Parazitolojik Muayene Teknikleri

Paraziter Muayenenin Önemi: Paraziter hastalıklarda görülen semptomlar ancak şüphe uyandırır. Hastalığın tanısı için parazitlerin ya kendilerini ya da gelişme evrelerinden birinin laboratuvarda yapılan muayeneleri sonucunda görülmesi gerekir. Paraziter hastalıkları tedavi edebilmek ve hastalıklardan korunma yollarını geliştirmek için bu hastalıkların tanısı yapılmalı ve tanısında da gerekli yöntemler iyi bilinmelidir.

Kan Muayenesi: Kan plazma denilen sıvı ve şekilli elemanlardan oluşur. Plazma yaklaşık olarak kanın %55’ini oluşturur. Plazma içerisinde hücreler bulundurur. Bu hücreler kırmızı, beyaz hücreler ve kan pulcuklarıdır. Kan örneklemesi yapılırken EDTA içeren tüpler kullanılmalıdır. Theileria, Babesia ve Anaplasma gibi kan parazitleri yönünden değerlendirme yapılması istendiğinde kan tüpüne ek olarak ince yayma kan frotisi hazırlanarak laboratuvara gönderilmelidir. Bu amaçla alınacak kan; sığır, koyun, keçi, at, kedi ve köpek gibi büyük hayvanların kulak ucundan, fare, sıçan gibi hayvanların kuyruk ucundan, kanatlı hayvanların kanat altından veya ibiğinden alınmalıdır. Dolaşım sistemi içerisinde yaşayan veya yaşamının belirli bir döneminde kanda bulunarak hastalığa sebep olan parazitlerin tanısında kan muayenesi yapılmaktadır. Kan muayenesinde; ince yayma kan frotisi, kalın damla kan frotisi ve kanda mikrofilerlerin aranması gibi çeşitli yöntemler kullanılmaktadır.

Dışkı Muayenesi: Sindirim sistemi ve bu sistemle bağlantılı organlarda bulunan ve enfeksiyonlara sebep olan parazitlerin tanısında da dışkı muayenesi yapılmaktadır. Bu muayene: Trematod, Cestod ve Nematod’lardan oluşan helmintlerin, bir de Eimeria, Giardia, Cryptosporidium ve Amip gibi protozoonların trofozoit, kist veya ookistlerinin teşhisi amacıyla yapılmaktadır. Bu amaçla genel olarak laboratuvarda; flotasyon, sedimentasyon, Baerman Wetzell, vajda gibi dışkı muayene teknikleri ile Karbol fuksin, Ziehl-Neelsen gibi çeşitli boyama yöntemleri uygulanmaktadır. Dışkının makroskobik muayenesinde dışkı örneği kıvam, görünüm, renk, kan veya mukus içeriği açısından incelenir. Dışkının kıvamı şekilli, gevşek, yumuşak ve sulu olarak sınıflandırılır. Gevşek, sulu veya ishalli dışkı örneklerinde trofozoit şekillerine sık, kist şekillerine ise daha seyrek rastlamak mümkündür. Helmint yumurta ve larvalarına her kıvamdaki dışkıda rastlanabilir ancak sulu dışkılarda bu durum biraz zorlaşabilir.

Olgun veya larva şekilleri deride yaşayan bit, pire, kene enfeksiyonları ile uyuz, hypoderma, deri larva migransı gibi hastalık etkenlerinin teşhisinde de; deri ve deri kazıntısı muayenesi uygulanmaktadır. Bit, pire, kene gibi ektoparazitler hayvanın kolayca kaşıyamadığı yerlerde aranmalıdır. Uyuz etkenlerinin saptanması için ise deri kazıntısı muayenesine başvurulmalıdır. Bir hayvan üzerinde en az 3-5 farklı bölgeden kazıntı alınması gereklidir. Bazı uyuz etkenleri derinin iç katmanlarında bulunduğundan kazıntı deriyi sıyırarak kanatırcasına, deriden hafif şekilde kan sızıncaya kadar derin olmalıdır. Alınan kazıntı örneği ağzı sıkıca kapatılmış plastik kaplara konularak üzerine hayvana ve hayvan sahibine ilişkin bilgiler yazılır ve kısa bir süre içinde laboratuvara gönderilir. Laboratuvara gelen örnekler iki şekilde incelenir; kazıntının bulunduğu petri kutusu hafifçe ısıtılarak gerekirse siyah bir zemin üzerinde büyüteç veya stereo mikroskop ile incelenir. Isının etkisi ile hareketlenen etkenler kolayca görülür. İkinci durum deri dokusu içine yerleşen uyuz etkenlerinin teşhisinde kullanılır. Derin bir biçimde alınan kazıntı, % 10–30’luk Potasyum hidroksit (KOH) içinde yumuşatılıp ezildikten sonra stereo mikroskopta incelenir.