II. Bayezid Dönemi (1481 -1512)

II. Bayezid'in Tahta Çıkışı ve Cem Sultan ile Mücadeleler

Cem Sultan'ın II. Bayezid ile yaptığı saltanat mücadelesi devletin maddi kaynaklarının boşa harcanmasına yol açmıştır. Yapılan savaşlar onca insanın ölümüne yol açmıştır. Karamanoğullarının Osmanlılara karşı mücadelesinde yeniden ümitlenmesine neden olmuştur. Cem Sultan'ın Memlükler'e sığınması ile Osmanlı -Memlük ilişkilerindeki gerilim daha da tırmanmıştır. Onun Rodos şövalyelerine sığınması, daha sonra Fransa'ya ve oradan da papalığa geçirilmesi, bu meselenin uluslararası bir boyut kazanmasına neden olmuştur. Batılı devletler Cem Sultan sayesinde Osmanlı Devleti'nden önemli tutarlarda para koparmayı başarmışlardır. Cem Sultan ile mücadele yılları devlet kaynakları ile zamanının boşa harcanmasına ve fetihlerin durmasına sebep olmuştur.

Boğdan Meselesi -Kili ve Akkerman’ın Alınması

Gedik Ahmed Paşa’nın idam ettirilmesi yeniçeriler arasında huzursuzluk başlatmıştı. Bu olumsuz havanın bertaraf edilmesi için sınır ötesi bir harekât yapılması gerektiğini düşünen II. Bayezid, bu dönemde bazı meselelerin çıktığı Boğdan üzerine gitmeye karar verdi. Boğdan voyvodasının Cem Sultan olayı sırasında Eflak ve Osmanlı topraklarına saldırması, haracını ödememesi ve isyan etmesi başlıca nedenlerdendir. 15 Temmuz 1484’te Kili Bayezid’in ilk fethettiği yer olarak ele geçirildi. Daha sonra Akkerman ve çevresi ele geçirildi. Osmanlılara karşı koyamayacağını anlayan Stefan cel Mare anlaşmak zorunda kaldı.

Macarlar ve Arnavutlarla İlişkiler

II. Bayezid döneminde 1481 -1483 arasında yaşanan karşılıklı çatışmalara 1483 yılında yapılan antlaşma ile son verilmiştir. 1488'de son bulan antlaşma üç yıl daha uzatılmıştır. Ancak bu barış ortamında Macar kralı Matyas, Fransa'ya götürülen Cem Sultan'ı Osmanlılara karşı koz olarak kullanmak amacıyla kaçırma planları yapmaktaydı. Ayrıca 1489'da bir haçlı seferi organize etmeye çalışmıştı. Bu amaçlarına ulaşamayan Matyas'ın 1490'da ölümü haçlı seferlerini unutturmuş ve gözlerin onun mirası üzerine çevrilmesine neden olmuştur. Macarların bu karışık durumundan faydalanmak isteyen II. Bayezid, Macaristan seferine çıktı. Ancak 3 Mayıs 1492'de Sofya'ya gelindiğinde âsilerin isyanlarına son verilmek üzere ordunun yönü Arnavutluk'a çevrildi. Manastır üzerinden Tepedelen'e gelindi ve burada uzun süreden beri devam eden Arnavutluk isyanlarına son verildi.

Osmanlı - Memlük İlişkileri

Fatih döneminde iyi gitmeyen ilişkilere II. Bayezid döneminde Cem Sultan'ın Memlükler tarafından himaye edilmesi ve Dulkadiroğulları topraklarındaki üstünlük mücadelesi de eklenince ilişkiler iyice bozuldu. Dulkadiroğulları Osmanlı desteğiyle bir Memlük kuvvetini Elbistan'da yenilgiye uğrattı. Daha sonra Memlükler takviye kuvvetlerle Osmanlı -Dulkadiroğlu kuvvetlerini bozguna uğrattı. Memlük hükümdarı Kayıtbay ve Halife Mütevekkil Alellah'ın II. Bayezid ve Osmanlı Devleti'ne karşı tutumları Osmanlı padişahının hoşuna gitmedi. Memlüklerin bir yandan elçi göndererek Osmanlılar ile barış halinde olmayı istemeleri diğer taraftan da papalık ile görüşerek Osmanlıya karşı Batı'nın harekete geçmesini istemeleri iki devlet arasında barışın mümkün olmayacağını göstermiştir. 1485'te Osmanlıların Adana ve Tarsus'u ele geçirmesi ile iki devlet arasında yaşanan savaşlarda Memlükler durdurulamadı ve 1491'de mevcut durum esas alınarak bir antlaşma yapıldı.

Osmanlı - Venedik İlişkileri ve Diğer Gelişmeler

Karadağ üzerindeki hâkimiyet meselesi nedeniyle iki ülke arasında 1496'da gerginleşen ilişkiler iki tarafın birbirlerinin gemilerine saldırmasıyla savaşa dönüştü. Osmanlı Devleti bu savaşlarda İnebahtı, Modon, Koron ve Navarin'i ele geçirdi. Yapılan savaşlara 11 Aralık 1502 antlaşmasıyla son verildi.

Osmanlı - Safevî İlişkileri

Osmanlı Devleti'nin doğusunda büyük bir tehlike olarak ortaya çıkan Safevi Devleti'nin kökenini Safevi tarikatı oluşturmaktadır. Bu tarikat adını kurucusu Erdebil'li Şeyh Safiyüddin'den almaktadır. Safeviler yaptığı propagandalarla Osmanlı Devleti'nde özellikle Türkmenler arasında büyük bir taraftar kitlesine sahip olmuşlardır. Şeyh Haydar'ın oğlu Şah İsmail tarafından kurulan Safevi Devleti, Türkmen ahaliyi kullanarak Osmanlı Devleti'ni içten içe büyük oranda tehdit etmekteydi. II. Bayezid'in Safevilerle ters düşmemek adına izlediği politikanın tersine, oğlu Selim hem sancak beyliği hem de padişahlığı dönemlerinde Safeviler üzerinde önemle durmuştur.

Şehzadeler Arası Mücadeleler ve II. Bayezid'in Tahttan Feragati ve Vefatı

II. Bayezid’in saltanatının sonlarına doğru oğullarından Ahmed, Korkud ve Selim kalmıştı. Babası tarafından daha çok teveccüh gören şehzade Ahmed’in Safevî hareketleri karşısındaki acizliği ve oğlu Murad’ın da Safevî tarikatına olan meyli onun elini zayıflatan unsurlardı. Korkud ise daha önce Memlükler’e iltica etmiş ve sonra babasından afv dilemişti. Trabzon sancakbeyi olan şehzade Selim, bu iki kardeşinden daha cesaretli, cevval ve gözü pek idi. Hadım Ali Paşa ve oğlunun ölümü II. Bayezid’in sağlığını iyice bozmuştu. Yeniçerilerinde desteklediği şehzade Selim, bütün güçlüklere rağmen dirayetli bir tavır sergileyip İstanbul’a gelerek babasının elini öptü ve 24 Nisan 1512 tarihinde tahta çıktı.

Sultan II. Bayezid'in Şahsiyeti

Yumuşak huylu, huzur ve sükûneti seven bir yapıya sahip olan II. Bayezid, ibadete ve hayır işlerine düşkündü. Âlim ve şairleri destekleyerek, babası Fatih gibi İstanbul’un bir ilim merkezi olması için gayret gösterdi. Türkçe ve Farsça şiirler kaleme aldı. Birçok vakıf eseri inşa ettirerek insanların faydasına sundu.