Kültürlerarası Farklılıklar ve Çatışma
Küreselleşme bir yandan dünya çapında mal ve insan hareketliliğinin artışı, diğer yandan da kültürel süreçte ortaya çıkan hızlı bir değişme ve farklılaşmayı ifade eder. Kültür, bir grubun, bir toplumun tarihsel süreç içinde kolektif olarak ürettiği ve paylaştığı değerler, inançlar, semboller ya da genel olarak anlamlar sistemidir. Dolayısıyla, her grubun ya da toplumun kültürel kalıpları, kültürel unsurları bir başka grubunkinden ya da toplumunkinden farklılık gösterebilmektedir. Bu farklılıklar kişilerin ve grupların bir arada yaşama formlarını da biçimlendirmektedir.
Kültür ortak bir üretimi ifade etmektedir. Bu üretim insanların doğayla ilişkilerinden bağımsız olarak gerçekleşmez. Kültürün unsurları değerler, inançlar, yazılı ve yazılı olmayan kurallar (normlar), sembollerdir. Bu unsurlardan birisi örneğin sembollerin simgelediği anlamlar, her toplumda farklı olabileceği gibi bazen bir toplumdaki gruplar arasında da farklılık gösterebilir.
Kültürel farklılıklar, kişisel ve toplumsal değerlerdeki farklılıkları ve iş yapma tarzlarındaki değişiklikleri içermektedir.
Kültürel farklılıkların daha fazla olduğu yerde, yanlış anlamalar da daha fazladır. Yanlış anlamaların ve iletişim çatışmalarının önlenmesinde farklılıkların kabulü ve kültürel görelilik gerekir.
Kültürel farklılıkların ortaya çıkmasında; kişisel, psikolojik, sosyal, kültürel, ekonomik, coğrafi pek çok neden sıralanabilir. Bu faktörlerin etkileri birey - grup -toplum düzeyinde değişkenlik gösterir. Kültürlerarası iletişimin niteliğini etkileyen belirleyenler; dil, beden dili, teknoloji, toplumsal yapı ve bu yapının unsurları olan ekonomi, eğitim, siyaset, aile, din, serbest zaman değerlendirme gibi kurumlarla değerler, tutumlar ve algılardır.
Kültürel farklılıklara sahip gruplarda, örgütlerde ya da toplumun genelinde özellikle kriz dönemlerinde, hassas süreçlerde bu farklılıklar öne çıkabilir ve doğru bir yaklaşımla yönetilmediğinde çatışmaya dönüşebilir. Çatışma, iki veya daha fazla insanın veya grubun; isteklerinin, amaçlarının, hedeflerinin, düşüncelerinin ve değer yargılarının birbirine uymaması sonucunda gelişen olumsuzluk durumudur.
Çatışma süreci kuramsal düzlemde birbiriyle ilişkili üç ön kabule dayanmaktadır. Bunlar:
- Bütün insanların elde etmek için çaba sarf ettikleri temel çıkarlarının bulunması.
- Toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan ve zorlayıcılığı bulunan gücün varlığı.
- Değerlerin ve düşüncelerin toplumun genelini kapsamaması.
Çatışmaların nesneleri genellikle kaynaklar, güç, statü, kimlik ve değerlerdir. Genel olarak çatışmalar, nedenlerine göre üç kategoride ele alınabilir. Bunlar; ekonomik kaynaklı, siyasi kaynaklı, etno- ulusal ve etno -kültürel çatışmalardır.
Çatışmaların nedenleri ayrıca bireysel ve örgütsel nedenler olarak da ele alınabilir.
Çatışmaların düzeyleri ve türleri değişir. Çatışma iki veya daha fazla kişi arasında gelişen mikro düzeyde olabilir. Bir grupta veya gruplar arasında, bir örgüt içinde veya örgütler arasında mezo düzeyde gelişebilir. Ayrıca, ülke içinde ve ülkeler arasında makro düzeyde ortaya çıkabilir.
Bireysel çatışma; kişinin içsel çatışmasını ifade eder.
Kitlesel çatışma; ülkeler, etnik gruplar, politik gruplar arası veya sendikal çatışmalar gibi büyük grupların çatışmasıdır.
Örgütsel çatışma; bir örgütte iki ya da daha fazla kişi veya gruplar arasında, statü, amaç, değer ve algı farklılıkları nedeniyle anlaşmazlık ya da uyuşmazlıkların ortaya çıkmasıdır.
Çatışmaların türleri
- Taraf olanların durumuna göre çatışmalar
- Bireylerin içsel çatışmaları
- Bireylerarası çatışmalar
- Bireyler ve gruplar arası çatışmalar
- Gruplar arası çatışmalar
- Ortaya çıkış biçimine göre çatışmalar
- Potansiyel çatışma
- Algılama farklılıklarından kaynaklanan çatışma
- Hissedilen çatışma
- Açık çatışma
- Örgütsel yapıdaki yerlerine göre çatışmalar
- Dikey çatışma
- Yatay çatışma
- Emir komuta ve kurmay çatışması
- Özelliklerine göre çatışmalar
- İşlevsel çatışma
- İşlevsel olmayan çatışma
Çatışma yönetimi stillerinin seçimi kültür, kişilik, durum ve diğer bazı faktörlerden etkilenebilir. Kültürel olarak duyarlı insanlar bu faktörlerle ilgili farklılıklara karşı bilinçli olduklarından, kültürlerarası çatışmalara daha duyarlı olurlar ve farklı çözüm stratejileri geliştirebilirler. Kültürlerarası duyarlılık, bireyin kültürlerarası iletişimde uygun ve etkili davranışı teşvik eden kültürel farklılıkları anlama ve takdir etme yönünde olumlu bir duygu geliştirme yeteneğidir.
Kişilerarası çatışma tarzları iki türde olabilir
- Kendine yönelik kaygı
- Başkaları için kaygı
Çatışma yönetim stratejileri; bütünleştirme, bu çatışma yönetimi tarzında çatışmaya dâhil bireyin, hem kendisi hem de başkaları için yüksek endişeye sahip olması anlamına gelir. Bu strateji, her iki tarafın ihtiyaçlarını karşılayan bütünleştirici bir çözüme ulaşma çabalarını içerir.
Zorunluluk (ödün verme), bu tarzdaki birey, kendine düşük, başkaları için yüksek endişeyi temsil eder. Ödün veren taraf kendi ihtiyaçlarından fedakârlık ederken diğer tarafın ihtiyaçlarını karşılamaya, farklılıkları en aza indirmeye ve ortak yönleri öne çıkarmaya çalışır.
Hâkimiyet, bireyin kendine yönelik yüksek endişe, başkaları için düşük endişe taşıdığı tarzdır. Birey, diğerinin ihtiyaçlarını dikkate almadan kendi ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Bu tarz aynı zamanda, kazan -kaybet yaklaşımı veya bireyin kazanması için gücünü kullanması ile açıklanmaktadır.
Kaçınma, kişinin hem kendisi hem de başkaları için düşük düzeyde endişe duyduğu bir yoldur. Sorun ele alınmadığından kişi kendi ihtiyaçlarını ve diğer tarafın ihtiyaçlarını karşılamada başarısız olur. Kaçınma; geri çekilme, sorumluluğu başkasına yükleme, zamana bırakma veya haberi yokmuş gibi davranma durumlarını içermektedir.
Uzlaşma, bu tarzda bireyin hem kendisi hem de başkaları için orta düzeyde endişesi vardır. Her iki taraf karşılıklı olarak kabul edilebilir bir karar vermek için özveri ve paylaşımda bulunabilir. Uzlaşmacılar, her iki tarafın ihtiyaçlarını tamamen olmasa da kısmen karşılar.