Siyaset

Siyaset kurumu; bir toplumdaki güç ilişkilerini, yönetenler kimlerdir ve hangi referanslara göre ve hangi yasal dayanaklara göre yönetmektedirler?, yönetilenler yönetilmeye hangi nedenler ve gerekçelerle razı olmuşlardır, güç ilişkilerindeki dağılımı belirleyen temel etkenler nelerdir? sorularına odaklanır.

İktidar kavramı; bir toplumun normlarına, inançlarına ve değerlerine uygun bir biçimde oluşan bir güç demektir. İktidarın temelindeki durum bir toplumdaki tüm kesimlerin yöneticilerin varlığını kabul etmeleri yani yönetici kesimi meşru (yasal) görmeleridir. Meşru olmayan bir iktidar iktidar olmaktan çıkar; artık o güçten yani zora dayalı olmaktan başka bir şey değildir

Modern devlet ulus devlettir. Ulus-devlet, sınırları belirli bir coğrafya içerisinde, homojen bir topluma sahip olduğu kabulünden hareketle, sınırları içerisinde iktidarı kontrol eden, şiddet kullanma ve vergi toplama haklarına sahip bir örgütlenme biçimidir.

En üstün güç yani egemenlik devlettedir ve devlet de itaati isteme hakkına sahiptir. Egemenlik güç ile ilişkili olmasına rağmen sadece güce dayanarak işlemez ve bir hukuka dayanma iddiasındadır.

Bir toplulukta birtakım kişilere başka statü grubunda olanların itaat etmesini yasal sayan, itaat görme hakkını belirli kişilere bahşeden bir roller sistemi bulunur ise söz konusu olan kavram otoritedir. Meşruiyet yönetenlerin yönetme gücünü nereden aldığını açıklayan bir kavramdır. Meşruluk, bir şeyin salt zora değil, bir hakka dayanması, saygıya layık olması, siyaseten de itaat edilebilir bulunmasıdır. Eğer toplum yönetenlerin iktidarını meşru, uygun buluyorsa o siyasal yapı daha güçlü ve istikrarlı olacaktır.

Demokrasi sözcüğü demos (halk) ve kratos (yönetim,güç) anlamlarına gelir. Modern demokrasinin tarihi aşamaları söz konusu olduğunda 1215 tarihli Magna Carta önemli bir uğraktır. Modern demokrasi açısından belki de en önemli kişi J. J. Rousseau’dur.

Sivil toplum; kendi kendine oluşmuş, kendi desteğini kendi varlığından alan, devletten özerk, gönüllü, bir hukuki düzen ya da kurallar kümesine bağlı sosyal hayatın organize edilmiş bir alanı olarak görülmektedir

Siyasal kültür bir toplumda yurttaşların siyasal sisteme dair görüş, kanaat, tutum ve inancını gösteren bir kavramdır ve bir ulusun üyeleri arasındaki siyasal objelere yönelik uyum sağlama kalıplarının o ulusa özgü dağılımını gösterir.

Siyasal katılma, bir toplumun üyelerinin yani yurttaşların siyasal sistemin işleyişine nasıl dahil olduğunu gösterir. Katılma yalnızca belirli aralıklarla yapılan seçimlerde oy kullanmaktan ibaret değildir. Katılma, siyasal sürecin işleyişine dair merak duymaktan yoğun bir eyleme kadar uzanan geniş bir tutum ve faaliyet alanını kapsar.

Sonuç olarak siyasal katılma modern demokratik sistemlerin doğasına ve işleyişine uygun ve egemenliğin kaynağı olarak görülen halkın olabildiğince aktif olmasını iyi ve olumlu gören bir davranış tarzıdır. Otoriter ve totaliter yapılar açısından sıradan halkın sisteme katılımının pek de bir değeri yoktur. Sıradan halk açısından bakıldığında siyasal katılmanın en düşük düzeyinden en yükseğine kadar hangi seviye olursa olsun katılma devletin işleyişine az veya çok dahil olmak, sorumluluktan bir pay almak, fikrini, beklentisini aktarabilmek ve gerçekleştirebilmek için imkân sunması açısından değerlidir.