Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye Geçişi ve İlk Fetihler

Giriş: Türklerin Balkanlara (Rumeli) girişleri, M.S. IV. asırda Karadeniz’in kuzeyinden gelen Hunlarla başlamış, VI -VII. asırda Avarlar ve Bulgarlar, IX -XI. asırlarda Peçenek, Kuman -Kıpçak ve Uzlar Rumeli’ye gelmişlerdir. Peçenekler 1091’de İstanbul surları önüne kadar gelmişlerdir. Anadolu üzerinden Rumeli’ye ilk Türk göçü ise, II. İzzeddin Keykâvus’un Bizans’a sığınması (1262) üzerine taraftarlarının 1263’de Sarı Saltuk Baba ile beraber Dobruca’ya yerleşmesiyle gerçekleşmiştir. Keza Arpuz Ata isminde bir beye Bizans mülk toprak vermiş bu hak Osmanlılarca tanınmıştır. Osmanlıların Rumeli’ye geçişi ise, sonuçları itibariyle Türk, Avrupa ve Dünya tarihinin en büyük hadiselerinden biridir.

Rumeli’nin Fethini Hazırlayan Sebepler; Dinî, mezhebi, ekonomik, hukuki, adli ve güvenlik gibi sebeplerdir. Bunun odağında Bizans’ın içinde bulunduğu durum vardır. Bu durum iç ve dış olmak üzere iki etkene dayanır: 1 -İç etkenler; Katalanların halka zulüm etmesi, İmparator -tekfur çekişmesi, III. Andronikos'un ölümünden sonra başlayan taht mücadelesi (1341). 2 -Dış etkenler; Latinlerin İstanbul’u ele geçirme çabaları, denizci Türk beyliklerinin bölgeye akınları, Rum, Bulgar ve Sırplar arasındaki mücadeleler, Ceneviz ile Venedik rekabeti, Sırp Kralı Stefan Duşan’ın Bizans aleyhine genişlemesi, Macar -Bizans, Katolik -Ortodoks siyasi ve mezhebi çekişmesi. Osmanlı fetihleri esnasında katledilmek korkusundan güvenli yerlere kaçan halk, uygulanan istimalet politikasıyla geri dönmüştür. Osmanlıların Balkanlarda kalıcı olmasında gayrimüslimlere uygulanan İslami şer'i hukukun tatbikatı, serf statüsündeki halkın serbest köylü statüsü kazanması, din ve vicdan hürriyetine sahip olması büyük rol oynamıştır. Verdiği imtiyazlara karşı Osmanlı’nın “cizye ödenmesi” ve “sadakat ile itaatin” gerçekleşmesi gibi iki temel beklentisi olmuştur.

Rumeli Harekâtı Başlarken Balkanlardaki Milletler: XIV. asrın ortalarında Balkanlarda Mora ve Güney Epir Bizans’ın, Dobruca Bulgarların, Sırbistan dağınık Sırp prenslerin, Epir'in kuzeyi Venedik ve Napoli Krallığının nüfuzu altındaki Arnavud ve Latin prensliklerinin, Enez ve Taşoz adası Cenevizlilerin, Mora ve Adriyatik sahilleri Venediklilerin elindeydi. Dalmaçya sahilinde Raguza Cumhuriyeti bulunuyordu. Balkanların kuzey batısında Macarlara bağlı Bosna Krallığı vardı. Balkan halkının çoğu ziraat ve hayvancılıkla, deniz ve göl sahillerinde yaşayanlar balıkçılık veya korsanlıkla geçiniyordu. Feodal yapı sebebiyle halk serf (köle) olup feodal beylerin veya kilisenin arazilerini ekip -biçiyor, zorlu bir hayat yaşıyorlardı. Hırvatlar ve Slovenler Katolik, Sırp, Bulgar ve Bizanslılar Ortodoks, Boşnaklar Bogomil mezhebine bağlıydılar. Sırp Krallığı Stefan Duşan (1331– 1354) Bulgar, Rum ve Arnavutları idaresi altında toplamış ve sınırlarını Adriyatik’ten Ege’ye kadar genişletmişti.

Osmanlı Kaynaklarında Rumeli’ye Geçiş; Bu olay, Ahmedî, Kemal, Hadidî, ve Şükrullah’ın eserlerinde salla geçmek gibi destansı şekilde anlatılır. Birçok kaynakta 40 ilâ 80 kişinin, Enveri’de ise 3000 kişinin Rumeli’ye geçtiği belirtilir.

Osmanlıların Rumeli’ye Geçişi ve Fetihleri; Bizans İmparatoru III. Andronikos’un 1341’de ölümü üzerine yerine küçük yaştaki oğlu V. Ioannes Palaiologos’un geçmesi üzerine nazırı ve başkumandan Yuannis Kantakuzenos, imparatora naip atandı. Ancak az sonra Kantakuzenos, tahtı ele geçirme teşebbüsünde bulunarak Orhan Bey’den yardım istedi. Orhan Gazi'den aldığı yardımla 1347’de İstanbul’a giren Kantakuzenos, İmparatorluk ortağı oldu. Sırp Kralı Stefan Duşan’ın Selanik'i işgal etmesi (1349) üzerine Orhan Bey'den tekrar yardım istedi. O oğlu Süleyman Paşa'yı yardıma gönderdi ve Selanik alınarak Bizanslılara teslim edildi. Bir müddet sonra V. Ioannes'i destekleyen Sırp ve Bulgarlardan oluşan ordu Kantakuzenos’a saldırınca tekrar yardım istedi.

Osmanlılar bu orduyu Dimetoka'da bozguna uğrattı (1352). Kantakuzenos, ancak Osmanlıların yardımıyla Bizans tahtında oturabileceğini gördüğünden her an yardım alabilmek için Bolayır’daki Çimpe Hisarını askeri bir üs olarak Osmanlılara verdi. 1354’de Gelibolu’daki depremde duvarları yıkılan kaleler Süleyman Paşa tarafından fethedildi. Gelibolu’yu üs yapan Süleyman Paşa’nın fetihleriyle “Osmanlı Rumelisi” doğmaya başladı.

Süleyman Paşa’nın Vefatı; İlk Rumeli fâtihi Süleyman Paşa, Kantekuzenos’un yardım talebi üzerine Rumeli ordusuna komutan olarak atanmış ve fetihleriyle Osmanlı Rumelisi’nin doğmasını sağlamıştır. Osmanlı kaynaklarında şecaat ve sehavet sahibi, gazâ lideri vasfıyla övülen Süleyman Paşa, 1357 yılında Bolayır ile Seydigazi arasında avlanırken attan düşerek vefat etti. Türbesi Bolayır’dadır.

Osmanlı Rumelisi; Osmanlı Rumelisi’nin doğuşunda yerli halka kendilerine meylettirecek şekilde muamele etmenin, yani istimalet siyasetinin büyük rolü vardır. Aşıkpaşazâde’nin “ve bu kafirlerden hiç kimesneyi incitmediler. Belki bunlara istimaletler verdiler … bu Cimbi kafirleri bu gaziler ile müttefik oldılar …” şeklindeki ifadeleri bu durumu yansıtır. Bu meyanda Osmanlılar kılıç fethini gönül fethi ile tamamlamaya çalıştılar.

Rumeli’ye İlk Türk Nüfusunun İskânı; Yabancı bir memlekette sadece askerî harekâtla kalıcı olamayacaklarını hesaplayan Osmanlılar, Evrenos Bey, Mihal Bey gibi gazi komutanların aileleri ve Barkan’ın kolonizatör Türk dervişleri dediği Ahi Musa, Kızıldeli Seyyid Ali Sultan gibi ahiler, şeyhler, dervişler ile 1357’de Balıkesir bölgesindeki konar -göçer Türkmen aşiretlerinden başlayarak Orhan Gazi’den Yıldırım Bayezid’e kadar sistemli bir şekilde Rumeli’ye göç ve iskân etmiştir. Böylece bölge Türkleştirilmiş -İslamlaştırılmış, ıssız yerler şenlendirerek imar edilmiştir. Konar -göçerlerin birer çiftçi yapılması, Osmanlılara ekonomik ve askerî güç sağladığı gibi merkeziyetçi bir sistem kurmalarına da katkı yapmıştır. Evlâd -ı fâtihân denilen bu Türkmenler, sonradan askerî bir teşkilâta bağlanmış ve Fâtih Kanunnamesindeki Yörüklerle ilgili kayıt gibi ayrı bir kanuna tâbi kılınmıştır. Yörükler Ofçabolu, Selânik, Naldöken, Tanrıdağı, Kocacık yörükleri gibi bulundukları bölgelerin isimlerini almışlardır.

Edirne'nin Fethi; Süleyman Paşa’nın ölümü üzerine Rumeli ordusu komutanlığına şehzade Murad tayin olundu (1357). Murad, Lala Şahin Paşa, Hacı İlbey ve Evrenos Bey gibi tecrübeli Uc komutanlarıyla 1359’da duraklayan fütuhatı yeniden başlatarak Edirne'yi hedef aldı. Yardımı önlemek için Çorlu, Lüleburgaz, Babaeski (1359), Keşan ve Dimetoka’yı zaptetti (1360). Lala Şahin Paşa komutasındaki öncü birlik Sazlıdere Vadisi'nde Edirne tekfurunu bozguna uğrattı. Bu olaydan sonra şehir halkı yardım gelemeyeceğini anlayınca Edirne’yi teslim ettiler (Mayıs 1361). Orhan Gazi’nin vefatı üzerine Bursa’ya giden I. Murad, Şahin Paşa’yı Rumeli beylerbeyi tayin etti. Şahin Paşa, Eski Zağra ve Filibe’yi ele geçirdi (1364). Edirne ve Trakya'nın fethi, Osmanlıların Avrupa kıtasında kat'i şekilde yerleştiğini gösteren bir hadisedir. Gelibolu, Edirne, Selanik ve Filibe Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulmasında büyük rol oynamıştır.