Fizyolojik Etkenlerin Suça Etkisi
Beden Hastalıkları ve Suç
Bu bölümde körlük, sağırlık gibi çeşitli beden organlarındaki bozukluklar ile suçluluk arasındaki ilişki incelenmiştir. Ayrıca yaş ve cinsiyet ile suçluluk arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan görüşler üzerinde de durulmuştur.
Amerika’da yapılan bazı araştırmalar sonunda, gözleri iyi görmeyen veya kulakları kepçe olan çocukların suç işleme oranının normal çocuklara göre yüksek olduğu bildirilmiştir. Ancak bu tespit bazı yazarlarca eleştirilmiş ve aslında bu bozuklukların suçun sebebi olmayıp bu sonuçların bu tür çocukların aileleri tarafından ihmal edildiklerine delalet ettiğini ileri sürmüşlerdir.
Çirkinlik ve Suç
Çirkin insanın güzel insana nazaran daha fazla sıkıntı ile karşılaşacağı, toplumda tam bir kabul görmeyeceği ve bu çevresi tarafından dışlanmanın onu suça sürükleyebileceği düşünülmüştür.
Yaş ve Suç
Demografik özelliklerden en çok suçla ilgili olanı yaştır. Suç istatistikleri suçluluğun tüm yaşam yıllarında aynı olmadığını, bazı hayat kesitinde suçluluk oranının yükseldiğini ortaya koymuştur. Türk toplumunda ailenin gençler üzerindeki kontrolü batı toplumlarına nazaran daha uzun sürmektedir. Türk toplumundaki pekiştireçler nedeniyle çocukluk ve gençlik döneminde suçluluk yüksek olmamakta ancak 21 yaşından sonra suçta zirve yaşanmaktadır. Amerika’da ise durum tersine bir görünüm arz etmektedir. Gençlik dönemindeki suçluluk gencin biyolojisi ile açıklanamaya çalışılmıştır.
Yapılan incelemeler, suçluluğun küçük yaşlarda başladığını, orta yaşlarda yoğunlaştığını ve yaş ilerledikçe azaldığını ve yaşlılık döneminde akli rahatsızlıklar söz konusu değilse hemen hemen sıfırlandığını ortaya koymuştur. Ayrıca günümüzde toplumsal nedenlerin çocuk suçluluğunda ön planda olduğu iddia edilmektedir.
Cinsiyet ve Suç
Bütün ülkelerde yapılan istatistikler, cinsiyet ile suç arasındaki yakın bağlantıya uzun zamandır dikkat çekmektedir. Erkekler kadınlara oranla daha fazla suç işlemektedir ve bu iki cinsin çoğunlukla işledikleri suç türleri arasında da fark bulunmaktadır. Çeşitli mağdur araştırmaları, yeni doğan çocuğu öldürme suçunun genellikle kadınlar tarafından, buna karşılık cinsel suçların ise erkekler tarafından işlediğini ortaya koymuştur. Kadın suçluluğunun ölçülmesinin zor olduğu ve bu nedenle kadın suçluluğunun istatistiklere yansıdığından daha yüksek olduğu söylenebilir. Çünkü adli makamlar kadın suçlu ile mağduru uzlaştırma yolunu tercih etmekte ve kadın suçluluğu istatistiklere yansıtılmamaktadır.
Kadınların çalışmaya ve sosyal hayatın içinde daha fazla yer almaya başlamalarıyla kadın suçluluğunun genel suçluluk içindeki oranı da artmıştır.