Aile Eğitimi
Aile, bir toplumda hukuki temele dayalı evlilik ve akraba bağlılığı oluşmuş, aynı mekânda yaşayan en küçük toplumsal kurumdur.
Aile kurumu, aile işlevlerini yerine getirmekle sorumludur. Ailenin; ekonomik, sağlık ve bakım, boş zamanları değerlendirme, sosyalleşme, kendini tanıma, sevgi bağı, eğitim, iş, cinsellik, üreme, din işlevleri bulunmaktadır.
Aile karı kocanın evlenmesiyle oluşur. Eşler bir süre sonra çocuk sahibi olmak isterler. Bunun en önemli gerekçesi anne ve baba olma statüsünü kazanma isteğidir.
Aileler çocuk sahibi olmayı kendileri seçerler, ancak hiçbir anne baba özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmayı kendileri seçmez. Hamilelik boyunca hiçbir anne adayı özel bir çocuğun olmasına yönelik plan yapmaz.
Ailelerin, özel gereksinimli bir çocuğa sahip olduklarını öğrendiklerinde yaşadıkları duygular oldukça karmaşıktır. Bu duyguların ailede sevilen bir kişinin kaybında yaşanılan duyguya benzer duygular olduğu belirtilmiştir.
Ailelerin özel gereksinimli bir çocuğa sahip olduğunu öğrenmelerinin ardından geçirmiş oldukları duygusal yaşantılar, Kubler -Ross tarafından geliştirilen aşama modeline göre üç ayrı aşamada farklı duyguların yaşanmasıyla açıklanmaktadır.
Aşama modeline göre üç ayrı aşamada yaşanan farklı duygular (şok, inkar, depresyon, suçluluk, kararsızlık, kızgınlık, utanma, pazarlık etme, uyum ve kabul etme) yaşanmaktadır. Aile özel bir çocuklar olduğunu öğrenmenin ardından şok duygusu yaşarlar. Bu duygu oldukça zor bir duygudur. İnkar duygusuyla bu özel durumu red ederler. Depresyon ise ailenin özelliklede annenin kimseyle görüşmek istememesi ve eve kapanmak isteği olarak ortaya çıkar. Suçluluk duygusu neden ben miyim, yoksa kim sorusunun sorulması ve suçlanmanın yaşaılmasıdır. Kabul aşamasına geçilmiş olunsa bile zaman zaman bu dr yaşanabilmektedir.
Kişisel yapılanma modeline göre özel gereksinimli çocuğun doğumuyla birlikte anne ve babanın geliştirmiş oldukları bilişsel şemalar, yaşananlara uymamakta ve sıkıntı yaşanmaktadır. Aile bu durum karşısında özel gereksinimli bir çocuğun anne ve babası olma şemasını geliştirilmeye başlamaktadır.
Özel gereksinimli bir çocuğa sahip anne babaların çocuklarının tanı almasının ardından yaşadıkları temel duygunun üzüntü ve kaygı olduğunu belirten model sürekli üzüntü modelidir.
Çaresizlik Güçsüzlük ve Anlamsızlık Modelinde ise anne babanın özel gereksinimli çocuklarının doğumuyla birlikte çaresizlik yaşadıklarını, bu duyguların kendi anne babaları ve akrabaları tarafından daha da ağırlaştırıldığını anlatmaktadır.
Ailelerle yapılan çalışmalara tarihsel olarak bakıldığında; psikoterapi modeli, aile eğitim modeli ve aile katılım modeli olmak üzere üç farklı model bulunmaktadır.
Anne babaların çocuklarının eğitimine eğitici olarak katılabilmeleri için çeşitli aile eğitim programları hazırlanmaktadır. Çocuklar pek çok beceriyi anne baba katılımıyla daha hızlı öğrenebilmektedirler.
Ailelerin özel gereksinimli çocuklarının doğumuyla birlikte gereksinimleri farklılaşmaktadır. Ailelerin en çok bilgiye gereksinim duydukları belirtilmiştir.
Aileler öğretmenlerden öncelikle saygı beklemektedirler. Sosyoekonomik durumu ve eğitim düzeyi ne olursa olsun aileler kendilerine saygı gösterilmesi beklemektedirler. Aileler düşüncelerine ve duygularına değer verilmesini beklemektedirler.
Özel gereksinimli çocuğa sahip ailelerle çalışan uzmanların dikkat etmeleri gereken noktalar bulunmaktadır.