Türkiye’de ve Dünyada Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Genel Kavramı
İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG); çalışanların sağlık ve güvenlik konuları ile ilgili bir alandır. Madencilik açısından İSG ise; sondajla maden çıkarılan işlerin yapıldığı işyerleri ile yeraltı ve yerüstü maden işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların sağlık ve güvenliğinin korunması için uyulması gerekli asgari şartları belirlemek ve uygulamaktır.
Madencilik Sektöründe İş Sağlığı Güvenliği
Madencilik sektörü, iş gücünün daha ucuza kullanılması, insan hayatının ikinci plana atılması ve çalışma ortamlarının tehlikeli olması nedeniyle İSG konusunda en önemli iş kollarının başında gelmektedir. İSG konusunun maden işletmelerinde uygulanmaya başlamasının, madenciliğin en tehlikeli iş kollarının başında gelmesini de engelleyememiştir. Dünyanın en yoğun personel çalıştırıldığı sektör olarak göze çarpmaktadır.
Dünyada İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi
Dünyada özellikle İSG konusunda ki gelişimleri Sanayi Devrimi öncesi ve Sanayi Devrimi sonrası olmak üzere iki ayrı zaman diliminde incelemek gerekmektedir.
Sanayi Devrimi Öncesi İSG’nin Tarihsel Gelişimi
Sanayi devrimi öncesi yapılan çalışmalar Yunan ve Roma uygarlıklarına kadar uzanmaktadır. Hatta M.Ö yaşamış olan toplumlarda da İSG alanında bazı kriterler belirlen miş ve uygulanmıştır. Hipokrat’ın (M.Ö 460 -370), Eflatun ve Galen’in bu konuda çalışmaları vardır. Gregorius Agricola -George Bauer; 1526’da Avrupa’da madenlerde çalışan işçilerin karşılaştıkları sıkıntılara yönelik bilgiler içeren De Re Metalica adlı kitabı yazmış olması da İSG’nin özellikle maden sektöründeki uygulamalarının ilk temelleri olarak kabul edilir . Özellikle iş sağlığı konusunda Paracelsus işçilerin sağlık konularını 1500’lü yıllarda ele alan ilk hekimlerden olup madenlerde çalışanlarda görülen kurşun ve cıva zehirlenmelerine De Morbis Metallici adlı eserinde değinmiştir. Bu eser aynı zamanda ilk iş hekimliği kitabı olarak da bilinmektedir. Büyük İtalyan klinikçisi Bernardino Ramazzini, endüstri sağlığının babası olarak kabul edilir. Ramazzini, De Morbis Artificum Diatriba isimli eserini 1713’de yayınlamış ve bu eserinde meslek hastalıklarına oldukça fazla yer vermiştir.
Sanayi Devrimi Sonrası İSG’nin Tarihsel Gelişimi
Sanayi devrimi sırasında kullanılan alet, teçhizat ve makinelerde görülen hızlı gelişmenin yanında, özellikle döküm ve metal sektörü ile kimya sanayinde de gelişim başlamıştır. Gelişen bu teknolojinin yanında artan zehirli veya kimyasal atık ve tozların insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olmuştur. İSG konusunda çalışanların korunmasına yönelik çalışmalarda devletlerin olaya el atmaları 1800’lü yıllarda başlamaktadır. Resmi nitelikte iş denetimi sistemi ilk defa 1833 yılında İngiltere’de kurulmuştur. ABD’de 1900’lü yıllarda sanayilerinde gelişmenin görüldüğü dönemlerde Gillmann Thomson tarafından 1914’te Meslek Hastalıkları kitabı yayımlanmıştır. Bu dönemlerde SSCB’de Alaxander Semashko isimli bilim insanı, sağlık hizmetleri ve koruyucu önlemlere yönelik çalışmalar yapmıştır. 1931 tarihli 31 no’lu, Kömür Madenlerinde Çalışma Saatlerini konu alan ILO sözleşmesi ile 176 no’lu Madenlerde Sağlık ve Güvenlik konulu sözleşme ise 1995 yılında kabul edilmiştir. İSG konusunda ciddi gelişmeler Avrupa’da da ancak 1980’li yıllarda başlamış, 89/391/EEC sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Direktifi, 1989’da hazırlanmış ve İSG alanında çerçeve direktif olarak kabul edilmiştir.
Türkiye’de İş Sağlığı ve İş Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi
Ülkemizde madencilik alanında İSG konusunda günümüze kadar yapılan uygulama ve düzenlemeler Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. Hatta bu dönemde İSG konusunda yapılan ilk uygulamalar da madencilik sektöründe görülmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra da Türkiye’de ilk düzenlemelerin, kısmen de olsa madencilik sektörüne yönelik yapıldığı söylenebilir. İSG alanında yapılan düzenlemeler ülkemizde ilk olarak ancak Tanzimat süreci içerisinde görülmeye başlamıştır. 1865 tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesi ve 1869 yılında çıkarılan Maadin Nizamnamesi ile Osmanlı İmparatorluğu sonrası Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği alanında düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Sanayileşme de henüz çok geri kalınmış olması ve kalkınmanın yeni başlatılmış olduğu yıllara göre oldukça modern hükümlere yer verilmiş olan, 10.09.1921 tarihli ve 151 sayılı Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun çıkarılmıştır. 1930’da çıkarılan 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nda, İSG ve özellikle sağlık konusunda birçok hükümler yer almaktadır. 1936 tarihinde düzenlenen 3008 sayılı İş Kanunu, ülkemizde çalışma hayatını düzenlemek amacıyla meydana getirilen ilk iş kanunu olmuş fakat Anayasa Mahkemesi tarafından şekil yönünden ip tal edilmesi üzerine 1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu yürürlüğe girmiştir. Türkiye’de İSG konusunda birçok düzenleme yapılmış olmakla birlikte madencilik sektörüne yönelik doğrudan ilk düzenleme 1984 yılında yayınlanan tüzük ile yapılmış ve bu sektöre ait önemli mevzuat değişiklikleri olmuştur. Madenlerin aranması, işletilmesi, üzerinde hak sahibi olunması ve terk edilmesi ile ilgili esas ve usulleri düzenlemek amacıyla ise 1985 yılında Maden Kanunu çıkarılmıştır. Bu arada Türkiye’de yerel mevzuatlarla birlikte İSG alanına ait uluslararası sözleşmeler de kabul edilmiştir. ILO’nun 1981’de yayınlamış olduğu 155 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşmesi 2004’de yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz bu sözleşmeleri iç hukukumuz bünyesinde kanunlaştırmamaktadır. Mesela Avrupa Birliği’nin 1992 -92/104/EEC sayılı direktifine göre hazırlanmış olan Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği bunlardan biridir. 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi ve Maden İşyerlerindeki İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği de bu kapsamda çıkarılmıştır.