Sistemler ve Gelişim


Bedenin farklı bölgeleri farklı dönemlerde ve farklı hızlarda büyüme gösterirler. Erken çocukluk döneminde çocukların gelişimini desteklemek amacıyla hazırlanacak olan tüm programların çocukların yaş, gelişim özellikleri, ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda olması, sorunların gelişmeden önce tanımlanabilmesi, sağlıklı nesiller için büyüme gelişme sürecinin iyi bilinmesi ile mümkündür.

Sistemler Gelişimi ve Önemi

Gelişimin biyolojik olarak amacı, tüm canlılarda olduğu gibi insanda da birey olarak kendi yaşamını ve tür olarak da kendi neslini devam ettirebilmektir. İnsan hem bedendeki değişimler hem de öğrenme yoluyla gelişimini sürdürürken, canlı kaldığı sürece de çevresiyle etkileşerek- yaşayarak değişir ve gelişir. Genetik getiriler ve bunu etkileyen çevresel faktörler bu süreçte büyüme ve gelişmenin belirleyicisidir. Bebeğin oluştuğu andan itibaren tüm gelişim sürecinde özellikler vücut sistemlerin oluşumu ve gelişmesi dönemlerinde desteklenmesi çok daha önemlidir. Sistemlerin gelişimini ve özelliklerini inceleyelim;

Çocuklarda Sistemlerde Gelişim ve Özellikleri

Gelişimin sürekli olsada, bu sürekliliğin hızı her yaşta aynı değildir, farklı bir hızda ve farklı yaşlarda gerçekleşir.

Doğum öncesi dönemde sistemlerde gelişim; doğum öncesi dönem önemlidir ve özellikle organogenez döneminde sistemlerin gelişimi daha yoğundur. İnsan cinsiyet hücreleri ,mayoz bölünme ile kromozomlar ikiye bölünme süreci oluşur ve genetik materyal nesilden nesile aktarılır. Ovum evresi, döllenmenin bitiminden 2. haftanın sonuna kadar olan evredir.

Hızlı büyüme ve gelişme farklılaşmanın olduğu 4. hafta ile 8. haftalar arasındaki dönem olan “Embriyonik dönemde” ise hücreler farklılaşmaya ve vücudun değişik organlarını meydana getirecek şekilde tabakalar oluşturmaya başlar. Yani ilk ayın sonunda hücrelerden ektoderm, mezoderm ve endoderm oluşur.

Ektoderm ileri düzey farklılaşınca merkezi ve periferik sinir sistemi, kulak, göz ve burundaki duyu epitelleri, derinin epidermisi, kıllar, yağ ve ter bezleri, hipofiz, ağız ve anüs epiteli ve diş minesi oluşur.

Mezodermden kas, iskelet, dolaşım ve salgı sistemi gelişir.

Endodermden sindirim sistemi ve solunum sistemi gelişir.

9. haftanın başından (üçüncü ayın başı) itibaren fetal dönem başlar ve doğuma kadar sürer. Doku ve organlar gelişerek olgunlaşır, vücut hızlı bir şekilde büyümektedir. Dokuzuncu ayın sonunda fetüs artık dışarıda yaşamaya yani doğmaya hazırdır, gelişimini tamamlamıştır, doğunca yaşama sorunu olmaz.

Doğum sonrası dönemde sistemlerde gelişim; Doğumda beyin gelişimini henüz tamamlanmamıştır, 100 milyar kadar nöron henüz birbiriyle bağlanmamıştır. Beynin temel görevi bu bağlantıların kurulmasıdır. Çocuk çevresindeki dünyayı deneyimledikçe, bakıcıları ve çevresindeki kişilerle bağ kurdukça nöronlar arasındaki bağlantılar oluşmaktadır. Erken çocuklukta bağlantılar tekrarlanarak kullanılırsa daha kalıcı olur. Bebeğe dokunmak, konuşmak, şarkı söylemek, kitap okumak beyninin gelişmesine yardım eder. Yenidoğan bebekte nörolojik gelişim ilk aylarda refleksler ile değerlendirilir. Doğumda, her nöronda 2500 sinaps varken, 2-3 yaşında her nöron için 15,000 sinaps olarak artar. Eğer artmakta olan bu nöron ağları yeteri kadar kullanılmazsa yok olurlar. Beyin boyut olarak tamamen gelişmiş olmasına rağmen, beyin aslında ergenlik döneminde çeşitli şekillerde değişmeye devam eder.

Akciğerlere yeni alveol eklenmesi 8 yaşına kadar devam eder , yetişkin halini 14 yaşında alır.

Böbreğin büyümesi erişkin yaşa kadar devam ederek yaklaşık 300gr’a ulaşır. Yenidoğan döneminden erişkinliğe kadar glomerul çapı ortalama 2 katına ulaşır, tubulusların boyu 10 kat artar. Çocukluk boyunca böbrek büyümesi böbrek ünitelerinin büyümesi şeklinde gerçekleşir.

İlk çocukluk yıllarında kemikler, kaslar ve eklemler henüz gelişim sürecindedir, olgunlaşmasını tamamlamamıştır. Büyük kaslar küçük kaslara oranla daha iyi çalıştığı için kaba ve büyük motor becerileri bu dönemde daha iyi yaparlar. Uzun kemikler iskelet sistemi olgunluğunu tamamlayıncaya yani yaklaşık 20-21 yaşına kadar büyümeye devam eder. Üçüncü ve altıncı yaşlar arasında, en fazla iskelet büyümesi ayaklarda ve bacaklarda meydana gelir.

Yenidoğan bebek birçok duyuları gelişmiş olarak doğar. Ancak fonksiyonları sınırlı gelişmiştir. Duyu organlarının gelişmesinde olgunlaşma, ilgi ve bebeğin bulunduğu ortama, karşılaştığı uyaranların türüne bağlı olarak etkilenir. Aşırı uyaran veya aşırı sakin ortam gelecekteki yaşamında “zararlı ve tehlikeli durumlar” olarak değerlendirilebilmektedir.

İlk çocukluk döneminde olgunlaşma ile kalp atışı yavaşlar ve daha stabil bir hal alır. Dolaşım sistemi gelişimini sürdürürken bebeklikte çok hızlı olan kalp atışı yavaşlamaya başlar, kan basıncı yükselmeye başlar. Yenidoğanlarda besinlerin sindirim, emilim ve metabolize edilmesi doğumdan hemen sonra mümkündür, ancak henüz sindirim sistemi sınırlı fonksiyon gördüğünden yetişkin gibi işlev göstermez.

Genellikle doğum sonrası hayata uyum enfeksiyona karşı savunma yönünden daha sonra gerçekleşmektedir. Bebekler ikinci aya kadar kendi immunglobulinlerini (Ig) üretme kapasitesine sahip değillerdir. Ancak anne karnında kandan ve anne sütünden aldıkları IgG ile yenidoğan için pasif bir bağışıklık sağlanabilir. Bir çocuğun immün sitemi 3-6 yaşta olgunlaşır.

Beş yaşına kadar bütün kemiklerin iliğinde eritrosit üretimi yapılmaktadır.

Sistem Gelişimin Değerlendirilmesi ve Desteklenmesi

Büyüme ve gelişme genellikle birbirine paralel biçimde ilerlediğinden birlikte izlenmesi çocuk sağlığı izleminin önemli bileşenlerindendir.

Çocuklarda bulunabilecek gelişimsel sorunları belirlemede tarama amaçlı Denver Gelişimsel Tarama Testi, Ankara Gelişimsel Tarama envanteri, Bayley bebekler için Değerlendirme ölçeği, Gazi Erken Çocukluk Değerlendirme Aracı, Erken Gelişim Evreleri gibi ölçme araçları kullanılmaktadır.

Özetle; Büyümenin izlenmesi yalnızca hasta çocukların saptanması ve izlenmesi değil aynı zamanda sağlıklı büyüme sürecinde sürekliliğin sağlanması için de gereklidir.