Sultan II . Süleyman ( 1687 -1691) ve Sultan II . Ahmed (1691 -1695) Dönemleri

Sultan II. Süleyman Devri (1687-1691)

Tahta Çıkması ve İstanbul’un Durumu

II. Süleyman 1687’de IV. Mehmed’in yerine tahta çıktı. Saltanatının ilk günlerinde İstanbul’da asayişin sağlanması ile uğraştı. Sadrazam Siyavuş Paşa ile Yeniçeri Ağası Harputlu Ali Ağa’nın asiler tarafından öldürülmesi, ikinci vezir Köprülüzâde Fazıl Mustafa Paşa’nın sürgüne gönderilmesi ve Şeyhülislam Debbağzâde Mehmed Efendi’nin de azledilmesine yol açan olaylar dört ay devam etti. İsyan asilerin teker teker yakalanıp öldürülmesi ile sona erdi.

Serhadlerde Durum

Kutsal İttifak Devletleriyle devam eden savaşta, Budin’den sonra Eğri ve İstolni Belgrad kaleleri ile Tuna’nın kuzeyinde bulunan kaleler Avusturyalıların eline geçti ve Temeşvar kalesi kuşatıldı. Lehistan’ın hedefi Podolya eyaletinin merkezi Kamaniçe kalesini ele geçirmekti. Venedikliler, Mora yarımadası ile Dalmaçya kıyılarında Kanin’i 1689 yılı içinde ele geçirdi.

Yeğen Osman Paşa Hadisesi ve Belgrad’ın Düşmesi

Yeğen Osman Paşa Rumeli Beylerbeyliği ile Belgrad muhafızlığı verilerek Avusturya üzerine gönderilecek orduların başına serdar tayin edildi. Fakat Kosova’ya gelince ya sadrazam da gelmeli ya da mühr -i hümayunla sancak -ı şerif gönderilmelidir diyerek Sofya’ya geri döndü. İstanbul’dan gönderilen emirlerini dinlemeyen ve kuvvetleri ile birlikte başına buyruk hareket eden Yeğen Osman Paşa, Belgrad'ın kaybedilmesine neden oldu. Uzun uğraşlardan sonra 1689’da yakalanarak adamları ile birlikte ortadan kaldırıldı.

Köprülü Fazıl Mustafa Paşa’nın Sadarete Gelmesi ve Faaliyetleri

1689 yılı başlarında Avusturya karşısındaki kötü gidişatı durdurabilmek için padişahın askeri teşvik maksadıyla bizzat sefere katılmasına karar verildi. Sofya’ya kadar gelebilen padişah burada kaldı ve Serdar Arap Recep Paşa’nın önderliğinde Belgrad'ı geri almak amacıyla ilerlemeye devam eden ordu başarılı olamadı. Bu sırada önemli bir mevkide olan Vidin kalesi Avusturya’nın, Avlonya ise Venedik’in eline geçti. Daha önce Sakız Adası muhafızlığına gönderilmiş olan Köprülü Fazıl Mustafa Paşa 25 Ekim 1689’da sadarete getirildi. Yıllardır devam eden savaşın ağır masrafları altında ezilen halkı rahatlatacak önlemler alan sadrazam, kapıkulu askerlerini disiplin altına aldı. Savaş hazırlıklarını tamamladıktan sonra 13 Temmuz 1690’da Avusturya seferine çıktı. Tuna donanmasının yardımlarıyla Niş, Vidin ve Belgrad kaleleri geri alındı. Bir süre sonra Venedik’in ele geçirmiş olduğu Avlonya kalesi de Rumeli Beylerbeyi Küçük Cafer Paşa tarafından geri alındı. Fazıl Mustafa Paşa 13 Mayıs 1691’de İstanbul’dan yeni bir sefer için ayrıldı. Askeri teşvik için hasta olmasına rağmen Sultan II. Süleyman da ordu ile Edirne’ye kadar geldi. Köprülü Fazıl Mustafa Paşa’nın Edirne’den ayrılmasından bir süre sonra 22 Haziranda 1691’de padişah Edirne’de vefat etti.

Sultan II. Ahmed Devri (1691-1695)

Tahta Çıkması, Salankamen Meydan Muharebesi ve Fazıl Mustafa’nın Şehit Düşmesi

Kardeşi II. Süleyman’ın ölümü üzerine 23 Haziran 1691’de Edirne’de tahta çıkmıştır. Tahta çıktığı dönemde Kutsal İttifak Devletleri ile savaşlar devam ediyordu. Seferde bulunan Sadrazam Köprülü Fazıl Mustafa Paşa görevine devam etti. Fakat Salankamen’de ordunun zafere yaklaştığı sırada alnından vurularak şehit düştü. Bu durum savaşın kaybedilmesine neden oldu. Sadaret kaymakamı olan Kadı Ali Paşa sadrazam olarak tayin edildi. Kadı Ali Paşa askerin ihtiyaçlarının karşılanması bahanesiyle kendisi İstanbul’da kalırken, orduların başına serdar olarak Koca Halil Paşa tayin edildi.

Kutsal İttifak Devletleriyle Devam Eden Muharebeler

1692 Nisan ayında Avusturya ordusunun Varat, Erdel ve Temeşvar taraflarına hareke geçip Bosna’ya saldıracakları haber alındı. Padişah yaklaşmakta olan sefer vaktine rağmen işleri ağırdan alan Sadrazam Kadı Ali Paşa’yı azlederek, Diyarbakır Beylerbeyi Hacı Ali Paşa’yı sadarete tayin etti. Gerekli yardımın zamanında ulaştırılamadığı Varat kalesi Avusturya’nın eline geçti. Bu sırada Venedik, Malta, Floransa ve Papalık’a ait büyük bir donanma ile Girit’te bulunan Hanya kalesine saldırıya geçti. Bu yıl içinde Lehistan kuvvetleri de bir taraftan Kamaniçe kalesini muhasara ederken diğer taraftan da İsakçı’ya saldırdı. 1692 yılında Lehistan ve Venedik kuvvetlerine karşı başarılı savunma yapılmış, Avusturya kuvvetleri ise Varat dışında Osmanlı topraklarına herhangi yeni bir saldırıda bulunamamıştır.

Avusturya orduları 1693 yılında Belgrad’ı kuşatmış fakat Osmanlı -Kırım ortak kuvvetlerinin harekete geçmesi üzerine iki ateş arasında kalmaktan endişelenerek 12 Eylül 1693’te aceleyle kuşatmayı kaldırıp geri çekildiler. 28 Haziran 1694’de Dalmaçya -Hersek arasında stratejik bir noktada bulunan Gabella kalesinin Venedik tarafından ele geçirildi ve geri alınmaya çalışılsa da başarı elde edilemedi. Cephelerden gelen bu haberler üzerine Edirne’den yola çıkan Sadrazam Sürmeli Ali Paşa 12 Eylül 1694’te Varadin’i kuşatma altına aldı fakat kış mevsiminin yaklaşması üzerine 4 Ekim 1694’te Belgrad’a geri dönmek zorunda kaldı.

Sadrazam Sürmeli Ali Paşa’nın Varadin muhasarasında bulunduğu sırada Venedik donanması Sakız limanına gelerek kaleyi muhasaraya başladı. İki haftalık muhasaradan sonra kale muhafızı Hasan Paşa Venediklilere karşı koymanın mümkün olmadığını düşünerek kaleyi teslim etmeyi kararlaştırdı. Sakız’ın düşman eline geçmesi üzerine kale muhafızı Hasan Paşa ve bu işte sorumluluğu bulunanlar görevden alınarak sürgüne gönderildi. Anadolu Beylerbeyi Mısırlızâde İbrahim Paşa, Sakız adasını geri almak üzere 1695 yılının ilk günlerinde Kaptan -ı Derya ile birlikte İstanbul’dan ayrıldı. Sultan II. Ahmed adanın geri alınışını göremeden 6 Şubat 1695’te Edirne’de vefat etti.