Oyun Kuramları

Oyun kuramları bu bölümde, klasik kuramlar, çağdaş kuramlar, erken çocukluk eğitimi kuramcıları ve diğer oyun kuramları olarak sınıflandırılmıştır.

Klasik kuramlar arasında yer alan Fazla enerji kuramı, fazla enerjinin amaçsız tüketimi olarak tanımlanmıştır.

Rahatlama ve Eğlenme Kuramında ise oyunun amacı fazla enerji kuramının aksine fazla enerjiyi boşaltmak değil, çalışırken tükenen enerjiyi geri kazanmaktır.

Yetişkinlik yaşamına hazırlık kuramı, çocuğun oyun yolu ile yetişkinlikte ihtiyaç duyacağı becerileri uygulayarak kazanmasına yardım eder görüşü hakimdir.

Tekrarlama kuramı ise, doğuştan gelen içgüdülere odaklanır.

Modern Kuramlar, psikoanalitik kuramlar ve bilişsel kuramlar olarak sınıflandırılmıştır.

Psikoanalitik kuramı geliştiren Freud, oyun yolu ile çocukların travmatik olaylar sonucunda meydana gelen olumsuz duygularını dışarı vurduklarını ve oyun sonunda olumlu duygular edinerek olumsuz duygulardan arındıklarını söyler.

Erikson’a göre çocuklar, geçmişteki başarısızlık ve çelişkilerle baş etme için oyunu kullanır. Çocuklar girişkenlik ve yetişkinlik kısıtlamaları arasındaki çatışmaları, hayali oyun ve ebeveynlerinden ayrı büyüyen çocuk rolünü üstlendikleri öyküler yolu ile açığa çıkarır.

Bilişsel gelişim kuramcıları olan Piaqet, Vygotsky, Bruner, Smilansky ve Sutton -Smith bilişsel gelişim ile oyun arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Jean Piaget, oyunu çocuğun deneyimlerini, bilgilerini birleştirdiği bir olgu olarak kabul eder.

Vygotsky ise, çocuk gelişiminde oyunun önemli bir etkisi olduğuna inanmaktadır. Oyun oynarken bazı ihtiyaçlarını ve güdülerini tatmin ettiğini ve oyun ile haz arasında güçlü bir ilişki olduğunu öne sürmektedir. Bruner’in görüşü Vygotsky’e daha yakındır. Küçük yaşlardan itibaren çocukların oyunlarında bir kural olduğunu düşünür. Smilansky aşamalı bir oyun sıralaması öneren bir araştırmacıdır ve oyunun bilişsel gelişime paralel bir seyir izlediğini söylemiştir.

Sutton -Smith ise çocukların kurallı oyunlarında kültürün etkisini inceleyen kuramcılar arasındadır. Oyunun kendi başına anlamı ve işlevi olduğunu düşünür. Oyunun Belirsizliği isimliği kitabında, diğer kuramcıları oyunun anlamı ve işlevini bir kenara bırakıp, hep bir araç olarak görmelerinden ve bu şekilde açıklamaya çalışmalarından dolayı eleştirmiştir.

Erken çocukluk kuramcıları olarak Froebel ve Montessori oyun kuramı ile ilgili önemli çalışmalar yapmış iki isimdir. Frobel, çocuğun oyununu ciddi bir iş olarak tanımlamıştır. Çocuk, diğer kişiler ve doğa ile uyumlu bir şekilde oyun oynarken enerjisini öğrenmeye odaklayabilir. Yapılandırılmamış ve açık uçlu oyunlar ile çocukların gelişim alanları desteklenebileceği görüşündedir. Hem Froebel, hem de Montessori erken çocukluk dönemi programlarını oluştururken çocukların oyun etkinliklerini gözlemlemişlerdir. Çocuğun deneyimlerini, hareketlerini, alıştırmalarını, çalışmalarını ve çabalarını oyun değil iş olarak nitelendirir.

Diğer Oyun kuramlarından, huizinga kuramında oyun oynamanın özgür olma niteliğine dikkat çekmiştir.

Helanko sistem kuramında oyun, bireyin çevre ile ilişkisi olarak tanımlanmıştır.

Berlyne Uyarılma Kuramında ise oyun, çocuktaki keşif dürtüsünü tatmin eden heyecanlı ve zevkli bir olgu olarak tanımlanmıştır. Berlyn’e göre, içten gelen dürtüler, fizyolojik temelli değildir ve yapılan davranış kendi içerisinde tatmini de beraberinde getirir. Fizyolojik ihtiyaçlar ise dışarıdan sağlanan işlevsel ödüller ile giderilir.