Görme Engelliler ve Eğitimleri

Görme yetersizliği olan ve görmeyen bireylerin eğitiminin tarihsel kökeni M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanır. Bu dönemlerde görme yetersizliği olan ve görmeyen bireylere sunulan hizmet ve ilgi genellikle bakımlarını sağlamaya odaklanmıştır. 1819’da bir süvari ve mühendis olan Charl Barbier, askerler tarafından karanlıkta okunmaya elverişli olması amacıyla kendine özgü ilk noktalı kabartma yazıyı düzenler. 6 sağda 6 solda 12 noktalı karelerden oluşan bir tablet ve kalem olarak da biz gibi araç kullanılmaktadır. Yazının algılanması zor olduğu için kendisi de görmez olan Louis Braille Barbier’in 12 noktalı kabartma yazı dizgesinin ilk 6 noktasını alarak yeni bir düzenleme yapar. Böylece günümüzde kullanılan 6 noktalı kabartma yazısı sonradan onun adını alacak ve tüm dünyada benimsenecek olan “Braille Alfabesi” nin temelini atar. Braille’nin geliştirdiği bu yöntemde kısaltmalar daha açık ve anlaşılır olmakla birlikte, yazı da kolaylıkla okunabilmektedir. 1834’de Louis Braille geliştirdiği yazı dizgesini müzik notalarına da uygulamıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında Braille’in geliştirdiği alfabenin diğer alfabelere göre daha kullanışlı olduğu görülmüş ve kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Duyularından biri veya birkaçı eksik ya da yetersiz olan bireyler de çevreyi tanımakta, anlamakta ve yorumlamakta güçlükler yaşayabilmektedir. Bu güçlükler de bir ya da daha fazla gelişim alanını olumsuz etkileyebilmektedir. Göremeyen bireylerin renkleri öğrenmesi çok önemlidir. Ancak oldukça zordur; çünkü zihinlerinde renkler için bir karşılık yoktur. Görme yetersizliği olan bireylere verilecek eğitim programının duyusal önceliklerine göre düzenlenmiş olması büyük önem taşısa da, eğitimden yararlanma düzeylerini en üst seviyeye çıkarmada yeterli değildir. Duyusal özelliklerindeki farklılıklara uygun materyaller kullanmaları şarttır.

Görme yetersizliği olan çocuğa eğitim verecek öğretmen ve okul bünyesinde çalışıp çocukla iletişim kuracak olan tüm personelin çocuğun yetersizliği ve yeterlikleri hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Öğretmen öncelikle hümanist bir yaklaşımla çocuğa sevgi duymalı ve bunu hissettirmelidir

Ülkemizde okul öncesi dönem görme yetersizliği olanlara uygun bir eğitim sistemi bulunmamaktadır. Okul dönemi için ise üç farklı sistem mevcuttur:

Yatılı Görme Engelliler Okulu: Bu okullara göz hekimlerince, görme yetisini tamamen kaybetmiş olarak tanımlanan (kör) tanısı konulan çocuklar devam etmektedir.

Özel Sınıflar: Normal okul içinde az görenler için özel sınıf uygulamasının 3 örneği (Antalya, Kayseri ve Mardin illerimizde) mevcuttur. Bunlar dışında bir de Ankara Mitat Enç Görme Engelliler İlköğretim Okulu bünyesinde açılan az gören sınıfları vardır.

Kaynaştırma Eğitimi: Normal okullara kaynaştırma öğrencisi olarak devam eden görme yetersizliği olan çocuklar bu gruba dâhildir. Kaynaştırma uygulamaları, görme yetersizliği olan öğrencilerin yaşıtları ile birarada bulunarak sosyal hayata uzak kalmamalarını hedeflemektedir.