Görme Yetersizliği Olan Çocukların Eğitimi

Görme yetersizliği az gören ve total düzeyde görme yetersizliği olmak üzere iki grupta sınıflandırılabilir. Bu iki grup en temel bilinen gruplardır. Az gören ya da total düzeyde görme yetersizliğinin olma durumu çocukların eğitimlerinde bazı farklılıkları ortaya çıkarmıştır. Bu farklılıklardan biri eğitim ortamlarıdır.

Görme yetersizliği olan çocukların eğitim ortamları; görme engelliler okulları, özel sınıflar ve birlikte eğitim ortamlarıdır.

Görme yetersizliği olan çocuklara bağımsız yaşam sürmeleri için akademik ve toplumsal yaşam becerilerinin tamamının sistematik bir şekilde öğretilmesi gerekir. Akademik derslerde olağan gelişim gösteren akranlarının yerine getirmesi beklenen tüm becerileri onların da yerine getirmesi beklenir. Ancak bu durumun sağlanması için mutlaka onların ihtiyaçlarına uygun materyallere derslerde yer verilmeldir. Bununla birlikte öğretimsel stratejiler de sınıflarda kullanılmallıdır. Ayrıca akademik derslerde ortam, materyal ve öğretimsel düzenlemelerin yapılması da bir gerekliliktir.

Görme yetersizliği olan çocuklar gören akranlarından farklı okum yazma materyallerine ve farklı öğretimsel stratejilerin uygulanmasına ihtiyaç duyarlar. Örneğin total düzeyde görme yetersizliği olan bir çocuk Braille okuma yazma materyalini kullanmaktadır. Bu materyalin nasıl kullanılacağı çocuğa belirli adımlar izlenerek öğretilmelidir. Çocuk az gören ve görme duyusu basılı materyalleri okumaya imkan verecek düzeyde ise mutlaka büyük puntolu okuma yazma aracı tercih edilmeli ve destekleyici teknolojiden de yararlanılmalıdır. Ayrıca bu öğrencilere Braille daktilo gibi diğer okuma yazma araçlarının kullanımının da öğretilmesi gerekir. İlleriki eğitim yaşamlarında kendi tercihleri doğrultusunda ve ihtiyaçlar doğrultusunda bu materyalleri kullanabilirler.

Her ne kadar bazı eğitimciler görme yetersizliği olan çocukların matematik derslerinde başarısız olacağını düşünseler de görme yetersizliği olan çocukların ihtiyaç duydukları materyaller ve düzenlemler gerçekleştirildiğinde onların da bu derslerde başarılı olduğu araştırmalarda kanıtlanmıştır. Matematik becerilerinin öğretiminde en önemli husus ise kavramların somutlaştırılmasıdır. Örneğin çocuğa yarım kavramını öğreten bir eğitmen mutlaka gerçek nesnelerden yararlanmalıdır. (Örneğin, ikiye bölünmüş bir elma ve bütün bir elma kullanabilir.)

Sosyal bilgiler ve fen bilimleri gibi görsel içeriğin yoğun olarak yer aldığı derslerde de görme yetersizliği olan çocuklar için materyaller ve stratejiler kullanılmalıdır. Bunların yanı sıra ortam, materyal ve öğretimsel düzenlemeler de çocukların öğrenmelerin de doğrudan etkili olacaktır. Örneğin doğa gözlemi yapılan bir derste öğretmen çocuğa diğer duyularını kullanarak bilgi toplamayı öğretmelidir. Öte yandan deney uygulanmasını kullanırken de deney öncesinde çocuğa kullanacağı materyalleri anlatması ve onun incelemesine izin vermesi de öğrenmeyi doğrudan etkilediği gibi çocuğun derse katılımında da etkili olacaktır.

Görme yetersizliği olan çocuklar arta kalan görmelerini nasıl kullanacakları konusunda da desteğe ihtiyaç duyabilirler. Çocuğa hangi gözünün hangi pozisyonda daha iyi gördüğünün de öğretiminin yapılması gerekir. Bunun yanı sıra diğer duyu organlarının daha verimli nasıl kullanaılacağı konusunda da eğitimlerin verilmesi çocukların bağımsızlığı adına oldukça önemlidir.