Tabgaçlar, Kırgızlar ve Avarlar

Tabgaçlar, Kırgızlar ve Avarlar, kökenleri Asya Hunlarına kadar inen Türk topluluklarıdır. Bunlardan ilk ikisi Orta Asya'da diğeri ise hem Asya'da (Akhunlar) hem de Orta Avrupa'da Türk devletleri kurmuştur.

Tabgaçlar; Güney Asya Hunları’nın yıkılması (MS 216) neticesinde güneye inip önceleri Çin’in bir askerî valiliği olmak zorunda kalmışsa da daha sonra Kuzey Çin’e egemen olarak I. Tabgaç Devleti’ni (Tai Devleti: 315 -376) ve akabinde de II. Tabgaç Devleti diyebileceğimiz güçlü Wei Krallığı’nı (385 -556) kurmuşlardır. Ancak özellikle hükümdarları Tai (Taiwu) döneminde (424 -452) zirve zamanlarını yaşayan Tabgaçlar; daha sonraki hükümdarlarının (bilhassa II. Hong ve İmparatoriçe Hu'nun) Türk töresine aykırı kararlar alması ve Budizm'i kabul etmesi ve bu dinin muhafızlığını yapmaları neticesinde asimile olmuş, Çinlileşmişlerdir.

Avarlar (Uar -Hualar), Kuzey Hunlarının hâkimiyetini kaybettiği dönemlerde (MS 156) özellikle Moğol -Tunguz kökenli H’sien -pilerin, daha sonra da IV. Asrın ortalarında H’sien -pilerin yerini alarak Moğolistan ve etrafında hakimiyetini güçlendiren Moğol ya da yine Tunguz kökenli olarak gösterilen Juan -Juanlar’ın baskısı ile batıya yönelerek iki Türk devletinin kurulmasında önemli roller üstlenmiştir. Bu devletlerden birisi; Hazar denizinin güneyinden Toharistan'ın kuzey bölgelerine, Maveraünnehir bölgesine ve güçlü zamanlarında Horasan'ın büyük bir bölümüne hükmetmiş olan ve tarihi kayıtlarda Akhunlar olarak da bilinen Türk devletidir. İkincisi ise Orta Avrupa'da kurulmuş olan Avar Hakanlığı'dır (558 -805). Avar Hakanlığı tarihte İstanbul'u kuşatma şansına sahip olmuş bir Türk devletidir. Ancak fethi gerçekleştiremeyerek bunun da etkisiyle kendisine tabi kütlelerin ayaklanması neticesinde yıkılmışlardır. Onlardan geriye kalan Türk kütleleri, Avrupa'daki Hristiyan nüfus içerisinde zamanla asimile olmuş ve Hristiyanlaşmışlardır. Bununla birlikte onlar Orta Asya Türklerine ait sanat alanındaki unsurları Avrupa'ya taşımış, bu unsurlardan bir kısmı kendi dönemlerinde ve sonraki dönemlerde Avrupa'da kurulmuş olan devletlerin sanat alanındaki gelişmelerine tesir etmiştir. Ayrıca onlar Türkçe'deki Baga (Ban), Yugruş, Avaroni gibi tabirlerin Avrupalı milletlerin dillerine intikal etmesine aracılık etmişlerdir. Bu bağlamda Avarların kültürel bağlamda Avrupa'da tesirli oldukları ifade edilebilir.

Kırgızlara gelince onların da Orta Asya’daki Türk Töles boylarından oldukları ve önceleri Asya Hun İmparatorluğu, I. Gök -Türk Hakanlığı, II. Gök -Türk Hakanlığı, Sir Tarduşlar gibi Türk siyasi -askerî teşekküllerinin hâkimiyetinde bulunsa da sonradan özellikle Uygur hâkimiyetine son vererek (840) Ötüken merkezli olmak üzere kendi müstakil devletlerini kurdukları anlaşılmaktadır. Kırgızlar, kırmızı saçları ve yeşil gözleriyle ön plana çıkmış bir Türk boyu olarak dikkat çeker. Hatta bu özellikleri; bazı tarihçilerin, onların Türk olmadıkları şeklinde beyanda bulunmasına sebep olmuştur. Fakat tarihi kayıtların; onların da Uygurlar gibi Türkçe konuştuklarına, onların da Orta Asya'daki diğer Türk unsurlar gibi Gök -Tanrı'ya taptıklarına ve bunun yanı sıra gök unsurlarını (Ay, Çoban Yıldızı gibi), yer ve suları, ateşi kutsal saydıklarına dair verdiği bilgiler, onların Türk olduklarını ve Türk kültürünün kodlarını taşıdıklarını açıkça göstermektedir. Tüm bunlara ilaveten Kaşgarlı Mahmud'un da onları bir Türk boyu olarak göstermesi, sanıyoruz onların köken bakımından Türk olup olmadığı hususndaki şüpheleri ortadan kaldırmaktadır. Kırgızları ön plana çıkartan diğer bir özellikleri de onların demiri çok iyi işlemeleridir ki, bu sebeple onlar Çin kaynaklarında "Demir Halk" olarak da adlandırılmışlardır.