Özel Gereksinimli Çocuklar İçin Duyuşsal Gelişime Uygun Etkinlikler-I
Bireyin yaşadığı fiziki ve sosyal çevreye uyum sağlaması için sağlıklı bir duyuşsal gelişeme gereksinimi vardır. Bireyin akademik sahada gelişimi de duyuşsal gelişimle ilişkilidir. Kişinin bedenini ve bedeninin sınırlarını doğru algılaması da duyuşsal becerilerin yeterince gelişmesi ile mümkündür. Bu kişinin özgüven gelişimi açısından önemli bir durumdur.
Duyu, duyu organları vasıtasıyla dış dünyadan ve vücudun kendi içinden elde edilen uyaranların sinir sistemi yoluyla beyne iletilmesi ve burada yorumlanması olarak ifade edilebilir. Birey dünyaya geldikten sonra fiziki ve sosyal çevresini görsel olarak algılamaya başlar. Çevresindeki kişilerin yemek yemelerini gözlemler ve onları taklit ederç Bu yolla yemek yemeyi öğrenir. Selamlaşma gibi sosyal unsurları da hayatın içinde yer alarak ve bunları gözlemleyerek öğrenir. Kişinin duyuşsal olarak sağlıklı olmasının yanında çevrenin ona algılaması ve taklit etmesi için fiziki ve sosyal uyaranlar vermesinin gerekliliği buradan anlaşılmaktadır. Bireyin öğrendiği bilgiyi veya beceriyi pratiğe dökmesi için de imkan bulabilmesi gerekir.
Tarihteki önemli pedagog ve filozoflar duyuşsal becerilerle öğrenme arasındaki yakın ilişkiye fark etmiş ve öğretmenlerin duyu kanallarına hitap etmeleri gerektiğini belirtmişlerdir.
Bu ünite içerisinde açıklanacak olan duyu alanları; dokunma algısı, koklama algısı, tat alma algısı, görme algısı, işitme algısı, vücut ve hareket algısıdır. Bunun yanında zaman ve uzay algısına da yer verilecektir.
Dokunma algısı deri yoluyla alınan uyaranların sinir sistemi yoluyla beyne ulaştırılması ve burada yorumlanması sürecidir. Deri üzerinde bulunan noktalar yoluyla acı, sıcak, soğuk ve baskı gibi uyaranları hisseder. Bu noktalar derinin her yerinde eşit miktarda bulunmaz. Bu noktalar parmak uçlarında ve ayak altında yoğun olarak bulunur, buna karşılık burun ve kulaklarda daha az görülür. Bu noktaların parmak uçlarında yoğun şekilde bulunması görme yetersizliği yaşayan kişilerin dokunarak kabartma alfabeyle okumasını sağlar. Dudaklar ve dil de bu noktalar açısından oldukça zengin bölgelerdir ve bu durum küçük çocukların birçok objeyi daha iyi algılama adına ağızlarına götürmelerinin sebebidir. Dil bu anlamda dokunma duyusu açısından da önemlidir.
Koku algısı çocuğun nefes almaya başlamasıyla işlev görmeye başlar. Koku duyusu yaş ilerledikçe gelişimine devam eder ve olgunlaşır. İnsan burnunda yaklaşık 1,5 milyon koku sinir hücresi mevcuttur.
Tat alma duyusu koku duyusu ile yakından bağı olan bir duyudur. Tat almayı dil sağlar. Dil sahip olduğu tat alma tomurcukları ile acı, tatlı, tuzlu ve ekşi tatlarını algılar.
Görme duyusu öğrenmede büyük öneme sahip uygu alanıdır. Çocuk anne karnındayken ışığı fark eder. Doğumdan kısa bir süre sonra renkleri kavramaya başlar. Görme algısı yaşamla beraber gelişimine devam eder. İyi gelişmiş bir göz saniyede 40 milyon enformasyonu algılayabilir. Gözler toplamda yaklaşık 140 derecelik bir görme açısını yakalarlar. Göz belli bir alana baktığında bir noktadan başka bir noktaya atlamalar ve duraksamalar yaşanır. Gözün algıladığı an ise duraksamanın olduğu andır.
İşitme duyusu kulak yoluyla olur. Kulak dış, orta ve iç kulaktan oluşur. İşitme algısı bebek daha anne karnındayken işlev görür. İşitme algısı işitme hadisesinin ötesinde oldukça karmaşık bir süreci ifade eder. İşitme algısında algılanan sesin kaynağı, diğer seslerden farklı olan tarafı vs. faktörlerin fark edilmesi söz konusudur.
Vücut ve hareket algısından kasıt bireyin kendi vücudunu algılamasıdır. Bunun yanında vücudun denge unsuru da bu algı alanı içinde incelenen bir durumdur. Vücut ve hareket algısına kinestetik algı adı da verilmektedir. Bu algı alanı içerisinde iyi bir gelişime sahip olmayan bireyin hareket etme kabiliyeti muhtemelen zayıf olacaktır.
Bütün bu algı alanlarının dışında bir uzay ve zaman algısından bahsetmek de mümkündür. Uzay algısı bireyin içinde bulunduğu alan içindeki konumunu anlaması ve eşyalara göre konumlandırabilmesidir. Sürenin hissedilmesi için ihtiyaç duyulan algıya ise zaman algısı ismi verilir.