Küreselleşme ve Suç
Küreselleşme
Ekonomik bir olgu olarak başlayan Küreselleşme, daha sonraki yıllarda sosyal yaşam üzerinde de etkisini göstermeye başlamıştır. Bunun yanında küreselleşmenin ne olduğu ile ilgili pek çok tartışma başlamış ve bir taraftan bu tartışmalar devam ederken diğer taraftan da toplumlar üzerindeki baskısını çok farklı boyutlarda hissettirmeye yoğun bir şekilde devam etmektedir. Bu süreçte öne çıkan en önemli konu, uluslararası örgütlerin ve uluslarüstü şirketlerin etkinliğini artırmış olmasıdır. Örneğin Avrupa Birliği, ABD ve Japonya blokları meydana getirdikleri bu oluşumlar aracılığıyla hem ekonomik, politik hem de sosyo-kültürel ve iletişimsel yönden dünyayı etkilemeye, yönlendirmeye ve böylece de sömürmeye başlamışlardır.
Ayrıca, Kuzey-Güney ve Doğu-Batı biçiminde kutuplaştırılan dünya ülkeleri, bilhassa Güneyde ve Doğuda çokça bulunan yoksul ve gelişmekte (ve az gelişmiş) olan ülkelerin sahip oldukları ekonomik, sosyal ve siyasi potansiyeli harekete geçirmelerini engellemek, küresel hegemonyanın ya da küresel sömürü düzenini kuranların en önemli görevleri olmuştur. Türkiye bunun en iyi örneğidir. Zira Türkiye gelişme ve kalkınma potansiyeli çok yüksek bir ülkedir. Bundan dolayı sürekli olarak iç ve dış tehditlere maruz bırakılmış, karmaşa ve kaos ortamı canlı tutulmaya çalışılmıştır (Kocadaş, 2004: 14). İçerde özellikle çeşitli terör örgütleri ile mücadele etmek zorunda kalmış, ekonomik ve politik açıdan ülkenin kalkınmasına ilerlemesine engel olmuştur. İşte uluslararası destek verilen terör örgütlerinin kullanılma amacı tam olarak ulusal devletlerin gelişme potansiyelini engellemek, dikkatini dağıtmak onları bu şekilde aslında kontol altında tutmaktır. Küresel hegemonya burada aslında neyin suç neyin suç olmadığı da belirliyor. Bu sebeple dünyada küreleşmeyle birlikte, güçlünün hukukunun geçer hukuk olduğu bir dünyada yaratılmış oldu. Buradaki esas tehdit, devletin ve milletin dini, ırki ve ideolojik temellere dayalı olarak parçalanması yönündeki faaliyetlerin hız kazanmış olmasıdır. Özellikle 1990’lardan sonra Ortadoğu’da yaşanılanlar bu durumun bir özeti gibidir.
Küreselleşme Üzerine İleri Sürülen Yaklaşımlar
Küreselleşme ile ilgili değerlendirme yapanlara göre, küreselleşmenin olumsuz etkilerinin daha da ağır bir biçimde devam edeceğine dair önemli göstergeler vardır. Bilhassa, sermaye çekme isteğindeki bazı ülkeler (özellikle Güney'in yoksul ülkeleri) için piyasaların daha baskın hale gelmesi; ikili kutuplaşma sürecinin bir sonucu olarak ülkelerin kendi içinde ve ülkeler arasında daha büyük bir sosyal eşitsizlik ve adaletsizlik, çalışma şartlarının ve sosyal güvenlik seviyesinin düşmeye devam etmesi; doğanın (ekolojik) tahrip edilmesi ve kötüye gidiş, kontrol edilemeyen (başına buyruk) uluslararası örgütlerin ve blokların artan rolü ve demokrasinin altının her geçen gün oyulmaya devam edilmesi (Went, 2001: 146). Son olarak ifade etmek gekirse küreselleşme sürecinin sona ermesi belki de başladığı gibi bir ekonomik krizle (sermaye birikimi sürecindeki darboğazla başlamıştı) ya da yine bir kaosla veya kapitalizmin yarattığı tezatlarından dolayı sona erecektir.
Küreselleşme Suç İlişkisi
Küreselleşmenin en önemli özelliklerinden biri de bütün kültürleri birbirine benzetmesi yani ulusal ve yerel olanı ortadan kaldırmasıdır. Dolayısıyla küreselleşme akımının dokunmadığı hiçbir toplumsal yapı kalmamıştır. Bu açıdan bakıldığında, suç ve sapma davranışlarının da uluslarasılaştığı görülmektedir. Bilhassa internetin de sürece katılmasıyla beraber, toplumsal yaşamın bütün sahalarındaki etkisinden ötürü siber suçların ortaya çıkmasını da hızlandırmıştır. Küreselleşmenin rotasını oluşturan internet, suç yapılanmalarının iletişim ağını meydan getiren ve çeşitli suç çeşitlerinin piyasası da oluşturulmuş ve bu ağlar kullanılarak pazarlama faaliyetleri de yürütülmüştür. Örneğin sıradan bir kişi internet üzerinden bomba yapımından, uyuşturucu yapmaya ya da üretmeye kadar pek çok şeyi kendi başına yapabilmektedir. Haliyle her türlü yasadışı faaliyet için internet sanal ortamlarda bir araç olarak görev üstlenmektedir.
Denilebilir ki internet küreselleşme sürecini çok ilerilere taşımıştır. İnternet, hem kişilerin yaşam tarzlarında e-devlet, e-toplum vb. gibi uygulamalarla kolaylık sağlarken; hem de özel hayatın gizliliğini ortadan kaldırmıştır. Çünkü internet ortamına düşen her türlü bilgi kötü niyetli bireylerce kullanılma açık hale gelmektedir.
Özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinde meydana gelen uydu ve uydu yayınlarındaki gelişmeler ve yeni teknolojilerin de bu alanda kullanıma sokulmasıyla beraber medyanın etkinliğinde gözle görünür bir atış gözlenmiştir. Bu gelişmeler küreselleşmenin kültürel boyunda önemli gelişmeler oluşturmuştur. İnternetin de devreye girmesiyle birlikte artık anında bilgi alış-verişi olanağı ortaya çıkmıştır. Bunun sonucu olarak kültürel etkileşim sürecinde, kültürel bilişim üretimini kendi kontrolünde bulunduran gelişmiş ülkelerin kültür kodları ve modelleri az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeleri etkilemek veya kontrol altına almak üzere oluşturulmuştur.
Bu açıdan bakıldığında, medyada (her türlü) yayınlanan kültürel bilişim ürünlerinin genellikle ABD orijinli olduğu görülmektedir. Bu sebeple, ABD kültür ürünlerinin dünyayı kendi kontrolü altına aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Küreselleşme Sürecinde Ortaya Çıkan Suçlar
Küreselleşme sürecinde zengin ve gelişmiş ülkelerin yaşam biçimlerini takip eden yoksul ülkeler, gelişmiş ülkelerinin yaşam standartlarına ulaşmak için gerekli olan araçlara ulaşmadıkları zaman yasadışı yollardan suç ve sapma içeren yöntemlerle (Merton’un Gerginlik Teorisine bakınız) kısa yoldan hedefe varmayı düşünmektedirler. Özellikle suç ve sapmanın açıklanmasında Durkheim tarafından ileri sürülen, Talcott Parsons ve Robert K. Merton tarafından geliştirilen anomi teorisi dikkate alınabilir. Herhangi bir toplumun değerlerinin ve normlarının işlevselliğini kaybetmesi nedeniyle o toplumda buna bağlı olarak sosyal kontrolün de fonksiyonu kaybetmesi durumudur. Bu durumda birey için amaca götürecek her yol mübah hale gelmektedir. Bilhassa küreselleşme sürecinde toplumların değer ve normları çok fazla zarar görmüş yani toplumsal görevleri neredeyse işlevsiz hale gelmiştir. Öte yandan onu ortadan kaldıran küreselleşme, bu değer ve normların yerine yenisini de koyamamıştır. Suç ve sapma oranlarındaki artışların bir nedeni de budur. Diğer önemli ve öne çıkan bir durum ise suçun küreselleşmesidir. Suç ve sapmanın küreselleşmesi, özellikle ulus devletlerin suç ile mücadele aygıtlarının oldukça geleneksel kalması yani polis ve askerin klasik mücadele yöntemleriyle başa çıkamayacağı önemli bir güvenlik tehdidi haline gelmesidir.
Küreselleşme Süreci ve Suç Artışının Sebepleri
Dolayısıyla küreselleşme ile birlikte yeni yeni suç türleri oluşmuştur. Örneğin terörizm/siber terörizm, uyuşturucu madde kaçakçılığı (onlarca çeşidi var), porno ve bununla ilgili her tür malzeme, sahte (taklit) ürünler, silah kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve onlarca ve hatta yüzlerce suç türü vardır. Özellikle belirtmekte gerekirse, terörizm ve siber suçlar vb. gibi suçların kontrol edilemez bir şekilde artmasında küreselleşme ve küreselleşmenin getirdiği en olumsuz etkiler olarak görülebilir. Bu süreç içinde pek çok faktörün olduğu görülmekte ve kabul de edilmektedir. Örneğin uyuşturucu madde kullanıcıları ve pornografi sektörü vb. gibi sektörlerde yer alan pek çok mağdur, suç işleyen teröristler ve mafya, kara para aklamak için oluşturulmuş yapılar ve siber dolandırıcılar gibi sanal ortamlarda küresel çapta faaliyet gösteren illegal her çeşit yapı. Bu illegal hareketlere katkı sağlayan temel faktör aslında ulus devletin öneminin azalması ya da bazılarının ise tamamen ulus üstü şirketlerin kontrolüne geçmesi ile suç ve sapmalarla mücadelede tamamen işlevsiz kalmasıdır. Kısacası bu durumun oluşmasında küresel çaptaki suç kartellerinin ve mafyanın etkisi çok fazladır ve bunların etkisi ile küresel suçlar büyük artışlar göstermiştir.