Toplu Nüfus Hareketlerinde Olay Yönetimi
Osmanlı topraklarına yapılan Arap göçlerinde, yaşanan savaşların çok etkisi olmuştur. Arap devletlerinin Anadolu’ya Osmanlı döneminde yaptıkları savaş seferler sonrasında pek çok Arap Anadolu topraklarında kalmışlardır.
İnsanlık tarihinde büyük bir yere sahip olan Türkiye’de de Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası toplu nüfus hareketleri yaşanmıştır. Bu ünitede toplu nüfus hareketlerinde olay yönetimini incelenirken daha çok Suriyeli mülteciler için yapılan organizasyon ve olay yönetimi ele alınacaktır.
Kitlesel Akınlar
Dünya tarihinde farklı dinlere ve milletlere ev sahipliği yaparak genel itibarıyla yerleşim amaçlı olsa da, kıtalar arasında köprü vazifesi görmüş olan Anadolu’nun misafirperver ev sahipleri, hem dinî yükümlülük hem de insanlık vazifesi addederek gönül kapılarını her zaman çaresize, mazluma, ve yurtsuza açmıştır.
Cumhuriyet Öncesi Toplu Nufus Hareketleri
Başta iklim ve jeopolitik konumu olmak üzere, tarih boyunca Anadolu; limanlar, ticaret yolları, verimli tarım alanları ve stratejik savunma güzergâhlarına sahip olmuştur. Bu özellikleri itibarıyla ekonomik ve sosyal potansiyelinden dolayı çekim merkezi hâline gelmiştirolu’ya göçler, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.
Kırım Tatarlarıyla başlayan göç dalgaları, ilk 1850 yıllarında başlamıştır, akabinde Çerkez, Gürcü halkı ile birlikte, Çeçenler, Lazlar, Dağıstanlılar Kafkaslar’da yaşayan birçok halkın göç hareketleri başlamıştır.
Osmanlı Devleti'nde en az Kırım Tatarlarının göçü kadar dramatik sonuçları olan Çerkez göçü de Anadolu’nun nüfus yapısını etkileyen kitlesel toplu hareketler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Osmanlı Devleti'nde diğer bir göç dalgası ise Gürcü göçleridir, bu göç dalgası 1 milyon üzerindedir, bu toplu nüfus hareketi İlk olarak Osmanlı -Rus Savaşı, 1828 -1829 yılları sonrasında başlayan Gürcü göçleri 1921 yılına kadar devam etmiştir.
Anadolu’ya göçler incelenirken özellikle 19. yüzyılda Polonyalıların Osmanlı topraklarına yaptıkları göç ve bunun sonucunda ortaya çıkan Polonez köy, eski adıyla Adampol semti, yine dikkat çekicidir.
Cumhuriyet Sonrası Toplu Nufus Hareketleri
Anadolu’ya göçler, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Anadolu’ya göç edenlerin göç etmeden önce yaşadıkları topraklarda baskılara, acılara maruz kalmış ve bulundukları topraklarda huzur, can güvenliği bulamamışlardır. Son derece trajik kayıplar, üzüntüler yaşadıktan sonra, Anadolu topraklarına göç etmişlerdir. Cumhuriyet sonrası döneminin ilk göç hareketi, Türk -Yunan Mübadelesi belirlenen 1923 yılında esasları ile gerçekleşmiştir.
Türkiye’ye gelen Yugoslavya -Makedonya’dan kitlesel göç hareketlerinde Cumhuriyet sonrası Anadolu topraklarına yapılan, diğer bir önemli göç hareketidir.
Anadolu topraklarına, Cumhuriyet döneminde gerçekleşen toplu nüfus hareketlerinden bir diğeri de Bulgaristan’dan gelen göç hareketleridir.
II. Dünya Savaşı ile birlikte Doğu Lejyonlarındaki bazı kişilerin de yeni vatanı Türkiye olmuştur.
Türkiye'de Göç Politikası
Bulunduğu coğrafi özelliği nedeniyle merhamet ve medeniyetlerin eşiği ve beşiği olan Anadolu toprakları, tarihte en yoğun kitlesel insan trafiğinin yaşandığı ve yaşanmakta olduğu eski bir geçişte olması nedeniyle, tarihte en yoğun insan hareketliliğinin yaşandığı ve yaşanmakta olduğu eski bir geçiş coğrafyasında bulunması sebebiyle farklı tecrübelerin bazen öznesi bazen de nesnesi olarak tarihî birikime sahip bir ülkedir.
Son dönemde gerçekleşen ekonomik, sosyal ve siyasi gelişme ve değişimlerle hedef ülke olma tecrübeleriyle bu birikimini zamanla daha çok zenginleştiren bir ülkeye dönüşmüştür. Gelişme ve değişimle ortaya çıkan bu tabloya eşlik edecek hukuki ve kurumsal zemin ise 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’yla tesis edilmiştir.
Özellikle gerçekleşen sanayi devrimi, özel mülkiyetin kavramının oluşması, ulusal sınırların belirlenmesi ve global dünya ile birlikte göçlerin kapsamı ve içeriği de farklılaşmıştır. Maalesef yaşanan yüksek nüfuslu insan hareketleri, yani göçler, artık dünya devletlerine ulusal sorun ve güvenlik meselesi olarak ortaya çıkmaktadır.
Göçün kaynak ve hedef ülkelerin kalkınmalarına katkıları uluslararası kamuoyunda ilk kez 1994 yılında Kahire’de BM Nüfus ve Kalkınma Konferansı ile dile getirilmiş, daha sonrasında dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın girişimiyle 2003 yılında kurulan Uluslararası Göç Küresel Komisyonu ile konuya daha güçlü dikkat çekilmesi.
Türkiyedeki Toplu Nüfus Hareketlerinde Olay Yönetimi
Türkiye’de toplu nüfus hareketlerinde olay yönetimi, kanunen Göç İdaresi Başkanlığına ait olmakla beraber Türkiye’de bulunan Suriyelilerin durumu ve koşulları farklılık göstermektedir. Şöyle ki; Suriyeli mültecilerin sınırlarımız dışındaki toplu nüfus hareketlerine karşı olay yönetimi AFAD Başkanlığına aittir.
Bu süreçte milyonlarca Suriyeli evini terk etmek zorunda kalmış, 4.8 milyona yakın Suriyeli de kurtuluşu komşu ülkelere sığınmakta bulmuştur. Türkiye, uyguladığı “Açık Kapı Politikası” çerçevesinde giriş yapan hiçbir Suriyeliyi geri göndermemiş, onlara “Geçici Koruma Statüsü” vermiştir.
Mültecilerin gönüllü geri dönüşü Türkiye’deki tüm Suriyeli mülteciler, geri göndermeye karşı korunmaktadır. Yani hiç kimse isteği dışında Suriye’ye gönderilmez.