Feodal Sistemin Teşekkülü ve Özellikleri

Şarlman'ın ölümünden kısa bir süre sonra, kurduğu büyük imparatorluğun 843 yılında imzalanan Verdun Antlaşması ile torunları arasında üçe bölünmesinin ardından Avrupa'da bir merkezi iktidar boşluğu oluşur. Bu merkezi iktidar boşluğuna, IX. ve X. yüzyıllar boyunca güneyden Müslümanlar, doğudan Macarlar ve kuzeyden İskandinavlar (Normanlar) tarafından yapılan istilalar da eklenince, Avrupa'da ciddi bir güvensizlik ortamı oluşur. Güçsüzleşen devletin halkı koruma noktasında yetersiz kalması nedeniyle korunma ihtiyacı duyan köylüleri yerel yöneticilere sığınır. Tarımın gelişmesi ve ihtiyaç duyulan güvenlik ortamının sağlanması feodal sistemin gelişip güçlenmesi ile mümkün olur.

Feodal Sistem

Ortaçağ Avrupa'sında lordlar va vassallar arasındaki ilişkilere dayalı toplumsal, siyasi, hukuki ve ekonomik sisteme feodal sistem denir. Feodal sistemin iki temel prensibi toprak ve kişisel ilişkilerdir. Ortaçağda mevcut olmayan ve o dönemde yaşayanlar tarafından bilinmeyen 'feodalite' terimi, 1789'da Fransız devrimciler tarafından eski sistemi kötüleme amacıyla kullanılmaya başlanır.

Kavramın Etimolojik Kökeni: Latince feodalis veyine Latince feodum ya da feudum kelimelerinden gelmektedir. Feodum ise Cermen dilinden gelme ve taşınabilir mülk ya da bir hizmet karşılığı ödenen ücret anlamına gelen feos ya da fief sözcüklerinden türetilmiştir.

Feodal Sistemin Ortaya Çıktığı Dönemde Avrupanın Genel Durumu

Ortaçağ feodalitesi son derece çalkantılı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Verdun Antlaşmasından sonra Şarlman'ın imparatorluğunun torunları arasında üçe bölünmesi imparatorluğun dağılmasını büyük oranda etkilemiş, kuzeyden, güneyden ve doğudan gelen istilalar ile bu süreç hız kazanmıştır. Güneyden gelen Müslüman Araplar, İtalya'nın bazı kısımları ile Sicilya'yı, kuzeyden gelen İskandinavlar, özellikle Frank toprakları ve İngiltere'yi, doğudan gelen Macarlar ise Bavyera, Saksonya, Türingiya, Lombardiye ve Frankonya'yı istila etmişlerdir. Büyük akınlar X. yüzyılda sona ermiştir.

Feodal Sistemin Genel Özellikleri

Feodal sistemin esas niteliği, merkezî devlet yapısının olmadığı bir dönemde yerel düzeyde bir yönetimi teşkil etmesiydi. Ana unsurları feodal lord, vassal ve toprağa bağlı köylüler (serfler) olan feodalizm, lord ile vassal arasındaki ilişkilere dayanır. Bu ilişkilerde iki tarafında birbirine karşı belirli hakları ve görevleri vardır. Lord vassalı korur, adaleti sağlar, anlaşmazlıkları çözer, vassal da lorda hizmet eder, gerekli durumlarda vergi verir. Karşılıklılık esasının hâkim olduğu feodal sistemde lord ile vassal bir çeşit kontrat ile birbirlerine bağlıdır. Bu kontrata aykırı hareket edildiğinde bu karşılıklı hak ve görevler de sona erer.

Vassallık: Ortaçağın başlarında hizmetkâr, köle, uşak vs. belirlemeleri yapmak amacıyla "oğlan" kelimesi için çeşitli ifadeler kullanılmaktaydı. Vassal kelimesi de bu ifadelerden birisi olan Keltçe gwas sözcüğünden gelmektedir. Vassalık, en temel haliyle bir başka adamın adamı olmak şeklinde tanımlanabilir.

Vassallık yemini: Vassal ellerini birleştirip senyörün avuç içine koyar ve senyör de vassalın ellerini kendi ellerinin arasına alır. Bu bir tabiiyet göstergesidir ve bazen buna diz çökme eklenerek etkisi artırılır. Vassal, senyöre onun “adamı” olduğuna dair birkaç söz söyleyerek kendisini senyörün hizmetine adadığını belirtir. Ardından bir bağlılık yemini eder. Bu törenin adına “adamı olma, biat” anlamına gelen hommage ya da homage denir.

Serflik: Feodal sistemin önemli unsurlarından birisi olan serfler toprağa bağlı işçilerdir. Köle değillerdir, ancak toprağa bağlı oldukları için toprak ile birlikte alınıp satılabilir ya da hediye edilebilirler. Serfler, efendileri için toprağın bir kısmını işlemek, evinin içinde ve çevresinde çalışmak, ateşi için odun kesmek, tahılını, şarabını ve samanını taşımak, mülkündeki yolları ve köprüleri onarmak gibi görevlerle uğraşırlardı. Senyörlerin güçleri, sahip oldukları toprakların çokluğundan ziyade o toprakların üzerinde çalışan adamların sayısına bağlıydı. Bu nedenle, serfsenyörü için topraktan bile daha önemlidir.

Beneficium ve Fief: Beneficium , senyörlere bağlı kişilere hizmetleri karşılığında verilen geçici mülkleri ifade eder. X. yüzyılda bu terimin yerini fevum, feudum ya da feodum alır. Fief de buradan gelir. Fief, feodalizmin merkezî kurumudur. Her şey fief’in etrafında gelişir. Genelde bir toprak parçasıdır.

Manoryalizm: Manoryalizmi feodalitenin bir yönü olarak kabul edenler de bulunmaktadır. Bu örgütlenmenin merkezindeki manor aslında bir köydür ama sadece bir köyden ibaret olmayıp örgütlenmiş bir köyü ifade eder. Tepede manor lordu denen bir senyör bulunur. Bu sistemde tüm köy halkı topluluk halinde toprağın işlenmesine katılır. Hem köylülerin kendi küçük mülklerinde elde ettikleri mahsullerin bir bölümü hem de demesne adı verilen efendinin topraklarındaki emekleri efendiye verilir.

Feodal Sistemin Çöküşü

XII. yüzyıldan itibaren Batı Avrupa'da meydana gelen nüfus artışı, buna bağlı olarak emek gücünün toprak miktarından fazla hale gelmesi ile feodal sistem çözülme sürecine girmiştir. Şehirlerin kurulması ve gelişmesi, ticaretin canlanması ve ticaret sermayesinin ortaya çıkışı gibi etkenler, en önemli unsuru toprak olan ve tüm ilişkilerin toprak sahipleri ve onlara bağlı olanlar arasında şekillendiği feodal düzene olumsuz etki etmiştir. Ortaçağın sonlarındaki askeri değişikliklerin de feodalitenin çöküşü üzerine etkisi vardır.

Yeni Yaklaşımlar

Feodalizm teriminin tek başına Ortaçağ siyasi ilişkilerini açıklamakta yetersiz kaldığını savunan yeni yaklaşıma göre lordluk kavramı daha geçerlidir. Ortaçağı feodal çağ yerine Lordluk tarihi ile tanımlamayı tercih ederler.