Özel Eğitimde Temel Kavramlar
Özel eğitim; özel gereksinimli bireylere sunulan, onların yeteneklerini üst düzeye çıkarmaya çalışan, yetersizliğin engele dönüşmesini önleyen, yetersizliği olan bireyleri bağımsız bir şekilde yaşama katılmasına katkı sağlayan günlük yaşam ve bağımsız yaşam becerilerinin sunulduğu eğitimdir.
Özel gereksinimli bireyler genellikle ‘’engelli’’, ‘’yetersiz’’ veya ‘’ özürlü’’ gibi kavramlarla adlandırılmaktadır. Bu kavramların doğru bir şekilde kullanılması, özel gereksinimli bireylere yapılacak müdahalenin doğruluğu için oldukça önemlidir. Bu kavramları kısaca açıklamak gerekirse:
Zedelenme: Bireyin doğum öncesi, doğum anı ya da sonrasında çeşitli nedenlere bağlı olarak organların geçici ya da kalıcı türden işlevini yerine getirmede zorlanması olarak açıklanabilir.
Yetersizlik: Zedelenmeye bağlı olarak normal bireylerin sergilemiş olduğu davranışları sergileyememe durumu olarak tanımlanabilir.
Özür/Engel: Bireyin yetersizlik etiketlenmesi nedeniyle sosyal, kültürel ve çevresel faktörlere bağlı olarak günlük yaşamın gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirememesi durumudur.
Risk taşıma: Bireyin halihazırda bir yetersizliğinin belirlenmemiş ancak ileride yetersizlik gösterme olasılığı normalden daha fazla olan bireyleri ifade etmek için kullanılan bir kavramdır .
Dünyada özel eğitim alanında ilk sistematik çalışmalara 18.yy.’da Itard tarafından başlandığı kabul edilmektedir.
Türkiye’de 1889 yılında İstanbul Ticaret Mektebi bünyesinde işitme engelli çocuklara eğitim veren bir okulun açılması ile başlanılmıştır.
1983 yılında Anadolu Üniversitesi'nde Özel Eğitim bölümü kurularak özel eğitim öğretmeni yetiştirilmeye başlanmıştır.
Yasal düzenleme adına en önemli çaba 1997’de 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile engellilere ilişkin özel eğitim esasları belirlenmiştir. 2005’te 5378 sayılı “ Özürlüler Kanunu” ile en geniş kapsamlı çerçeve çizilmiştir. 5378 sayılı kanundaki hükümleri düzenlemek üzere 2006 yılında “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği” yayınlanmış ve izleyen yıllarda güncellenerek 2018 yılında son şeklini almıştır.
Özel gereksinimli bireyler, çeşitli nedenlerle bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından yaşıtlarından beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren bireyler olarak tanımlanabilir (Eripek, 1998).
Türkiye’de 2011 yılında yapılan son araştırmada toplam nüfusun %6,9’unun en az bir engeli vardır. Cinsiyete göre bakıldığında 2 milyon 85 bin erkeğin ve 2 milyon 792 bin kadının en az bir engelinin olduğunu açıkladı. En az bir fonksiyonda zorluk yaşadığını veya hiç yapamadığını belirtenlerin %42,8’i erkek, %57,2’si ise kadındır.
Türkiye’de özel gereksinimli öğrenciler sırasıyla normal sınıf, bütünleştirme (eğitsel ve çevresel düzenlemelere yer verilen akranlarıyla birlikte eğitim aldığı sınıf), özel sınıf (normal okul bünyesinde ayrı sınıf), ayrı özel eğitim okuluna yerleştirilirler.
Özel gereksinimli bireylere farklı eğitim ortamlarında çeşitli uzman personeller eğitim hizmeti sunmaktadır. Bunların en önemlisi ise özel eğitimcilerdir. Özel eğitimci, özel gereksinimli bireylere eğitim verebilmek için çeşitli yöntem ve teknik bilgileri edinmiş olan özel yetiştirilmiş personeldir.
Özel gereksinimli bireylerle ilgili tarihsel süreç içerisinde birçok sınıflandırmalara gidilmiştir. Türkiye’de benzer yetersizlik türleri dikkate alınarak 14 farklı yetersizlik türü sınıflanmıştır.
Türkiye’de özel gereksinimli bireylerin haklarını elde edebilmeleri için çıkarılan yasalar incelendiğinde, 573 Sayılı KHK, 5378 Sayılı Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu, Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği ve Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Uygulamaları Genelgesi göze çarpmaktadır.