Kültürlerarası Çeşitlilik ve Psikoloji

İnsanların hayat tarzlarındaki farklılıklar, değer yargıları, bilgi birikimleri ve bilgiyi kullanma biçimlerindeki farklılıklar kültürel çeşitliliğe işaret eder. Toplumlar düzeyinde ele alındığında benzeşmekle birlikte özellikle teknolojik gelişmeler ve küresel uygulamalar, insanların yaşam biçimlerini benzeşir hale getirmiş, adeta melez bir kimliğe bürünmesine neden olmuştur. Yaşanılan coğrafyanın koşulları, doğanın sunduğu olanak ve sınırlılıklar gibi birçok faktör kültürel farklılaşmanın nedeni olabilmektedir. Her toplumsallık, belirli bir coğrafi, ekolojik ve tarihsel çevre içinde gerçekleşir. Bu da insan topluluklarının birbirlerinden farklı yönlerini, kültürel çeşitliliği açığa çıkarır. Kültür, toplumsal yaşamın tüm unsurlarını içerecek şekilde insan grupları tarafından üretilenlerin hepsi anlamına gelir. Kültür, toplumsal sistemin en temel özelliklerini ortaya koyar. Kültür de bireye benzer tarzda düşünce ve eylem örüntülerinden oluşur. Özgül yönler kültürler arasındaki farklılıkları açığa çıkarır. Her halk çeşitli nedenlerle kendi deneyimlerini gittikçe daha fazla pekiştirme ve kendi içindeki ayrışık davranışları da uyumlaştırma eğilimindedir.

Toplumsal bir varlık olarak birey; sorunları, kaygıları, değer ve inançlarıyla amaçlarına ulaşmada seçtiği yollar çerçevesinde hareket etme eğilimindedir. Bireyler etkileşim hâlindedirler ve sürekli birbirleriyle ilişki kurarlar. Bu bağlamda özneler arası bir ağ ve anlamlandırmalar yumağı açığa çıkar. İnsanlar anlamlandırmalarında, kendi dünyalarındaki nesnelere, diğer insanlara ve eylemlere sembolik anlamlar atfetme çabasındadırlar. Bir varlık olarak birey; sorunları, kaygıları, değer ve inançlarıyla amaçlarına ulaşmada seçtiği yollar çerçevesinde hareket etme eğilimindedir. Bireyler etkileşim hâlindedirler ve sürekli birbirleriyle ilişki kurarlar. Bu bağlamda özneler arası bir ağ ve anlamlandırmalar yumağı açığa çıkar. İnsanlar anlamlandırmalarında, kendi dünyalarındaki nesnelere, diğer insanlara ve eylemlere sembolik anlamlar atfetme çabasındadırlar. Kültürlerarası farklılaşma, değişik kültürlerden insanların farklı biçimlerde kavramalarına, düşünmelerine, değerlendirmelerine ve davranmalarına neden olmaktadır. Karşılıklı kişisel davranışlar açısından ele alındığında davranış biçimlerinin farklı kültürlerde farklı algılandığını göstermektedir.

Fiziksel çevresi ile doğrudan ilişki hâlinde olmayan birey, içinde yaşadığı fiziksel çevreyi kavrayabilmek için simgesel bir çevre oluşturur. Kültür ve simgeleştirme arasındaki ilişkisellik, temelde “yineleme” ve “pekiştirme” ile açıklanabilir. Gerek topluluklar gerekse toplumlar açısından temel ortak davranışların açığa çıkması, simgeleştirmeye dayanır . Simgeler, tüm toplum üyelerinin geçmişe ilişkin bir “bellek” geliştirmelerini sağlar. Bireyin geleceğe dönük referans kaynağı da yine bu birikimsel bellektir. Kurumlar da simgesel evren içerisinde kurulur.

Kültürlerarası psikolojinin kapsadığı alana bakıldığında, antropoloji -psikoloji iş birliğinin getirdiği yararlı sonuçlar göze çarpacaktır. Psikoloji çalışma alanı olarak “deneyim” ve “davranış”ı göstermekle birlikte kültür kavramından uzak durmaya çalışmıştır. Kültürlerarası psikoloji, kültürlerarası davranışlar arasındaki benzerlik ve farklılıkları göz ardı etmeksizin genelleme ve ayrıştırma yaparak ele aldığı konuyu açıklamalıdır. Kültür ve iletişim çalışmalarındaki iki temel yaklaşım; araştırmacının belirli bir kültürü içinden bakarak incelediği, iletişimi ise o kültürün mensubu olan bireylerden elde ettiği donelerle yorumlamaya çalıştığı emik ve iletişimin içinde gerçekleştiği kültürün dışından bir bakış açısıyla önceden belirlenmiş karakteristik nitelikler temelinde diğer kültürlerle karşılaştırmalar yapılarak anlaşılmaya çalışıldığı etik yaklaşımdır.