Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocukların Eğitimler

Duygu ve Davranış Bozukluğunun Tarihi ve Tanımı

DDB’nin ne olduğu, DDB’na sahip olan çocuklar ne tür özellikler gösterdiği, bu çocuklara nasıl bir eğitim uygulanması gerektiği, yaklaşımın nasıl olması gerektiği konusunda genel bir kanıya varılmamıştır. WHO ve IDEA, DDB ile ilgili yapılan tüm tanımların, “ağır davranış sorunlarını, süreklilik gösteren davranış örüntüsünü ve sosyal -kültürel değerlere karşı uyumsuzluk ve şiddet” içeren davranış özelliklerini kapsaması gerektiği vurgulanmıştır.

Uyumsuz çocuklar, kendi benliği ve çevresiyle dengeli ve etkili ilişki kurma, geliştirme ve sürdürmede güçlük çeken ve bu yüzden gelişimleri sekteye uğrayan, çevresindekilerin olağan ilişkileri ile düzeltilmeyen davranış kalıplarına sahip çocuklar olarak tanımlamıştır. IDEA, DDB olan çocukları, “Zihinsel, duygusal ve sağlık ile ilgili nedenlere bağlı olmayan, sosyal etkileşim ve iletişim kurmada sorunlar yaşama, toplum tarafından onaylanmayan davranışlarda bulunma, genel olarak mutsuz ve huzursuz olma durumu içerisinde olma ve yaşadığı bu problem durumlarla ilgili fiziksel belirtiler göster ve korkulara sahip olma” olarak tanımlamaktadır.

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocukların Doğası

Türkiye’de 2016- 2017 eğitim öğretim yılı verilerine göre örgün eğitim sistemine kayıtlı 28.501 DDB tanılı öğrenci bulunmaktadır. DDB olan çocukların çoğu saldırganlık, şiddet, çevreye zarar verme, vurma gibi dışa yönelim davranışları sergilerken bir kısmı da depresif, kaygı ve endişe verici davranışlar olan içe yönelim davranışları sergilemektedir.

DDB olan çocuklar için uygun öğrenme ortamı oluşturma, çocukları uygun öğrenme ortamına yerleştirme ve motive olma konusunda oldukça güçlükler yaşanmaktadır.

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocukların Eğitimleri

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocukların Değerlendirilmesi Süreci

DDB olan çocukları değerlendirme ve tanılama hastanede ve Rehberlik Araştırma Merkezlerinde (RAM) yapılmaktadır. DDB olan çocukların öğrenme özellikleri incelendiğinde, DDB genellikle başlı başına bir yetersizlik türü olurken, bazen öğrenme güçlüğü ya da üstün yetenekliliğe ya da başka yetersizlik türlerine bağlı olarak da oluşabilmektedir. Buna bağlı olarak IQ’ları akranlarıyla aynı ya da altında/üstünde bir seviyede olabilmektedir.

DDB olan çocukların tanılanması, eğitim ortamına yerleştirilmesi ve eğitim planlamalarının yapılması sürecinde çocukların zihinsel özelliklerinin, sosyal-duygusal özelliklerinin dikkate alınması gerekmektedir.

DDB olan çocukların değerlendirme süreci tamamlandıktan sonra bu çocuklar uygun eğitim ve öğretim ortamlarına yerleştirilmektedirler. DDB olan çocuklar bir bütün olarak sosyal, duygusal, fiziksel, akademik özellikleri açısından değerlendirilmektedir. Bu çocuklar kaynaştırma ortamına yerleştirildikten sonra okullarda eğitim programları geliştirilmektedir.

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocukların Eğitimi Konusunda Yaklaşımlar

DDB olan çocuklar genellikle üç alan, davranış, akademik başarı ve sosyal iletişim ve sosyal yeterlilik, açısında değerlendirilmekte ve bu alanlara yönelik, çocuğun ihtiyacına göre müdahale planları geliştirilmekte ve uygulanmaktadır. Bu çocuklar genellikle akademik başarısızlıklar yaşamakta ve okulu terk etme eğilimde olmaktadırlar. MEB ve UNICEF’in 2013 yılında hazırlamış oldukları bir rapora göre çocuklar çoğunlukla dokuzuncu sınıfta okulu terk etmektedirler.

Ulusal yaklaşım

Türkiye’de özellikle lise yıllarına kadar DDB tanısı koymaktan kaçınılmaktadır. Okul öncesi ve lise arasındaki çocuklar çoğunlukla suça sürüklenmiş çocuklar olarak görülmekte olup bu çocuklara müdahale konusunda çoğunlukla “insancıl, çevresel, psikoeğitsel ve geleneksel” yaklaşımlarda bulunulmaktadır. Ülkemizde halen DDB tanısı olan çocuklara yönelik ulusal bir bilimsel dayanaklı eğitim programlarımız yoktur. Psikolojik danışmanları okul -aile işbirliği kapsamında bu çocukların aileleri ile çocuklarla yaşanmakta olan problem durumlara yönelik görüşmeler yapmaktadır.

Uluslararası yaklaşımlar

Dünya’da, Avrupa dahil diğer dünya ülkeleri genellikle ABD’de var olan yaklaşım ve uygulamaları takip etmekte ve ABD’de var olan uygulamalarda kendi ülkelerine göre uyarlamalar yapıp uygulamaktadır. DDB olan çocukların eğitimleri konusunda ABD’de en önemli konu tüm bu yaklaşımların BDU kapsaması gerektiğinin vurgulanmasıdır. BDU demek, uygulanacak eğitim programlarının bilimsel olarak denenmiş, etkili sonuçlar alınmış çalışmaları içermesi demektir.

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Bilimsel Dayanaklı Uygulamalar

DDB olan çocuklar için etkin uygulamaların bazıları: “Doğrudan öğretim yöntemi, kendini izleme, akran öğretimi, sosyal beceri öğretimi, video modelle öğretim, bireysel koçluk, psikolojik ve tıbbi destek alma, müfredat temelli takip, davranışçı yaklaşımdır.” Davranışçı yaklaşım ise son yıllarda problem davranışlara müdahale anlamında âdete tek çare olarak görülmektedir. Bu yaklaşım, çocuğun uygun davranışları pekiştirerek bu davranışları arttırmayı ve uygun olmayan davranışları ise azaltmayı ya da ortadan kaldırmayı hedeflemektedir

Duygu ve Davranış Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Eğitim Programı Geliştirme

Okullarda uygulanmakta olan, “Olumlu Davranış Desteği (ODD)” oldukça etkili bir müdahale yaklaşımıdır. ODD, “Sosyal ve işlevsel beceriler oluşturmayı ve destek sistemi yaratmayı hedefleyen sürekli bilim temelli değerlendirme ve müdahalenin yapıldığı ve veri temelli kararların verildiği davranış desteği yaklaşımı olarak tanımlanmaktadır”. ODD’de lise, ortaokul, ilkokul ve okul öncesi eğitim düzeyindeki tüm çocuklara uygulanabilmektedir. Hafif düzeyde problem davranışlar için genellikle büyük grup içerisinde uygulanan birinci düzey müdahale süreci yeterli olmaktadır.