İktisadi Dalgalanmalar: Büyüme, Enflasyon Ve İşsizlik
İktisadi büyüme ya da kısaca büyüme bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin miktarının zaman içinde artmasıdır. Büyüme arttıkça ülkelerin gelirleri de artmakta ve insanların yaşam standartarı yükselmektedir. bu nedenle ülkeler sürekli olarak büyümek istemektedirler. Yine gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerdeki yaşam standartlarına kavuşmaları da yüksek büyüme hızı ile mümkün olabilecektir.
İktisadi büyüme, üretim sürecinde kullanılan faktörlerin miktarının artması ile ortaya çıkabileceği gibi mevcut faktör miktarı değişmeksizin verimlilik artışı ile de gerçekleşebilir. Günümüzde verimlilik artışını sağlayabilmek için ülkelerde teknolojiye daha fazla yer verilmektedir. Bu yolla daha fazla üetim yanında daha az hatalı üretim süreçlerinin ortaya çıkmasına çalışılmaktadır. Verimliliği artırmanın diğer bir yolu da eğitimdir. Nitekim eğitimli insan gücününün yüksek olduğu toplumlarda büyüme hızının da yüksek olduğunu tarihsel veriler göstermektedir.
Enflasyon, bir ülkedeki fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artması demektir. Tek seferlik fiyat artışları enflasyon olarak nitelendirilemez. Aynı şekilde bir ülkede fiyatlar yüksek ama istikrarlı ise enflasyondan söz edilemez. Enflasyonun ortaya çıkabilmesi ancak fiyatların artış göstermesi durumunda söz konusu olabilir.
Enflasyon, ülkedeki toplam talebin toplam arzı aşması sonucunda ortaya çıkar.
Enflasyon ülkedeki gelir dağılımından tüketim harcamalarına, yatırılardan tasarruflara kadar birçok değişken üzerinde etkilidir. enflasyon özellikle sabit gelirlelier ile dar gelirlilerin daha az mal ve hizmet kullanlamarına yol açtığı için hayat standartlarını olumsuz olarak etkilemektedir.
Enflasyon, fiyat artış hızına göre sürünen enflasyon, dörtnala enflasyon ve hiper enflasyon şeklinde görülebilir. Yüksek enflasyon durumunda ulusal para hızla değer kaybederken fiyatlar sürekli olarak değişir.
İşsizlik, bir ülkedeki insanların çalışma isteğine ve kabiliyetine sahip olup iş bulamamaları anlamına gelmektedir. İş bulamayan insanlar gelir elde edemedikleri için hayat standartları düşmektedir. Ancak konunun diğer bir boyutu da üretim ile ilgilidir. İş bulamayan insanların iş bulabildiği durumda ekonominin üretim kapasitesi de artmış olacağından aslında işsizlik bir atıl kapasiteyi de ifade etmektedir.
İşsizlik toplam nüfus ğzerinden değil kurumsal olmayan sivil nüfusun 15 yaş üstü kısmı üzerinden hesaplanır.
İşsizlik geçici işsizlik, mevsimsel işsizlik, yapısal işsizllik ve konjonktürel işsizlik olarak sınıflandırılır.
Geçici işsizlik, mevsimlik işsizlik ve yapısal işsizlik her ekonomide görülebilr. Bu işsizliklerin toplamına doğal işsizlik oranı denir. İktisat bilimi doğal işsizlik ile mücadele ile çok fazla ilgilenmez. Önemli olan ve mücadele edilmesi gereken konjonktürel işsizliktir.
İşsizlik doğal işsizliği aştıkça ekonomi potansiyelinden daha az üretir. Buna çıktı açığı denir. Çıktı açığının giderilmesi için daha fazla yatırım yapılması ve işsizliğin azaltılması gereklidir.
Okun Yasası çıktı açığı ile işsizlik arasındaki ilişkiyi ortaya koyar.
Büyüme arttıkça işsizliğin azalması ve enflasyonun artması beklenir.
Enflasyon ile işsizlik arasındaki negatif yönlü ilişki Phillips Eğrisi ile gösterilmektedir. 1970'li yıllara geniş kabul gören bu ilişki özellikle sonraki dönemlerde sorgulanır hâle gelmiş ve farklı biçimlerde ele alınmıştır.