Tüketim Kültürü
Günümüz toplumlarında tüketim olgusu basit bir biçimde ihtiyaçların karşılanmasının ötesine geçerek sosyolojik bakış açısı ile ele alınması gereken bir toplumsal olgu hâline gelmiştir. Tüketim olgusu, toplumsal statü ve hayat tarzı ile belirli düzeylerde ilişkilidir. Günümüz toplumları giderek artan bir biçimde, tüketim kültürü içinde varlığını sürdürmektedir. Tüketimin modernist kitle kültürü ile ilişkisi olduğu kadar, postmodernist kültürle başkalaşan yapısı, tüketim kültürünün postmodernizm tartışmalarında önemli bir yere sahip olmasına yol açmıştır. Tüketim, toplumsal sınıflar arasında farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar, farklı toplumsal sınıflar arasında sınıflar arası ayrımlaşma aracı olarak da kullanılabilmektedir. Farklı toplumsal sınıfların farklılaşan sermayeleri aracılığıyla (ekonomik, kültürel, sembolik vb. sermayeler) tüketim beğenileri ayrışmaktadır. Toplumsal sınıfın tek başına belirleyici olmasa da yaşam tarzları ile de bir ilişkisi bulunmaktadır. Tüketim kültürü tartışmaları içerisinde tüketimcilik kavramı önemli bir yer tutar. Tüketimcilik “doğal olmayan, sonradan kazanılan, öğrenilen, insanların arzu duymaları için toplumsal olarak eğitildikleri bir tüketme arzusu”nu barındırdıkları bir durumdur. Tüketim ve kimlik(ler) arasında da belirgin bir ilişki bulunmaktadır. Günümüzde, bireyler pasif bir biçimde reklam ve pazarlama teknikleriyle tüketici değildirler. Tüketim biçimiyle bireyler kolektif ve bireysel kimliklerini inşa edebilmektedir. Tüketim, tüketim kültürü ve alışveriş bir arada ele alınmalıdır. Dolayısıyla tüketim mekânları günümüz tüketim kültürü içerisinde apayrı bir anlam kazanmıştır. Bugün kent, tüketim mekânlarının biçimlenişine göre planlanır hâle gelmiştir. Dünya kentleri aynı zamanda tüketim kentleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Müzeler, alışveriş merkezleri, spor merkezleri, temalı parklar, konut alanları bir bütün olarak tüketim merkezli olarak tasarlanmaktadır. Günümüzde alışveriş mekânları çeşitlenmiş, insanların alışveriş alışkanlıkları tüketim mabetleri olarak tanımlanan alışveriş merkezlerinde gerçekleşmektedir. Çoğunlukla kapalı olan bu mekânlar, camsız, dış dünyadan izole bir biçimde mimari özelliklere sahiptir. Böylelikle alışveriş merkezindeki insanların tüketim dışında herhangi bir şeye odaklanması engellenmektedir. Küreselleşme küresel tüketim kültürünün önemli unsurlarından biri olarak düşünülmelidir. Ortak küresel tüketim kültürü, yerküredeki pek çok toplum için ortak beğenileri yansıtan, homojenleştirici bir tüketim kültürünün egemen olmasına neden olmaktadır. Neoliberal ekonomi politikaları sonucunda dünyadaki pek çok ekonominin birbiriyle ilintili hâle gelmesi, sonuç itibarıyla tüketim bakımından küreselleşmenin ve dolayısıyla benzeşmenin en önemli bileşenlerinden biri hâline gelmesine neden olmuştur. Küreselleşme olgusunun tüketim süreçlerinde oldukça belirleyici etkileri bulunmaktadır. Birey tüketim için para harcamıyorsa da en azından mağazaların vitrinlerini tüketmekte (window shopping) ve tüketmeyi arzulamaktadır. Küreselleşme olgusunun en önemli unsurlarından biri tüketimdir. Yerküre üzerinde tüketimin çok büyük bir bölümü çok uluslu küresel şirketlerin markaları ekseninde gerçekleşmektedir. Küresel markalar ve küresel tüketim farklı toplumları benzeştirmektedir. Diğer taraftan, küreselleşme karşıtı hareketler siyasal bir karşı çıkışın yanı sıra asıl olarak tüketim toplumunun özellikle gelişmiş Batılı toplumların lehine olacak bir biçimde sömürülmesine karşı çıkmaktadır.