatçıların duygu ve düşüncelerini ifade etmek için sese söze ve biçime başvurdukları bir yoldur.

Geleneksele aldığı tavırla bilinen Modernizmde, “Avangard” kavramı yönlendirici bir özelliğe sahiptir.

Modernizmin içine yerleşen deneysel yaklaşım, sanatçılara tam da istedikleri bu beklenmedik durumun ortaya çıkardığı yeni arayışlarla özgür bir uygulama alanı sunmaktadır.

‘Sanat’ kavramının sanatçı olmadan var olması mümkün olmamakla birlikte genel anlamıyla bu kavram, geçmişten günümüze kadar sanatçıların duygu ve düşüncelerini ifade etmek için sese söze ve biçime başvurdukları bir yoldur.

20. yüzyıla gelene kadar biçimsel ve içerik anlamında sanatta birtakım değişiklikler gözlense de asıl devrim, 20. Yüzyılın ikinci yarısında Endüstri Devrimi ile başlayan teknolojik ilerlemeler sonucu taşınabilir fotoğraf makinesi ve “şipşak” fotoğrafın icat edilmesiyle gerçekleşmiştir.

Dışavurumcu sanatçılar, savaşların ve adaletsizliklerin yaşattığı olumsuz duyguları, ürettikleri resimlerle ve baskılarla dışavurmaya çalışmışlardır.

Dada’nın içinde yer alan rastlantısallık anlayışı Hans Arp gibi sanatçıların baskıresimlerinde yerini almaktadır.

Dadaist akımda yer alan sanatçılar; mantık dışı, güzel olmayan ya da atık malzemeleri sanat eseri olarak tanımlamışlardır.

Sürrealizm akımı, Dada gibi geleneksel sanat anlayışına ve burjuva değer yargılarına tepkilidir. Sürrealistler, görünen dünyanın arka planındaki asıl gerçekliğe akıl ve mantığın sınırları dışında bilinçaltı ve rüyalarla ulaşılabileceğini düşünmektedir.

Sürrealist sanatçılar, II. Dünya Savaşı’nın ardından New York’a taşındıktan sonra Hayter’in “Atalier 17” baskı atölyesinde çalışarak gravür eserler üretmişlerdir. Sanatçılar, rastlantısallıkla deneyselliği birleştirerek gravürün dışında farklı baskıresimler de elde etmişlerdir.

Yeni arayışlar, onları soyutlama anlayışıyla üretilen doğanın geometrik formlarla aktarılması, anti-natüralist renk kullanımı, kolaj ve asamblaj gibi çözümlemelere sürüklemiştir.

“Popüler kültür”den gelen Pop Art sanatının en önemli temsilcilerinden biri olan Andy Warhol; Marilyn Monroe, Elvis Presley, Elizabeth Taylor’ın renkli ve canlı imgelerini birçok defa tekrarlayarak seri halde serigrafi baskılar elde etmiştir.

Geleneksel baskıresmin alanı genişletilerek dijital baskı onun sınırlarına dahil edilmiş ve yeni boyutlar elde edilmesi sağlanmıştır.

Baskıresim; zamanla “sanatsal, politik, protest ve eğitsel” bir araç bağlamında kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle de 1980 ve 1990’lı yıllarda savaş, siyaset ve ırkçı söylemler gibi politik meseleler, yeni yöntem ve sunumlarla ele alınarak geniş kitlelere ulaştırılmıştır.

Günümüzde baskıresimlerin boyutları büyümüş veya mekan için kurgulanmaya başlanmıştır. Büyük boyutlardaki baskıresimler aynı zamanda üç boyutlu heykel formunda üretilerek enstalasyonun malzemesi haline gelmiştir.

1936’da Türkiye’ye gelen Leopold Levy, Sanayi Nefise Mektebi’nin Bölüm Başkanlığı’na getirilince kapatılan baskı atölyeleri tekrar kurulmuş ve bu atölyeye Sabri Berkel getirilmiştir. Böylece Batı’daki baskı atölyelerine paralel anlayışta bir baskı atölyesi kurulmuştur.

Özellikle özgün baskı alanında eserler üreten Ergin İnan; baskı-enstalasyon alanında çalışmalar yapan Hasan Kıran; farklı baskı yöntemleriyle eserler üreten Müjde Ayan Türk baskıresminin önemli temsilcilerindendir.