Geçmişten Günümüze Çocuk ve Çocukluk

Çocuk ve Çocukluk

Çocuk, henüz bedensel, ruhsal ve sosyal yönlerden erginliğe ve olgunluğa ulaşmamış bireydir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 10 yaş öncesi çocukluk, 10-19 yaş arası ergenlik dönemidir. Yasalara göre 18 yaşına kadar her birey çocuk kabul edilir.

Çocukluk, hem evrensel bir deneyimdir hem de kültürlere özgüdür. Yetişkinlerin çocuklara yüklediği roller ve anlamlar tarihsel dönemlere, kültür ve medeniyetlere göre değişim göstermiş, çocuğa dönemsel olarak farklı yaklaşımlar sergilenmiştir.

Tarihsel Süreçte Çocukluk

Tarih öncesi zamanlarda yaşam hakkında çok az şey bilinmektedir. İlkel toplumlar göçebe hayatı yaşamakta, yiyeceklerini temin etmek, güvenliklerini sağlamak için hem vahşi hayvanlar hem de kötü hava koşullarıyla mücadele etmek zorundaydı. Bu yüzden çocukların bu şartlara uyum sağlayabilmesi için hasta ya da zayıf düşmemesi gerekiyordu. Toplum kurallarının zamanla değişmesiyle zayıf ve hasta çocuklar ölüme terk ediliyordu.

İlkel toplumlarda kız çocukları erkekler kadar iş gücü sağlayamadığı için öldürülmekteydi. Bu dönemde doğan engelli çocuklar bu doğaüstü güçlerin cezalandırması olarak görülüyordu.

İlk Çağ’da Çocuk

İnsanların verimli topraklar bularak yerleşik hayata geçmesiyle çocuğun toplumsal rolü ve önemi kademeli olarak değişmiştir. Bu dönemde toplumsal anlamda çocuğu korumak hiç düşünülmedi hatta çocuk yeni toplumsal sorumluluklar almak zorunda kaldı. Baba aile biriminin yüce başkanıydı ve çocuk kendisini büyüten babasına karşı saygısızlık gösterirse, babası tarafından ağır cezalar verilirdi. Çocuğun yaptığı suça yani babasına yaptığı saygısızlığa veya iteatsizliğe göre parmak, göz veya dilini kaybedebilirdi. Baba, ödeme veya borçları için çocuğunu teminat olarak gösterebilir, çocuğunu köle olarak satabilirdi. Babanın bu yetkisi sınırlandırılmış, kölelik süresi üç yıldan uzun tutulmamıştı.

Yunan ve Roma Uygarlıkları’nda çocuk doğduğu ilk beş gün özel törenler yapılır ve bu sürenin sonunda bebek ailenin bir üyesi olabilirdi. Yasalarla aileye bebeğini terk etme hakkı veriliyor, bebekler yabancı insanlar tarafından evlatlık ediniliyordu. Ancak bu durum zamanla köleliğin gelişimine katkı göstermeye başladı. Antik Yunan ve Roma uygarlıklarında babanın aile üzerindeki otoritesi sonsuzdu.

Orta Çağ’da Çocuk

Orta Çağda durum çok da farklı değildi. Çocuklara kötü davranılır, çocuk taşınır bir eşya ya da bir mülk parçası olarak görülürdü. Kölelerin çocukları hayvanlarla birlikte yaşar ve çalışırdı. Disiplin katı ve cezalar ağırdı. Hıristiyanlıktan önce çocuk ailenin genişlemesi, neslin devamı ve yaşlılık zamanında ebeveynin bakıcısı olduğu için önemliydi. Orta Çağ çocukluk anlayışı, Hıristiyanlığın “insanın günahkâr olarak doğduğu” savı üzerinde biçimlenmiştir. Doğuştan var olan kötülükleri ve içindeki şeytanı kovmak için çocukları dövmek gerekiyordu. Bu konuda sorumluluk anne ve babaya düşüyordu. Baba aynı zamanda cezanın süresini ve cinsini tespit edebilirdi.

17., 18. ve 19. Yüzyılda Çocukluk

Yeni doğanlar, eğitim ve öğretim yoluyla kurtarılmaları gereken, günahla yüklenmiş, özünde kötü olarak kabul edilmiştir. Bu bakış açısı, 17. yüzyılda çocukların, yetişkinlerin dünyası tarafından uğrayacağı zarar ve yozlaşmadan korunması gereken masumlar olarak kabul edilmesiyle değişmeye başlamıştır. Çocukluk, yaşamın ayrı bir aşaması olarak görülmeye başlanmıştır.

18. yüzyıla gelindiğinde batıda çocukluk algısı değişmeye başlamıştır. Çocuklar masum ve korunmaya muhtaç olarak görülmeye başlanmıştır. 18. yüzyıla ulaşıldığında oluşan burjuvazi topluluğu, çocuklarına kendilerini farklı, ayrıcalıklı, seçkin hissetmelerini sağlayacak, kendi giysilerinden dahi farklı özel kıyafetler diktirmeye başlamışlardır.

18. yüzyılın sonlarına kadar çocuk işçiliği yaygındı. 19. yüzyılın başlarında, fabrikalardaki tüm işçilerin belki de yarısı on bir yaşın altındaki çocuklardı. 19. yüzyılda sanayi devrimi, çocuk kavramı ve çocukluk dönemi için en karanlık yılların sebebidir.

20. Yüzyılda Çocukluk

Sanayi devriminden sonra çocuklar artık ekonomik gereksinimler olarak görülmüyordu. Zorunlu eğitimin gelişmesi ve kademeli olarak eğitim süresinin uzatılması, çocukları ekonomik bir varlık olmaktan çıkarmıştır. Bununla birlikte çocuk işçiliğide azalmıştır. Ailelerin ana gelir kaynağı artık ev dışında çalışan ebeveynler ya da babalardı.

Çocukluk Algısında Değişime Neden Olan Faktörler

İnsanlığın doğasına bakışı, sanayinin gelişimi, kentleşme, anne babaların tutumları ve kadın hareketi çocukluk algısındaki değişiklikleri etkileyen faktörlerdir.

1. İnsanoğlunun Doğası Hakkında Algı

Orta Çağ boyunca çocukluk, toplumun üst sınıf üyeleriyle sınırlı bir kavramdı. Toplumun alt sınıflarının çocukları genellikle oldukça uzun bir bebeklik dönemine (yaklaşık yedi yaşına kadar) sahipti. Ancak bu dönemden sonra yetişkin dünyasına atılırdılar.

2. Endüstriyel Gelişme

Endüstrinin gelişimi, alt sınıflardaki çocukluk tarihi üzerinde anlayışlı bir etkiye sahipti.

3. Kentleşme

Kentleşme, çocukluğun biçimine önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.

4. Ebeveyn Tutumları

Ebeveynlerin çocuklara yönelik tutumları ve çocukluğun doğası birbiriyle bağlantılıdır.

5. Kadın Hareketi

Kadın hareketinin çocukluk fikri üzerinde hayati bir etkisi vardır.