Bedensel Etkenlerin Suça Etkisi
Suç Antropolojisi
Suç adını verdiğimiz kurallardan sapma h âli, tarihin her döneminde insanoğlunun ilgisini çekmiştir. Bu olgunun nedenlerinin araştırılması, suçluluğun sayısının azaltılması veya önlenmesi için suç politikalarının oluşturulması gibi nedenlerle suç, birçok bilim dalının kesişme noktasını oluşturmaktadır. Kriminoloji terimi suç anlamına gelen “Crime " Antik çağlardan itibaren çirkin ve vücutları deforme olmuş kişilerin toplum içinde sevilmediği ve bu kişilerin kötülüğün belirtisi oldukları düşünülmüştür. Suçlular biyolojik (genetik) ve fizyolojik bakımından diğer insanlardan farklı bir yapıya adeta farklı bir kumaşa sahiptir ve bu farklılıklarından dolayı da suç işlemeye yatkındırlar. Francis Galton (1822- 1911) bedensel özelliklerle suçluluk arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Bunun için Londra’da halka açık bir test merkezinde birçok kişiyi fiziksel özellilerini tespit etmek için testten geçirmiştir. İlk “zekâ test” akımı ve fiziksel özelliklerin ölçüldüğü “biyometri” akımı Galton tarafından başlatılmıştır. Galton insanlardaki farklılıkları kalıtım ile açıklamıştır. Galton, her insanın parmak izinin farklı olduğunu ve yaşamı boyunca hiç değişmediğini ortaya koymuştur. İlk kez Galton’un kalıtım üzerinde yaptığı çalışmalarla modern anlamda “eugenics” bilimi ortaya çıkmıştır. “Eugenics” kelimesi Galton’un “iyi tür” anlamında eski Yunanca’dan türettiği bir kelimedir. Galton, kuzeni Darwin’in ortaya attığı “evrim teorisinin de etkisiyle, insandaki kalıtımla geçen özellikleri, farklı zihinsel yetenekleri ve kişisel karakteristikleri ölçerek bulmaya çalışmıştır. Suçun genetik olarak nesilden nesile geçip geçmediği de araştırılmıştır. Eugenics görüşlere göre suç da kalıtsal olarak genler aracılığı ile geçen bir hastalıktır. Ancak bu tezi ispatlamak için kromozomlar, aileler ve ikizler üzerinde araştırmalar yapılmıştır.
Antropoloji, insanın iskelet, kafatası gibi fiziki yapısını araştırır. Suç işleyen veya suça meyilli olan insanların antropolojik özelliklerini (fiziksel özelliklerini) tespit etmeye çalışır.
Beden Tipleri ve Suç
Modern dönemde vücut yapısıyla örneğin kişinin vücudunun kas ve yağ yapısı ile davranışları arasındaki ilişkinin sistemli bir şekilde araştırılmasına 20. yüzyılda “Somatotip Okul” ile başlanmıştır. “Somatotip Okul” Alman psikiatrist Ernst Kretschmer’in (1888 –1964) çalışmalarıyla başlamıştır. Bu okul, Lombroso ile Hooton’ın çalışmalarını temel aldığı için “Neo - Lomprosion Okul” olarak da anılmaktadır. Kretschmer 1921 yılında yazdığı “Beden Yapısı ve Kişilik” adlı kitabında insanların bedensel özellikleri ile akıl hasatlıkları arasında bağlantı olduğunu ileri sürmüştür. Kretschmer, denekler üzerinde yaptığı araştırma sonucunda insanların üç tip beden yapısına sahip olduklarını savunmuştur. Piknik tipler, atletik tipler ve astenik tipler. Piknik tipler, orta boylu, yuvarlak hatlı, geniş yüzlü, kısa ve kalın boyunlu, yumuşak elli kişilerdir. Atletik tipler ise adaleli geniş bedenli, dik başlı ve geniş omuzlu kişilerdir. Astenik tipler ise ince yüzlü, kuru ve kansız ciltli, dar omuzlu, kolları ve bacakları ve kolları ince, kaburga kemikleri belirgin kişilerdir. Dördüncü grubu oluşturan tipler ise vücudunda orantı bozukluğu olan kişilerdir. Kretschmer, atletik tiplerin şiddet içeren suçlara, astenik tiplerin ise küçük hırsızlık suçlara meyilli olduklarını iddia etmiştir. Belirtelim ki, Kretschmer bilimsel yöntemlere kullanmakta zayıflık gösterdiği için onun iddiaları birçok krimonolog tarafından kabul görmemiştir.