Uygurlar

Uygur Kağanlığı

Uygur ismi Çince bir eserde “şahin sürati ile dolaşan ve hücum eden” şeklinde açıklanmıştır. Uygurlar henüz siyasi bir teşkilat ile devlet olarak ortaya çıkmadan önce Çin’in kışkırtması ile Gök-Türk Kağanlığı ile mücadelelere girişmiştir. Nihayet 745’te yine Çin’in kışkırtmaları ile Basmıl ve Karluklarla birlikte isyan çıkarıp Gök-Türklerin yıkılmasına yol açmışlardır.

İlk kağan olan Kutlug Bilge Kül zamanından itibaren devletin sınırları genişlemeye başlamıştır. Devletin başkenti Ordubalık şehri olmuştur. Kutlug Bilge’den sonra yerine geçen Bayan Çor zamanında devlet gelişme ve genişlemeye devam etmiştir. Devlete parlak bir dönem yaşatan Bayan Çor, Gök-Türklerin yaptığı gibi Orta Asya’da siyasi birlik kurmaya çalışmıştır. Devletin bünyesinde patlak veren isyanları bastırıp Karluklar ve Türgişleri bozguna uğratarak ülkenin sınırlarını genişletmiştir. Sekiz Oğuz ve Dokuz Tatarların mağlup edilmesinden sonra Yenisey ve Kerulen Irmakları, Çu ve Talas Havzaları, güneyde Sarı Irmak’a kadar İç Asya tamamen Uygur hâkimiyetine girmiş oldu.

751’de meydana gelen Talas Savaşı Uygurların Tarım Havzası’nda tam bir hakimiyet kurmasını sağladı. Bayan Çor zamanında Çin’de çıkan bir isyanda Uygurlardan yardım istenmiş ve bu sayede ayaklanma bastırılmıştır.

Bayan Çor’un ölümünden sonra tahta çıkan Bögü Kagan zamanında da Çin’de devam eden isyan Uygurların yardımı sayesinde bastırılmıştır. Bögü Kagan bu dönemde Çin’de Manihaizm ile tanışmış, kabul etmiş ve ülkesinde yayılması için uğraşmıştır. Bu dönemde Çin üzerinde ağırlığını hissettirmiş ve her istediğini yaptırır duruma gelmiştir.

Bögü Kagan’ın Çin’e sefer düzenleme isteğine karşı çıkan devlet adamı Tun Baga Tarkan kağanı öldürterek tahta çıkmıştır. Bu dönemde Uygur Devleti’nin zayıfladığı görülmektedir. Tibetliler, Beşbalık’ı Uygurların elinden almış, İpek Yolu üzerindeki önemli mevkilere sahip olmakla Orta Asya tarihinin akışını değiştirecek hamleler yapmışlardır. Devlet zamanla zayıflamaya ve Çin entrikalarıyla içten çökmeye başlamıştır. 840 yılında Uygur kumandanlarından Kürebir, Kırgızlarla işbirliği yaparak Hazar Tegin’i öldürmüştür. Böylece Uygur Devleti yıkılmıştır.

Kansu (Kan-Çou) Uygurları

847’de Kansu vilayetinde yeni bir devlet kuran Uygurlar Çin ile yakın temaslar kurmuşlardır. 1226’dan itibaren Moğol İmparatorluğu bünyesine katıldılar.

Doğu Türkistan (Turfan) Uygurları

Beşbalık, Turfan dolaylarına yerleşen bu Uygur zümresi Mengli’yi kağan olarak seçtiler.

İpek Yolu üzerinde bulundukları için ticari ve siyasi anlamda kazançlı zamanlar geçirdiler. Uygurlar 840’da Orhun havalisinden Beşbalık ve Hoço mıntıkasına göç edip burada yerleştikten sonra tüccar ve ziraatçı bir millet hâline geldiler. Ziraatın ileri bir seviyeye ulaştığı Uygur ülkesinde yeraltı kanalları (karızlar) sayesinde sulanan arazilerde çeşitli zirai ürünler ve pamuk yetiştirilirdi. İpekçilik, şarap ve meyvecilikte ve kumaş imalatında oldukça ustalaşmışlardı. Kadınların toplumdaki yeri oldukça yüksek ve saygındı. Uygur Türkleri dini konuda oldukça hoşgörülü ve çeşitli bir yelpazeye sahipti. Nitekim ülkelerinde Budizm, Manihaizm, Hristiyanlık ve Şamanizm yerleşmiş durumdaydı. Ayrıca İslamiyet’in tesirleri de bariz bir şekilde görülmekteydi. Uygur Devleti’nde ekonominin temel taşını hayvancılık ve hayvansal üretim teşkil ediyordu. Özellikle at besiciliği Uygurlar arasında oldukça yaygındı ve önemli bir konuma sahipti. Çin ile yapılan ticarette en önemli mallardan biri attı. 821 yılına gelindiğinde ziraat yaygın bir hâle gelmişti. Bununla birlikte otlaklar hâla önemini devam ettiriyordu. Başkent Karabalasagun etrafında ziraat yaygın bir şekilde yapılmaktaydı.