Takdiri Deliller

Takdirî deliller, koşulları ve hükümleri kanun tarafından belirlenmemiş olan ve hâkimin de üzerinde serbestçe değerlendirme yapabildiği, hâkim için bağlayıcılık taşımayan delillerdir. Takdirî deliller; tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve keşiftir. Kanunun kesin delille ispat şartını aradığı hâllerde kesin delile başvurulmaz, ancak kesin delille ispat zorunluluğuna getirilen istisnaların söz konusu olduğu hâllerde takdirî delillere başvurulabilir.

Tanık, davanın tarafları dışındaki üçüncü bir kişinin, dava ile ilgili bir vakıa hakkında, dava dışında önceden duyu organlarıyla bizzat edinmiş olduğu bilgiyi mahkemeye aktaran kişidir. Bir maddi vakıanın tanık beyanı ile ispat edilebilmesi için öncelikle o vakıanın takdirî delillerle ispatı mümkün olmalıdır.

Tanıklar, doğrudan doğruyalık ilkesinin gereği olarak davaya bakan mahkemece dinlenir. Tanık olarak gösterilen kişi çekinme sebeplerinden birisine dayanarak tanıklıktan çekinebilir. Tanıklıktan çekinen kimse, çekinme sebebini ve bu sebebi haklı gösterecek delilini, dinleneceği günden önce yazılı veya davet edildiği duruşmada sözlü olarak bildirmek zorundadır. Tanıklar geçerli bir mazeretleri yoksa davet edildikleri oturuma katılmak zorundadırlar. Aksi hâlde zorla getirme müzekkeresi çerçevesinde kolluk güçleri vasıtası ile zorla getirilirler. Ayrıca gecikme yüzünden ortaya çıkan masraflara da katlanmak zorunda kalırlar.

Bilirkişi, bir davanın aydınlatılabilmesi için çözümü hukuk dışında, özel ya da teknik bilgiyi gerektiren hâllerde oy ve görüşüne başvurulan, bağımsız ve tarafsız, üçüncü kişi, o alandaki uzman kimsedir. Hukukumuzda kural olarak bilirkişiye başvurma zorunluluğu yoktur. Ayrıca bilirkişilik yapma zorunluluğu da yoktur. Ancak resmî bilirkişiler, liste bilirkişileri, belirli bir meslek veya sanatı Devletten imtiyaz almak sureti ile icra edenlerin bilirkişilik yapması zorunludur.

Bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına taraflardan birisinin talebi üzerine ya da resen karar verilebilir. Kanun koyucu, bilirkişinin yasaklılığı ve reddi kurumlarını, bilirkişinin hâkimin yardımcısı konumunda olmasından hareketle, hâkimin yasaklılığı ve reddine paralel olarak düzenlemiştir.

Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişinin oy ve görüşü bir takdiri delildir. Dolayısıyla hâkim gerekçelerini açıkça ortaya koymak suretiyle, bilirkişi raporunun aksine de karar verebilir.

Keşif, mahkemenin kişiler veya nesneler üzerinde doğrudan ya da dolaylı olarak duyu organlarına dayanmak suretiyle bilgi sahibi olmasıdır. Taraflar ve üçüncü kişiler keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadırlar. Bu durum keşfe katlanma zorunluluğu olarak ifade edilmektedir. 1086 sayılı Kanun’dan farklı olarak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda keşif hem taşınmazlara, hem maddi olaylara ve hem de taşınırlara ilişkin olarak düzenlenmiştir.