Doğu Sorunu ve Yeni Dengeler
19. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerle mücadele etmek yerine denge siyaseti izlemiştir. Rusların saldırgan tavırları karşısında İngiltere’nin desteğini almaya çalışan Osmanlı Devleti, bu stratejiyi uzun yıllar sürdürmüştür. Sıcak denizlere inmeye çalışan Ruslar, Kırım Savaşı'nda almış olduğu mağlubiyet nedeniyle, doğrudan Osmanlı Devleti’ne saldırmak yerine Panslavizm politikasını uygulamaya koymuştur. Balkanlarda bulunan Slav ve Ortodoks toplumları etkisi altına almaya çalışan Rusya, vermiş olduğu destek ile bu toplumların Osmanlı Devleti’ne karşı isyan etmesini sağladı.
1875 tarihinde Hersek’te idarecilerin kötü davranışları gerekçesi ile başlayan isyana, Sırplar, Bulgarlar ve Karadağlılar da katılmıştır. Rusların kışkırtmaları ile geniş bir bölgeye yayılan isyana, Avrupalı devletler de destek vermiştir. 23 Aralık 1876 yılında toplanan Tersane Konferansı'na katılan İngiltere, İtalya, Avusturya -Macaristan, Fransa, Rusya ve Almanya, Osmanlı Devleti’nden çeşitli taleplerde bulunmuştur. Osmanlı Devleti’nin talepleri kabul etmemesi üzerine Rusya harekete geçmiş, İngiltere, İtalya, Avusturya -Macaristan, Fransa ve Almanya büyükelçileriyle Londra’da yeniden görüşmelerde bulunmuştur. Tersane Konferansı şartlarının uygulanması kararı Osmanlı Devleti’ne bildirilmiştir. Fakat Osmanlı Devleti’nin yeniden bu kararı reddetmesi üzerine Rusya savaş ilân etmiştir. Balkanlardan ve Kafkaslardan harekete geçen Rus orduları karşısında Osmanlı Devleti mağlup olmuştur. Rusların Yeşilköy’e kadar ilerlemesi üzerine Osmanlı Devleti ateşkes teklifinde bulunmuştur. 3 Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayestefanos Antlaşması yirmi dokuz maddeden oluşmaktaydı. Antlaşma ile Karadağ, Romanya ve Sırbistan bağımsız olacak, Bulgaristan’da bir prenslik kurulacaktı. Osmanlı Devleti ayrıca Rusya’ya yüklü bir tazminat ödeyecekti. Şartların ağırlığı ve uygulanan kararlar Avrupalı devletler tarafından olumsuz karşılanmıştır. İngiltere, Ayestefanos Antlaşmasının şartlarını kendi çıkarlarına ters görmesi nedeniyle harekete geçmiş ve Osmanlı Devleti’ne yardım karşılığı Kıbrıs Adası'nı istemiştir. Çaresiz kalan Osmanlı Devleti, Kıbrıs’ın İngiltere tarafından işgaline göz yummak zorunda kalmıştır. İngiltere, Ayestefanos Antlaşması'nın şartlarını yeniden görüşmek üzere Berlin’de, Paris Antlaşması'na katılan ülkelere çağrıda bulunmuştur. Yapılan görüşmeler neticesinde 13 Temmuz 1878 tarihinde Berlin Antlaşması imzalanmıştır. Ayestefanos Antlaşması'nın şartlarının hafifletildiği Berlin Antlaşması ile artık Osmanlı Devleti hızlı bir dağılma dönemine girmiştir.
Berlin Antlaşması ile artık Osmanlı Devleti’nin sınırlarını koruyamayacağı algısı oluşmuştur. Bunun üzerine Avrupalı devletler harekete geçti. Fransa ve İtalya, Tunus’u ele geçirmek amacıyla faaliyetlerde bulundu. İngiltere’nin Kıbrıs’a yerleşmesi ve Mısır’ı ele geçirmek istemesi nedeniyle, Tunus’un Fransa tarafından işgaline destek vermesini sağladı. Tunus -Cezayir sınırında Fransız gemisine yapılan saldırıyı fırsat bilen Fransa, Tunus’u işgal etti. Osmanlı Devleti'nin işgal karşısında Tunus’a yardımda bulunamaması üzerine Tunus Beyi Muhammed Sadık, 12 Mayıs 1881 tarihinde Bardo Antlaşması ile Fransız hâkimiyetini kabul etti.
Tunus’un Fransızlar tarafından işgalinden sonra İngilizler de Mısır’ı işgal için harekete geçti. Mısırın idaresinde meydana gelen sıkıntıları fırsat bulan İngiltere, çıkarlarına aykırı olan uygulamalara karşı tepki gösterdi. 11 Haziran 1882 tarihinde çıkan olaylarda çok sayıda insanın ölmesini fırsat bilen İngiltere, Mısır’a asker çıkardı ve işgale başladı. 13 Eylül 1882’de Tel -el- Kebir’de yapılan muharebeyi kaybeden Derviş Paşa esir düştü. Avrupalı devletlerin katılımı ile İstanbul’da yapılan konferansta İngiltere’nin Mısır İşgaline tepki gösterildi. İngiltere'nin, Mısır üzerinde faaliyetlerini sürdürmesi üzerine Osmanlı Devleti ile 24 Ekim 1885 tarihinde anlaşma yapıldı. Antlaşmaya göre İngiltere üç yıl sonra askerini Mısır'dan çekecekti. Bölgede güvenlik zafiyetinin oluşması durumunda Osmanlı Devleti bölgeye asker gönderecek; gönderememesi durumunda İngiltere'nin müdahalede bulunacağı hususunda anlaşma sağlandı.
Osmanlı Devleti malî alanda da büyük sıkıntılar yaşamıştır. Özellikle devletin kötü idare edilmesi, yapılan yenilikler ve savaş masraflarının artması vb. nedenler Osmanlı ekonomisini iflas derecesine ulaştırmıştır. Farklı dönemlerde yabancı devletlerden borç para alınmak istense de çeşitli nedenlerden dolayı bu gerçekleşmemiştir. 1853 -1856 Osmanlı -Rus Savaşı esnasında savaş giderlerinin karşılanması amacıyla İngiltere’den ilk dış borç alınmıştır. Farklı dönemlerde yüksek faizle alınmaya devam eden dış borçların faizinin dahi ödenmesinde sıkıntı yaşanmasından dolayı Osmanlı Devleti, borç ödemelerini 1876 tarihinde durdurdu. 1881 yılında İngiliz, Fransız, İtalyan, Avusturyalı ve Alman alacaklılar ile Osmanlı Devleti arasında yapılan görüşmeler sonucunda 20 Kasım 1881 tarihinde yapılan anlaşma ile Düyunu Umumiye İdaresi kuruldu. Yedi kişilik bir konsey tarafından sağlanan idare tespit edilen gelirleri toplayıp borçların ödenmesini sağlayacaktı.
Osmanlı Devleti’nin yaşamış olduğu bir diğer sorun ise Girit meselesi ve Yunan Savaşı olmuştur. Girit Adası'nda yaşayan Rumların, Yunanistan ile birlikte hareket etmesi ve Yunanistan’a bağlanmak istemesi farklı dönemlerde isyanlara sebep olmuştur. Büyük Yunan idealini gerçekleştirmek amacıyla adadaki Rumları kışkırtan Yunanlılar, sağladıkları yardımlar ile ilk olarak 1858 yılında büyük bir isyana neden olmuştur. Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerin baskılarından dolayı adada sert önlemler almak yerine, bölgede bulunan idarecilerin değişimine gitmiştir. Verilen haklar ile bastırılan bu isyanın ardından 1866 yılında adada yeniden isyan çıkmıştır. Girit Adası'nın Osmanlı Devleti’nden ayrıldığı ve Yunanistan’a bağlandığını ilân eden isyancılara karşı Osmanlı Devleti askerî müdahalede bulunmuştur. Girit’e özerklik statüsünü kabul eden Osmanlı Devleti’ne karşı Yunanistan harekete geçerek 1897 yılında adaya donanma ve asker gönderdi. Bunun üzerine savaş ilân eden Osmanlı Devleti, Yunanistan’ı yenilgiye uğrattı. Haziran 1898’de toplanan konferansta, büyük devletler adada geçici bir yönetim kurulması ve bu yönetimin büyük devletlerin amirallerinin denetimine verilmesi kararlaştırıldı. Girit, Balkan savaşlarından sonra Yunanistan’a bağlandı.