Hukuk
Hukuk, sosyal bir olgudur. Kaynağını toplumdan alır. Toplumsal ihtiyaçlar ve gerçeklik, hukuk kurallarını biçimlendirici bir etkiye sahiptir.
Hukuk en genel anlamıyla toplumsal düzeni sağlar. Bu yönüyle hangi davranışların onaylanıp hangi davranışların onaylanmadığını açıkça belirterek bir yaptırım şekli ortaya koyar.
Hukuk, toplumsal değişme ile ilişkilidir. Birey-birey, birey-devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallar değişim gösterebilir. Bu değişime etki eden yapısal faktörler olabilir. İlkel toplumlardaki hukuk kuralları ile feodal ve kapitalist toplumdaki hukuk kuralları farklı nitelikler taşır.
Hukukun kaynakları, yazılı kurallar olabileceği gibi yazılı olmayan kurallar da olabilir. Buna örf ve âdet hukuku örnek gösterilebilir.
Hukuk, toplumsal kontrol biçimidir. Uyum ve düzeni sağlamaya yönelik içsel ve dışsal kontrol mekanizmalarını ifade eder. Bu kuralların meşruluğu toplumca kabul edilir ve bu kurallara uyulur.
Hukuk, uygulanma gücünü devletten alır. Hukuk kuralları zorlayıcıdır. Devlet tarafından yaptırıma bağlanan kurallar, düzeni sağlar.
Hukukun en temel işlevleri; düzeni sağlamak, adaleti tesis etmek ve uyuşmazlıkları çözmektir.
Klasik sosyologlar hukuku, toplumu açıklarken oluşturdukları kuram ve kavramlar temelinde ele almışlardır.
Durkheim, hukuku, toplumsal dayanışmanın sembolü olarak ele alır. Mekanik dayanışmalı toplumlarda görülen hukuk ile organik dayanışmalı toplumlarda görülen hukuku, yaptırımları temelinde sınıflandırır. Buna göre, mekanik dayanışmalı toplumlarda cezaya dayalı baskıcı bir hukuk varken, organik dayanışmalı toplumlarda ise hukuk, işbirliğine ve onarıcı bir niteliğe dayanır.
Marx'a göre hukuk, alt yapıyı oluşturan ekonomik ilişkiler temelinde anlaşılabilir. Bu yönüyle hukuk, mevcut üretim ilişkileri temelinde egemen sınıfırn çıkarlarını korumaya ve sürdürmeye yöneliktir. Kapitalist üretim biçiminin hakim olduğu dönemde de hukuk ve devlet, egemen sınıf olan burjuvazinin çıkarlarını korur.
Weber düşüncesinde hukuk, yasal düzen türlerinden biridir. Hukuk, rasyonel bir kurumdur. Yasallık ve rasyonellik, en somut örneğini bürokraside verir. Bürokratik örgütlenmelerde meşruiyetin kaynağı rasyonel hukuk düzenidir.
Gurvitch, özel olarak hukuk sosyolojisi ile ilgilenmiş ve Türkiye'deki hukuk çalışmalarını etkilemiş bir sosyologdur. Hukuk türlerini toplumsal tipler bağlamında ele almıştır. Makro ve mikro bir yaklaşımla hukuku farklı açılardan incelemiştir. Farklı toplum tiplerinde gözüken hukuk sistemlerini sınıflandırmıştır. En önemli kavramları "hukuksal çoğulculuk" ve "normatif olgu"dur.
Toplumsal düzeni sağlamak için tarihsel bağlamda farklı türde kurallar etkili olmuştur. İlkel toplumlardan uygar toplumlara etkili olan kurallar üzerine çalışmalar yapılmış ve bu iki toplumu birbirinden ayıran özellikler hukuk özelinde tartışılmıştır. İlkel toplumlarda hukuk, kolektif yapının bir parçası olarak içsel bir niteliğe sahipken iş bölümünün arttığı modern toplumlarda dışsal ve kurumsal bir karakter kazanmıştır.
Tarihte ilk yazılı hukuk kuralları Sümerlere dayanmaktadır.
Hukuk yazılı bir forma sahip olsa da yazılı olmayan örf ve adet hukuku, hukukun kaynaklarından biridir.
Hukuk ve iktidar arasında iki tür ilişki bulunmaktadır. Egemen güçler, hukuku yönlendirdiği gibi, hukuk da kural, hüküm, yaptırım ve ideoloji ile iktidarını gerçekleştirir. Genel olarak hukuk ideolojileri toplumdaki hâkim ekonomik düzenle uyum içindedir.