Okul Öncesi Dönem Çocuğunda Öğrenme
Okul Öncesi Dönemde Öğrenme
Öğrenme, alan yazımlarında farklı farklı tanımlanmakla birlikte “çocuğun yaşantı ve deneyimleri sonucu bilgi ve davranışlarında oluşan kalıcı değişimler” olarak tanımlanmaktadır. Öğrenme kavramından bahsederken büyüme, olgunlaşma ve gelişme kavramlarının da ele alınması gereklidir.
Okul Öncesi Dönem Çocuğunda Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler
Okul öncesi dönem çocuğunda öğrenmeyi etkileyen faktörler bireysel ve çevresel faktörler olarak ikiye ayrılabilmektedir. Bireysel faktörler yaş, zeka, motivasyon, ilgi, öğrenme stilleri ve özel gereksinimin olması şeklinde sıralanabilir. Çevresel faktörler ise aile, öğretmeler, öğrenme ortamı ve okul öncesi eğitim şeklinde sıralanabilir.
Okul Öncesi Dönemde Öğrenme İlkeleri
Okul öncesi dönemde öğrenme ilkeri ön bilgiler öğrenmeyi etkiler, ön bilgileri düzenleme biçimi öğrenmeyi etkiler, motivasyon öğrenmeyi etkiler, bilgi ve becerilerin yönlendirilmesi öğrenmeyi etkiler, alıştırma yapma öğrenmeyi etkiler ve toplumsal etkileşim öğrenmeyi etkiler şeklinde sıralanabilir.
Öğrenme Kuramları ve Okul Öncesi Dönemde Kullanımı
Davranışçı Öğrenme Kuramları
Davranışçı öğrenme kuramları öğrenmenin uyaran ile tepki arasındaki ilişki sonucu oluştuğunu savunur. Öğrenmede zihinsel süreçleri reddederek, çevresel faktörlerin öğrenmeyi sağladığını ileri sürer. Davranışçı kurama göre öğrenme yeni davranış kazanım sürecidir. Davranış değişimde pekiştireçlerin önemli olduğunu savunur. Pekiştireçler olumlu ve olumsuz pekiştireçler olarak ikiye ayrılır. Davranışçı kuramda pekiştireçin tam karşıtı cezadır. Davranıştan hemen sonra verilen ceza davranışın tekrarlanmasını önleyerek zamanla davranışın kaybolmasını sağlar. Davranışçı kuramın temsilcileri ceza kullanımını önermemektedir.
Bilişsel Öğrenme Kuramları
Bilişsel kurama göre öğrenme gözlenmesi mümkün olmayan bir zihinsel süreçtir. Öğrenme çocuğun çevresinde meydana gelen olaylara anlam yükleme sürecidir. Bu nedenle de bilişsel kuram algılama, anlama, yaratıcılık ve düşünme üzerine odaklanmıştır. Yeni bilgilerin anlamlı olabilmesi içinse çocuğa birşeyleri açıklama gücü vermesi ve önceki bilgilerini büyütmesi gereklidir. Yeni bilgiler bu özelliklere sahipse öğrenme gerçekleşmektedir. Bilişsel kuram etkili bir öğrenme sürecinin oluşturulabilmesi için öğrenme ortamının güvenli, dikkat çekici ve uyarıcı olması gerektiğini savunmaktadır. Eğitim programlarında öğrencilere kodlama-geri getirme becerilerinin öğretilmeli ve öğretim sırasında bu beceriler kullanılmalıdır. Öğretim sırasında eski bilgilerle yeni bilgiler ilişkilendirilmeli ve organize edilmelidir.
Beyin Temelli Öğrenme Kuramı
Öğrenmenin temelinde nörolojik sistemin ve beynin yer aldığını savunur. Bu kuramın temelinde beynin işlevleri ve yapısı yer almaktadır. Bu kuram öğrenmeyi beyinde meydana gelen kimyasal değişiklikler, elektriksel değişiklikler ve yeni oluşan snaptik bağlarla açıklamaya çalışmaktadır. Bu kurama göre öğrenme dokunma, tatma, işitme, görme gibi duyularla algılanan uyaranların beyinde ilişkilendirme ve organize edilmesi sonucu oluşur. Beyin temelli öğrenme kuramı beynin çalışma prensiplerine göre ilkeler belirlemiştir. Öğrenme süreçlerinin ve öğrenme ortamlarının beyin çalışma prensiplerine göre düzenlenmesi gerektiğini savunmaktadır.
Sosyal Öğrenme Kuramı
Sosyal öğrenme kuramı davranışçı öğrenme kurmaları ile bilişsel öğrenme kuramları arasında bir köprü kurar. Sosyal öğrenme kuramına göre öğrenme birey-çevre-davranışın karşılıklı etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Kişilerin sadece deneme-yanılma yoluyla öğrenmedikleri, çevrelerindeki kişileri gözlemleyerek ve onların davranışlarını uyarlayarak da öğrendiklerini savunmaktadır. Sosyal öğrenme kuramı öğrenmenin olması için davranış değişimine ihtiyaç olmadığını savunmaktadır. Okul öncesi dönemde öğrenme süreçlerinde kuram aşağıdaki şekilde kullanılabilir. Çocuklar gözlem yoluyla ağırlıklı öğrenmeleri nedeniyle Öncelikle davranış gelişiminde uygun rol modellerin seçilmesi gerekir. Öğretim süreçlerinin çocuğun öz yeterliliğini geliştirecek şekilde planlanmalıdır. Öğrenme sürecinde duygularda önemlidir. Öğretim süreçleri duyguları da ele almalıdır. Sınıf içi öğrenimde beklenen davranışı gösteren öğrencilerin övülmesi, beklenen davranışın vurgulanması, istenmeyen davranışı sergileyen çocuklara uygun tepkilerin verilmesi, her çocuğa davranışı/durumu deneyimle şansı verilerek başarı hissinin dolaylı olarak da öz yeterliliklerinin yükseltilmesi, çocukların davranışlarının sonuçlarını kabullenmesini sağlayarak iç denetim odağının geliştirilmesi, çocukların gelişimlerini desteklemek amacıyla işbirlikçi bir öğretim ortamı oluşturulması ve her çocuğa özgü öğretim planlarının geliştirilmesi sosyal öğrenme kuramının sınıf içi öğreniminde kullanım ilkeleri olarak sayılabilir. Sosyal öğrenmeyi kullanmak isteyen bir öğretmen yukarıdaki ilkeleri baz alarak öğretim planını gerçekleştirebilir.