Vergi Hukukunun Konusu ve Kapsamı

Devletin kamu hizmetlerini yapabilmesi amacıyla gerekli olan mal ve paraları, nereden, ne şekilde elde edeceği ve bunları nereye, nasıl harcayacağı hususlarını içeren “ mali hukuk ” genel ifadeyle kamu gelirlerinin toplanmasına ve kamu giderlerinin yapılmasına ilişkin kuralları içeren bir hukuk dalıdır.

Vergi Hukuku ile Diğer Hukuk Dalları Arasındaki İlişkiler

Vergi Hukuku ve Anayasa Hukuku

Anayasalar devletin temel yapısını, organ ve kurumların işleyiş, görev ve sorumluluklarını, kişilerin hak ve ödevlerinin neler olduğunu dikkate alarak kurallar koyar. Bu çerçevede devletin mali yapılanması ve buna bağlı teşkilatlanmaya ilişkin temel hususları da içerir .

Vergi Hukuku ve İdare Hukuku

Vergilendirme sürecinde idari işlemlerin ağırlıkta olduğu, bunların yapılması için memur ve idari birimlerin görev, yetki ve sorumluluklarını gündeme getirmektedir. Dolayısıyla bu işlemlere bir bütün olarak bakıldığında idare hukukunun alanına girmektedir.

Vergi Hukuku ve Ceza Hukuku

Vergi kanunları dolayısıyla devletle kişiler arasında meydana gelen kamu hukuku ilişkisi, yalnız bir borç -alacak ilişkisi olmayıp ayrıca ödev ilişkisini de içerir. Yükümlülerden bazı ödevleri yerine getirmeleri, bazı fiilleri (vergi kaçırmak, sahte belge kullanmak gibi) yapmamaları istenmektedir. Buna aykırı hareket edenlere de ceza verilmektedir. Bütün bu konular vergi hukukunun bir dalı olan vergi ceza hukukunun alanına girmektedir.

Vergi Hukuku ve Uluslararası Hukuk

Devletler, vergilendirme yetkisini kullanırken hangi kişi ve kurumları, hangi sınırlar çerçevesinde vergilendireceğini belirlemek durumundadır. Bu hususlar her zaman devletlerarasında hukuki anlaşmazlıklara yol açabilir.

Vergi Hukukunun Özel Hukuk ile İlişkisi

Vergi hukuku kamu hukukunun bir koludur. Özel hukukun kavramlarından kendi alan ve kavramlarına uyduğu sürece yararlanır. Gerekirse bunları değiştirerek uyum sağlamaya çalışır. Aynı kavramlar farklı içerikler taşıyabilir. Farklı anlamlara da bürünmüş olabilir.

Genel Vergi Hukuku -Özel Vergi Hukuku Ayrımı

Tüm vergiler için geçerli olan ortak kuralların ele alınıp açıklamalarının yapılmaya çalışıldığı alan olan “genel vergi hukuku” vergi borcuna, vergi ilişkisinin niteliğine, vergi borcunun doğmasına, sona ermesine, vergi suç ve cezalarına, bunlara ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesine ait yollara ve vergi alacağının cebren tahsiline ilişkin hükümlere yer vermektedir. Vergilerin birer birer ele alınarak incelendiği kısım olan “özel vergi hukuku” ise Türk Vergi Sistemi olarak adlandırılmaktadır. Gelir, servet ve harcama temelinde şekillenen bu sistem de kanunlar isimlendirildikleri biçimiyle anılır.

Vergi Hukukunun Anayasal Gelişim Süreci

Genel Tarihi Gelişim Süreci

Vergilendirme gücüne karşı ilk tepkiye 1215 yılında İngiltere’de rastlanmıştır. Magna Carta Libertatum ile kralın vergilendirme yetkisi soylular ve din adamları yararına sınırlandırılmıştır.

1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde “Temsilsiz vergi olmaz.” ilkesi yer almıştır.

1789 Fransız Devrimi 'nden sonra ilan edilen İnsan ve Vatandaş Hakları Demeci 'nde, vergilendirmede genellik ve eşitlik ilkeleri ile vergilerin yasallığı ilkesine yer verilmiştir.

Ülkemizdeki Tarihî Gelişim Süreci

Osmanlı Devletinde Sened -i İttifak olarak adlandırılan belge ile padişahın vergilendirme gücü, ayanlar yararına sınırlandırılmıştır.

1839 yılında ilan edilen Gülhane Hatt -ı Hümayununda padişah tek taraflı iradesi ile vergilendirme gücünü sınırlandırmıştır .

1876 Kanuni Esasi’nin 25. maddesinde “Bir kanuna müstenit olmadıkça vergi ve rüsumat namı ile ve namıaherle hiç kimseden bir akçe alınamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

1881 yılında Osmanlı Devleti dış borçlarını ödeyemez duruma gelince “Muharrem Kararnamesi” ilan edilmiş ve bazı vergilerin tarh ve tahsil yetkileri alacaklı temsilcilerinden oluşan Duyunu Umumiye İdaresi’ne verilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda galip devletlerin dikte ettirdiği Sevr Anlaşmasında Duyunu Umumiye İdaresi’nin yetki alanı dışında kalan kamu gelirlerinin İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir mali komisyonun yönetimine bırakılması öngörülmüştür.

1924 Anayasasının 84. maddesinde “Vergi, devletin genel giderleri için, halkın pay vermesi demektir.” 85. maddesinde ise “Vergiler, ancak kanunla salınır ve alınır.” hükümlerine yer verilmiştir.

1961 Anayasasının 61. maddesinde, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.

1982 Anayasası siyasi haklar ve ödevlerle ilgili düzenlemeler içinde “vergi ödevi” başlığı altında vergilemeye ilişkin temel ilke ve kavramlara yer vermiştir.

1982 Anayasanında Yer Alan Vergileme ilkeleri

Vergilemenin Yasallığı İlkesi

Bu kural, vergilerin ancak kanunla konulması, değiştirilmesi ve kaldırılması ile bu konularda yürütme ve yargı organlarının yetkisiz olmaları anlamını taşır.

Vergilemede Genellik İlkesi

Bir ülkede yaşayan tüm bireylerin, o ülkenin vergi ve benzeri mali yükümlülükler içeren yasalarına tabi olmasına “genellik ilkesi” adı verilir.

Objektiflik İlkesi

Vergilemede objektiflik kanunların kişiye özel düzenlenmemesinden hareketle düşünülmeli ve kanunilik ilkesinin bir devamı olarak algılanmamalıdır.

Eşitlik İlkesi

Bir ülkenin vergi ve diğer mali yükümler içeren yasalarının uygulanması açısından mükellefler arasında ayırım gözetilmemesine “eşitlik ilkesi” adı verilir.

Adalet ve Mali Güç

Vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin, yükümlülerin ekonomik durumu dikkate alınarak belirlenmesine “adalet ilkesi” denir.

Vergilemeye ait Yaklaşımlar

Bu ilkelerin yanında vergilemede; hukuki devlet yaklaşımı, sosyal devlet yaklaşımı, laik devlet yaklaşımı ve insan haklarına saygı yaklaşımı da bulunur.