Bütünleştirici ve Çatışmacı Ögelerin Kaynağı Olarak Kültür
Kültür sosyolojisi dersinin ana hedefi, sosyal bilimler alanının en karmaşık ve tartışmalı kavramlarından biri olan kültür olgusunu farklı boyutlarıyla incelemektir. Bu doğrultuda bu ünitede, bir toplumu meydana getiren bütün unsurlar ve bunların birbirleri üzerindeki etkileri ve karşılıklı ilişkileri ele alınmaktadır. Böylelikle, kültürün hangi açılardan ve ne şekilde bütünleştirici ve çatışmacı ögelerin kaynağı hâline geldiğinin aydınlatılması amaçlanmaktadır.
Bu amaçları biraz daha detaylandıracak olursak;
Kültür olgusunun hangi açılardan bir toplumu oluşturan ortak değerler bütünü olarak değerlendirilebileceğini kavratabilmek,
Kültürün bir toplumun düzen ve sürekliliğini nasıl sağladığına dair temel çerçeveyi göstermek,
Kültürün bir toplumu oluşturan ortak değerlerin simgesel bir temsili olduğuna dikkat çekmek,
Toplumsal tabakala şmada ve sınıf çatışmasında kültürün rolü hakkında bilgi vermek,
Müzik, edebiyat, tiyatro gibi güzel sanatlara ilişkin yetenek, kapasite, teknik bilgi düzeyi ile bu alanlardaki beğeni ve tercihlerin, kültürü nasıl çatışmacı bir ögeye dönüştürebileceğini düşündürmek,
Farklı fikir, düşünce ve bilgiler bütünü, düzenli ve sistemli hâle geldiğinde, kültürün nasıl çatışmacı ideolojilere zemin hazırladığını belirtmek.
Bütünleştirici ve Çatışmacı Ögelerin Kaynağı Olarak Kültür
İnsan toplumlarını diğer canlı topluluklarından ayıran özelliklerden en önemlileri kuşkusuz, insanın varlığını sorgulaması, varlığına çeşitli anlamlar atfetmesi ve maddesel olmayan unsurları sembolik olarak temsil edebilme yetisidir. Tüm bunları, ortak paylaşım ve aktarım ile gerçekleştirmektedir. Bu durumda kültür, ortak değerler bütünü, temel toplumsal yapı ve simgesel bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bir Toplumu Oluşturan Ortak Değerler Bütünü Olarak Kültür
Kültür olgusunu bir toplumu oluşturan ortak değerler bütünü olarak ele alan bakış açısı, özellikle klasik sosyoloji okumaları arasında pek çok düşünürün kavramlarında karşımıza çıkar. Felsefe, sanat, bilim, siyaset gibi alanlarda bir toplumda ortaya konulan ve kuşaktan kuşağa aktarılarak varlığını sürdüren birikimler anlamına gelen, Georg Simmel ’in kavramlarından biri olan nesnel kültür kavramı buna güzel bir örnektir.
Toplumsal Yapının Sürekliliğini Sağlayan Unsur Olarak Kültür
Birey, doğduğu andan itibaren aile çevresi başta olmak üzere, okul ve katıldığı diğer sosyal gruplar içerisinde, hatta medya ve iletişim araçlarıyla, ölene dek toplumsallaşma ve kültürlenme süreçlerini devam ettirmektedir. Bu süreçler boyunca, kuşaklar boyu süregelen, biriken ve aktarılan ne varsa edinmektedir. Dolayısıyla, kültür olgusunun tanımında yer alan gelenek, bilgi, inan ç̧, sanat ve her tür düşünce bütününe denk gelen yapının bir parçası hâline gelerek, bu yapının sürekliliğinin sağlanmasında rol oynamaktadır.
Bir Sistem Olarak Kültürün Post -Yapısalcı ve Semiyolojik Analizi
Kültür, bir toplumdaki tüm bütünleştirici ögelerin kişilerarası aktarımını ifade eder. Bu sebeple, dil başta olmak üzere, payla şılan anlam sistemleri olarak kabul edilen çok çeşitli sembolik olguları içermektedir. Aktarımını ise dil ile gerçekleştirmektedir. Bu yaklaşımdan beslenen özellikle post -yapısalcı ve semiyolojik analizlerde kültür simgesel bir temsil olarak ele alınmaktadır.
Ç̧atışmacı Ögelerin Kaynağı Olarak Kültür
Kültür olgusu, sınıfsal çatışma ve toplumsal tabakala şma temaları bağlamında çatışmacı bir öge olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomik ve sosyal sermaye ile birlikte kültürel sermaye kavramı odağa alınarak bu boyutu kavramak mümkündür. Çünkü farklı kültürel tercihler doğrultusunda farklı beğeni kamuları ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, sınıfsal eşitsizlikler kendini özellikle egemen ideoloji ve egemen kültürün baskılayıcı boyutunda açığa çıkarmaktadır.
Toplumsal Tabakala şma ve Habitus
Kültür olgusu, bir toplumda sosyoekonomik seviye, eğitim düzeyi, zevk ve beğeniler bakımından farklı sosyal gruplara işaret eden toplumsal tabakala şma açısından ayırt edici bir unsurdur. Sosyolog Pierre Bourdieu ’nün habitus kavramı, bireyin sahip olduğu bu ayırt edici ekonomik, sosyal ve kültürel sermayeler bütününe işaret etmektedir. Bireyler bu sermayeleri doğrultusunda belirli bir yaşam biçimi inşa ederek, farklı toplumsal tabakaları ortaya çıkarmaktadır.
Kültürel Tercihler ve Beğeni Kamuları
Müzik, edebiyat, tiyatro gibi güzel sanatlara ilişkin yetenek, kapasite, teknik bilgi düzeyi ile bu alandaki beğeni ve tercihlerin toplamı farklı ve kimi zaman birbiriyle çatışan beğeni kamularının ortaya çıkmasına sebep olur. Yüksek kültür, popüler kültür, altkültür vb. kavramlar, kültürün beğeni ve tercihler üzerinden çatışma unsuru hâline gelmesine örnek oluşturmaktadır.
Kültür ve İdeoloji
İdeoloji kavramı, sistematik ve düzenli fikir ve bilgi bütünü olarak, en geni ş anlamıyla kültürden beslenmektedir. Aynı zamanda kültürü dönüştürebilme kapasitesine sahiptir. Bu doğrultuda egemen ideoloji ve egemen kültür kavramı bir toplumda çatışmacı ögelerin odağında yer alır. Günümüz toplumlarının ileri kapitalizmi tecrübe eden ortamında, bu durum hem küresel hem yerel ölçekte gerilimlere yol açmaktadır.