Romanesk ve Gotik Döneminde Kostüm

Romanesk Dönemi

1066 yılında Normanların İngiltere’yi işgal etmesiyle başlayan sanat akımıdır. İngiltere'de Norman üslubu, Avrupa'da ise Roman (Romanesk) olarak adlandırılır. İngiltere’de bu tarihten sonra mimari bir üslup gelişmeye başlamıştır. Mimari açıdan gelişen bu üslup diğer sanat dallarına ve kostüm tasarımına da yansımış ve giyimdeki stili etkilemiştir. Bir işleme örneği, 1066 yılında İngiltere’ye yapılan Normandiya işgalini betimleyen "Bayeux Duvar Halısı" ya da “Bayeux Dokuması” dır. Bu duvar halısı keten zemin üzerine renkli yün ipliklerle işlenmiştir.

Gotik Dönemi

Roman Sanatı’nın sonlarına doğru, sanatın her dalında özellikle mimaride büyük değişiklikler görülmüştür. İnsanlığın erken yaştaki manevi anlayışı mimariye taşınmış ve sivri geniş güzel pencereleri, ince kuleleri ve zengin süslemeli kiliseleri inşa etmek için bir hareket gerçekleşmiştir. Rönesans’a kadar devam eden bu sanata Gotik Sanat denilmektedir ve Yüksek Orta Çağı içinde barındırmaktadır. Gotik üslup Fransa'da ortaya çıkmış, buradan diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır. Gotik anlayış diğer sanat formlarını ve giyim alanını hızlı bir şekilde etkilemiştir. İnsanlar kişiye özel tasarlanmış giysi almaya başlamışlar ve modanın gelişmesinde de bunun önemli etkisi olmuştur.

Romanesk ve Gotik Dönemlerinin Giysi Özellikleri

Zırhlı giysiler ve omuzlara kadar uzanan zırhlı başlıklar dönemin öne çıkan giysileridir. Cotta isimli giysi, zırhın güneşte gözü etkilemesini önlemek için giyilen yanları açık bir yelektir. Bu dönemde metal işleme becerileri gelişmeye başlamıştır. 13. yüzyıl da daha kalın metal zırhlar yapılmaya başlanmıştır. Şövalyeler, 15. yüzyıl ortalarında tüm vücutlarını kaplayan metal zırhlar giymeye başlamışlardır ve baştan ayağa kadar olan bu zırhlar kapitone ceketlerin üzerine giyilmiştir. Bu ceketler bağcıklarla zırha bağlanmıştır. Daha koruyucu olması amacıyla giyilen kapitone giysiler, kalın pamuklu ya da farklı malzemelerle güçlendirilerek kullanılmışlardır. Armacılık savaşlarda kişinin tanınması için kullanılmıştır. Farklı renk ve belli anlamları olan desen özelliklerinin bir araya gelmesi ile oluşturulan armalar kalkan, zırh ve taçlar üzerinde kullanılmışlardır. 1150’ lerde yatay dokuma tezgâhlarının kullanımı giderek azalmaya başlamış, dokumada makine kullanılmaya başlanmıştır. Aynı kumaşın farklı dokuma tezgâhlarının kullanılması ile üretilen Damasko Kumaş ortaya çıkmıştır. 1278 lerde ise kadife kumaş dokunmaya başlanmıştır. 1200’ lerde giysilerde düğme kullanılmıştır.

Bu dönemde ilk kez vücuda oturan giysiler dikilmeye başlanmıştır. Giysilerde dikdörtgen kesimli tunikler dikilmeye devam etmiştir ancak bu giysiler daha dar kalıplarla yapılmıştır. Giyimdeki bu değişim kadın ve erkek içinde bu şekildedir. Dini figürler ve toplumdaki insanların giysilerindeki farklılık belirginleşmeye başlamıştır. Soylu kadın ve erkeklerin “bliaut” adı verilen uzun kollu tunikler giymesi bu dönemde olmuştur. Bu dönemde kadınlar giysilerinin altına “smock” adı verilen boyun ve kol kenarlarında büzgü ipi veya bant olan genellikle diz boyunda veya daha uzun bir iç elbise giymişlerdir.

Modada yaklaşık 1100 ila 1500 arasındaki genel eğilim, giysilerin vücuda uygun hale gelmesidir. Erkeklerin giysisi gövdeye ve kollara sıkıca oturan bir cekettir. Fakat kadınların cote hardie'si gerçekten etkileyici bir giysi olmuştur. Kadın giysisinin birçok kumaş dökümü olan uzun, çok geniş bir eteği vardır. Etek bedenden itibaren açılmaya başlamaktadır. Kadınlar eteğin ön kısmını toplu halde tutarak onu önünden taşımıştır. 1350 yılından sonra bu giysiler daha da daraltılmış ve farklı renkte kumaşlar giyside kullanılmaya başlanmıştır. Terzilik sanatı bu dönemde gelişmeye başlamıştır.

14. yüzyılda en büyük gelişmelerden biri terziliğin başlamasıdır. Dar kıyafetlerle daha teknik özelliği olan kıyafetler giyilmeye başlanmıştır. Bel dikişleri ve kalça dikişleri ile beden özellikleri belli edilmiştir. Tuniğin bol ve rahat kesimi bu dönemden sonra yerini daha ayrıntılı modellere bırakmıştır.

Dönemin ortalarına doğru giysilerde çeşitli sembollerin yer aldığı armalar görülmeye başlamıştır. Bu armalar, soylu ailelerin bir üyesi olunduğunu göstermesi açısından önem kazanmıştır.

Houppelande, Orta Çağ'ın sonlarından itibaren kumaşın oldukça fazla kullanıldığı, genellikle kıvrımlar halinde dökümleri olan, çok amaçlı bir giysidir. İlk olarak 1350 yılında Avrupa'da görünen houppelande, erkekler tarafından muflonla dolgunlaştırılmış bir beden ile kalçaya kadar uzanan bir tunik ve çorap pantolon ile giyilmiştir. Sonraki yıllarda önü kapalı olarak kadınlarda kullanmıştır. Hem etek boyu hem de kolları yere ulaşabilecek kadar çok geniştir ve kollar uzatıldığında yana tutturulmuştur.

Ortaçağ'ın sonlarına doğru, özellikle 12. yüzyıldan sonra, kadın şapkaları çok ayrıntılı hale gelmiştir. En gösterişli başlıklardan ikisi, uzun boylu bir kap kapağı şeklinde şekillendirilmiş ve bir örtü ile süslenmiş çan kulesi başlığı ve başın kenarından yapışmış iki konik boynuz içeren koçboynuzu başlığıdır.