Okuma Parçaları X
Okuma Parçası I
Rus Kaynaklarına Göre: Baltacı Mehmet Paşa’nın Prut Seferi
Dehşetli “Poltova” savaşından sonra büyük bir yenilgiye uğramış olan İsveç Kralı XII. Şarl –kendi komutanlarından Majepa ve birkaç kişiden ibaret yakınıyla birlikte Osmanlı topraklarına sığınmıştı. Padişahın özel fermanıyla Kral Şarl, Bender Kalesi yakınında Varnitzi isimli köyde ikamet etti. Kralın her tülü ihtiyacı ve masrafı Padişah tarafından karşılandı. Kralın ikametgâhında ona hizmet üzere Padişah tarafından tayin edilen 500’den fazla yeniçeri bulunuyordu. XII. Şarl Poltava’daki yenilgisinden sonra galip gelip Petro’nun İsveç’e karşı saldırmasından korktuğundan bu saldırının önünü almak için çoktan beri Rusya’ya karşı ittifakını istediği Osmanlı Devleti’ne iltica etmişti. XII. Şarl Rusya’ya karşı “İsveç” ile ittifakını rica eylediği ve padişaha takdim ettiği mektubunda şu sözleri yazmıştı: Eğer Rusya Çarını bizim felâketimizden kaynaklanan ve Rusya’nın çıkarlarına uygun bulunan durumdan istifade için uygun bir zaman verilir ise Rusya vilayetlerinizden birine saldıracaktır. XII. Şarl’ın bu yoldaki ısrarlı teklifine yine Kralın teşvikiyle Kırım, Nogay ve Kuban Tatarlarının Osmanlı Devleti’ne müracaat ve ilticaları dahi eklendi; bu Tatarlar “Azak” tarafından gelecek tehlikeyi göstererek Osmanlı Devleti’nin himaye ve yardımını rica etmekteydiler. Çar Petro’ya karşı savaş açılması için meydana gelen bu teşvikler Babıali’ce olumlu değerlendirilmekteydi. Çünkü Babıali dahi Rusya’nın aşamalı bir şekilde kazandığı güç ve kudreti görmüyor değildi.
Okuma Parçası II
Sultan Abdülaziz’in Vefâtı İntihar mı Cinayet mi?
Bilindiği üzere Sultan Abdülaziz tahtan indirildiğinin sabahı (Salı, 7 Cemaziyülevveli 1293 ve Mayıs 1876) deniz yoluyla Topkapı Sarayı’na nakledilmiş ve iki üç gün orada pek sıkıntılı vakit geçirdikten sonra annesi, çocukları ve eşleriyle beraber ikametine tahsis edilen Ortaköy’deki Feriye dairesine götürülmüştü. Tahtan indirilişinin altıncı Pazar günü Feriye dairesinde ansızın vefâtı meydana geldi. Birinci Rivayet: İntihar.- Vefât şekli olarak resmi olarak ilan edildi ki Pazar sabahı annesinden bir tırnak makası istemiş, makası aldıktan sonra odasını boşaltmıştı. Hatta annesini dahi dışarı çıkarmış ve kapıyı kilitlemiş. Saltanatı sırasında da herkesçe duyulmuş olan gururu tahtan indirilmesinin acı tesiriyle hırçınlığını arttırmıştı. En yaklarından kişiler bile yanına giremez olmuş olduğundan odada kendisini yalnız bırakmışlardı. İkinci Rivayet: Katl ve Cinayet Mahkemesi Kararı.-Sultan Abdülaziz’in hareminde bulunan cariyeler intihara asla inanmayıp merhumun başkaları tarafından öldürüldüğü kanaatini beslerler ve bu kanaatlerinde ısrar ederler ve bunu dahi çekinmeden söylerlerdi. Saraydan çıkıp Kâtip Mahmut Celalettin Paşa dairesine mensup olan bir saraylının ısrarlı bir rivayeti Sultan Abdülhamid’e duyurularak Sultan Abdülaziz’in vefâtı hakkında usulü çerçevesinde adli soruşturmaya başlanıldı. Cinayet Mahkemesi Başkanı Süruri Efendi ve Savcı Abdüllatif Bey ve Sorgu Hâkimi Fındıklılı Mehmet Efendi ve Padişahın yakın adamlarından Ragıp Paşa gerekenleri sorgulaması için görevlendirildi.
Okuma Parçası III
İstanbul Dârü’l-fünûnu Ta'lîmât
Madde: 19, Asil öğrenciler ile takım müdâvimleri ve dinleyiciler belirlenmiş öğrenim ücretini vermekle yükümlüdürler. Ancak mahalleri meclis idaresinden fakir olduklarına dair evrak getiren asil öğrenciler öğrenim ücretinden muaftırlar.
Madde: 20, Öğrenim ücreti her üç ayda bir, yani Eylül, Aralık, Mart ve Haziran başlarında alınır. Giriş ücreti veren birinci sınıf öğrencisi o sene Eylül taksitinden muaftır.
Madde: 21, Öğrenim ücreti belirlenmiş tarihinin girmesinden itibaren gelecek taksit zamanının girmesine kadar ve Haziran taksiti derslerin bitimine kadar ödenebilir.
Madde: 22, Ücret, Darülfünun muhasebesine ödendikçe makbuzları şube idarelerine gösterilecek ve idarelerce kimlik belgelerine makbuz numarası ve tarihi ile beraber işaret olunacaktır.
Madde: 23, İki eşit senede öğrenim ücretini ödemeyen ve bundan dolayı sınavlara giremeyen öğrencinin kaydı silinir. Bu şekilde kaydı silinen öğrencinin ancak bir sene ara ile kayıt yenilemesi uygundur.
Madde: 24, Ücretsiz talebe, ücretli talebe gibi her taksit başlangıcında kayıt yenilemeye mecburdur.
Okuma Parçası IV
Bizde Tarih ve Müverrihler Hakkında
Memleketimizde asırlardan beri en çok rağbet ve itinaya mazhar olan iki yetenek kolu, hiç şüphe yok ki, şairlik ile tarihçiliktir. Terbiyemizin, genel öğrenimimizin eski şekli tabiatıyla bunu icap ediyordu: Az çok muntazam bir medrese öğrenimi gördükten sonra Sadi ile Hafız’a tutkun olanlar Fuzuli yahut Nefi taklidi gazeller, mesnevîler yazmaya kalkışıyorlar; Vassaf ile Hâce Cihân’ı üstat sayanlar Hâce Sadeddin yahut Veysî şivesinde tarihler, münşeatlar meydana getiriyorlardı. Taze bir ifade için bütün bir kâinat feda edecek, duyulmamış bir kafiyeye tarihî gerçekleri hiç tereddütsüz kurban edecek o zümre arasında cidden seçkin bir şahsiyet, bir varlık gösterenler doğal olarak pek nadirdir. Uzun yüzyıllar, dünyanın her noktasında edebî bir tür olarak değerlendirilen tarihin bizde ilmî bir değerlendirmeye mazhar olmamasından dolayı şikâyete hakkımız yoktur. İlk olarak “Ahmedi”nin İskendernâme’siyle, sonra Aşık Paşa-zâde ve Neşri ile, ardından da vakanüvisler, şehnameciler, tezkirecilerle fena bir edebiyat mahiyeti alan tarihî eserler, her şeyden az tarih hâdiseleriyle uğraşırlar.
Okuma Parçası V
Fatih Sultan Mehmet ve Ressam Bellini
26 Ocak 1479 tarihinde Venedik Hükûmeti Dışişleri Bakanı Ciovanni Dariyo, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet Han ile bir antlaşma imza ediyordu. Bu antlaşmanın gereğince, Osmanlı askeri kuvvetlerine karşı yaptığı harikulade direniş ile kendisini teslimden kurtaramayan İşkodra Nehri ile arazisi Fatih Sultan Mehmet’e teslim ediliyordu. Fakat bu teslim sonucunda Venedik Cumhuriyeti’nin şeref ve haysiyeti yine muhafaza edilmiş, kararlaştırılmış olan barış şartlarına Venedik Cumhuriyeti’nin çıkarlarına uygun bazı maddeler ilâvesi de temin olunmuştu. Nisan’ın on altısında 20 kişi kadar bir maiyet ile Venedik’e gelmiş bulunan Osmanlı Elçisi ile Venedik Hükümdarı arasında o senenin 25 Nisan’ında, Sen Mark Yortusu günü görkemli bir şekilde barış antlaşması düzenlenmişti. Osmanlı Elçisi, Venedik’te ikamet ettiği müddetçe gerek hükûmet ve gerek ileri gelenler tarafından gayet nazik bir şekilde saygıya erişmişti; fakat buna karşılık, Padişah’ın elçisine has olan büyüklüğü de göstermekten asla boş durmamıştır. Ağustos’un birinci günü Hazret-i Fatih’in mektubunu hâmil bir Musevî Venedik’e gelmişti. Fatih, bu mektubunda insan tasviri yapmakta yetenekli iyi bir ressamın nezdine gönderilmesini Venedik Hükûmetinden talebe ediyor ve şehzâdelerinden birinin düğününde bulunması için Venedik hükümdarını davet ediyordu.
Okuma Parçası VI
Sultan III. Murad’ın İngiltere Kraliçesi Elizabet’e Bir Nâmesi
Kraliçe (Elizabet) (7 Eylül sene 1533-17 Mayıs sene 1558-24 Mart sene 1603) bize gönderdiği mektubunda İspanya Kralı için “putperest” demesi (İkinci Filip)in resimlere, haça tapar bir Katolik, kendisinin Protestan olduğunu bildiriyor. İspanyollarla İngilizler arasında “eskiden beri var olan düşmanlık” ise İspanya Kralı (İkinci Filip) [21 Mayıs sene 1527-1556-1598] Elizabet ile evlenmek için uzattığı eli Kraliçe almamış bundan dolayı İngiltere’ye karşı bir hınç besliyordu. Sonra Elizabet’in Protestanlığı İngiltere’ye resmî din etmesi ve bu yeni mezhebe girenler için İngiltere’nin sığınak yeri olması kendilerini Katolik ordusunun başbuğu bilen Hapsburg Filip’i bir kat daha kızdırmış ve Papa (Beşinci Sikstus) da kendisine arka olmasıyla İngiltere’yi ele geçirmeye kalkışmıştı. Armada bozgunluğundan sonra İngiliz tüccar gemileri için Akdeniz dâr oldu. Bununla beraber gerek bu nâmeye, gerekse İngiliz tarihlerinin rivayetine bakılırsa, yine İngilizler zorla, şunla bunla Sebte’den girip çıkıyorlarmış. Padişah da, bunlara sataşmamaları için, Garp Ocaklarına emir veriyor. İspanya’dan İslâm ve Yahudilerin büsbütün sürülüp çıkarılması İkinci Filip’in günlerinde olduğundan, İngilizler bu zavallılara çok yardım etmişler. İngilizlerle münasebetimizin pek eski olduğu, bunların da kapitülasyon yağmasına karıştıkları yine bu nâmede görülüyor. Nâmede en büyük ve en göze çarpacak sözler son satırlar olup buranın iyice okunmasını rica ederiz.