İlk Derece Yargılamasının Sona Ermesi
Tahkikatın tamamlanması ile birlikte hâkim tahkikatın bittiğini tefhim ederek sözlü yargılama aşamasına geçer.
Sözlü yargılama aşamasında hâkim taraflardan iddia ve savunmaları hakkındaki son sözlerini sözlü olarak ifade etmelerini ister. Burada taraflar hâlâ bazı vakıaların aydınlanmadığını düşünüyorsa tahkikatın genişletilmesini isteyebilirler.
Sözlü yargılamanın bitmesi ile birlikte, taraflar duruşmaya gelmese bile, hâkim kararını verir ve kararı taraflara tebliğ eder. Taraflar gelmişse kısa karar kendilerine tefhim edilir.
Kararın tefhiminden itibaren bir ay içerisinde hâkim gerekçeli kararını yazmalıdır. Gerekçe, kısa karara aykırı olamaz. Aksi hâlde karar istinaf yolunda kaldırılır, temyiz yolunda ise bozulur.
Hâkimin taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan sona erdirdiği nihai kararlara hüküm denir. Hükümler hem maddi anlamda kesinleşmeye hem de şeklî anlamda kesinleşmeye elverişlidir. Mahkemenin hüküm dışında verdiği diğer nihai ve ara kararlar maddi anlamda kesinleşmeye elverişli olmayıp ancak şekli anlamda kesinleşebilir.
Hükmün maddi anlamda kesinleşmesi ile birlikte, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan yeni bir dava açılmaz. Açılırsa kesin hükmün dava şartı etkisi ortaya çıkar. Ayrıca, farklılık sadece talep sonucuna ilişkinse o zaman da kesin delil etkisinden bahsedilir. Kesin hükmün bulunmaması bir dava şartıdır. Kesin delil ise hakimi bağlayıcı bir etki gösterir.
Taraflar, dava ve dava konusu üzerindeki tasarruf yetkilerinin bir sonucu olarak, davayı kendi iradeleri ile sona erdirebilirler. Davaya son veren taraf işlemleri olarak ifad edilen bu hâller, davadan feragat, davayı kabul ve mahkeme içi sulh şeklinde karşımıza çıkar.
Davaya son veren taraf işlemleri kural olarak maddi anlamda kesin hükümle aynı hukuksal sonuçları doğururlar ve ilam niteliğinde belge sayılırlar. Yalnız mahkeme içi sulh şarta bağlı olarak da yapılabileceğinden, bu ihtimalin gerçekleşmesi hâlinde maddi anlamda kesin hüküm etkisi ortaya çıkmaz, ilam niteliğinde belge vasfı da gerçekleşmez. Zira mahkemeler şarta bağlı ilam hüküm veremezler. Mahkeme içi sulh hâlinde taraflar sulhün mahkeme hükmü olarak tespitini isteyebilirler. Bu hâlde mahkeme sulhü kararına geçirir ve sulh ilam hâline gelir. Şayet taraflar mahkeme içi sulhün karara geçirilmesini istememişlerse mahkeme davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Tarafların fedakarlılık oranına göre de yargılama giderine hükmeder.
Davacının netice-i talebinden tamamen veya kısmen vazgeçmesi davadan feragat; davalının davacının netice-I talebini tamamen veya kısmen kabul etmesi davayı kabul; tarafların karşılıklı fedakârlıklarla aralarındaki uyuşmazlığı sona erdirmesi ise sulh olarak nitelendirilmektedir. Kural olarak bütün davalardan feragat etmek mümkünken; davayı Kabul ve mahkeme içi sulh ancak tarafların üzerinde tasarruf yetkisi olan hallerde mümkün olabilir.