Claude Henri de Saint Simon (1760-1825)

Claude Henri de Saint Simon 1760 yılında Paris’te soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Saint Simon Fransız toplumunun geleneksel toplumdan modern topluma geçişini en ön sıradan tanıklık etmiştir. Fransız İhtilali’nin getirmiş olduğu yeni fikirler ve sanayi toplumuna geçiş Saint Simon’un düşünce dünyasını derinden etkilemiştir. Saint Simon’u etkileyen bir diğer önemli gelişmede Sanayi Devrimi olmuştur.

Saint Simon modern topluma geçiş ile birlikte üretim yöntemlerinin sanayileşme ile birlikte hızlı bir değişim sürecine girdiğini ve bu değişim sürecinin toplum yapılarını önemli ölçüde değiştirdiğini bunun sonucunda da ‘sanayi toplumuna’ (kavramı ilk kez Saint Simon kullanmıştır) geçiş yaşandığını savunmuştur.

Sanayi toplumunda statü ve toplumsal refahın kaynağı üretim ve emek olmuştur. Bu dönem aynı zamanda toplumsal ve siyasal açıdan toplum yapıların yeniden bir örgütlenme dönemine girdiği dönemdir. Saint Simon bu yeni örgütlenme döneminde emek, üretim süreçlerine dahil olma, sermaye ve bilimsel gelişmelerin geleneksel toplumda var olan soyluluk ve toprak sahipliğinin yerini alacağını söylemiştir.

Simon’a göre toplumlar üç hal yasasına göre belli düşünce aşamalarından geçmektedir. İlk olarak teolojik aşama, sonrasında metafizik aşama ve son olarak da pozitif aşama gelmektedir. Her düşünce aşaması kendine uygun toplumsal, ekonomik ve siyasal örgütlenmeler sunmaktadır. Simon’a göre sanayi toplumu pozitif düşünce aşamasının bir ürünüdür çünkü bu aşamada bilim ve teknoloji toplum yapısını şekillendirmektedir. Saint Simon’a göre, feodal toplumdan sanayi toplumuna geçiş ile birlikte yaşanan toplumsal değişmeler toplumsal bir kurum olarak dinin sanayi toplumunda ‘yeniden’ tanımlanması ihtiyacı doğurmuştur.

Din yeni toplum yapısının gerekliliklerine göre yeniden reforme olması gerektiğini savunan Saint Simon’a göre, ‘din’ sanayi toplumunda varlığını sürdürmeli ancak feodal düzenden farklı olarak yeni argümanlar ortaya koymalıdır. Modern toplumda din düzen sağlayıcı ve toplumsal aktörler arasında dayanışmayı arttırıcı etkisi kaybolduğundan Saint Simon ahlaki krizi çözmek, düzen ve dayanışmayı yeniden oluşturmak için pozitivist, laik bir din anlayışının gerekliliğini savunmuştur.

Saint Simon’un sosyoloji disipline yapmış olduğu en önemli katkı sosyal fizik olarak ifade ettiği deney ve gözleme dayanan, toplumu canlı bir organizma olarak gören, ilerlemeci ve bütüncül bir anlayışa sahip olan toplumun incelenmesi için bilimsel bir yöntemi (doğa bilimlerinin kullandığı yöntem) kullanan yeni bir sosyal bilim düşüncesidir. Bu bilim için Saint Simon sosyal fizik ifadesini kullanmıştır. Tıpkı fizik biliminde olduğu gibi doğanın yasalarının ortaya çıkarılması düşüncesi, sosyal fizik de (sosyoloji) toplumun yasalarının ortaya çıkarılması ve anlaşılması düşüncesine odaklanmaktadır. Saint Simon’un bu düşünceleri sekreter ve manevi evlatlık olarak yanına aldığı Auguste Comte’un fikirlerini ve sosyoloji anlayışını şekillendirmiştir. Auguste Comte’un toplumun üç hal yasası: Teolojik, metafizik, pozitif aşama toplumunun düşünüş biçimleri olarak zamanla feodal, liberal ve sosyalist ekonomi ayrımıyla birleştirmiştir.

Saint Simon sosyolojinin bilimsel bir disiplin olarak ortaya çıkmasında ve gelişmesinde bütün katkılarına rağmen “özgün bir sosyoloji” geliştiremediği ve çalışmalarında hem sosyalist hem de muhafazakar bir bakış açısı sergilediği gerekçesiyle sosyoloji tarihinde daima muğlak bir konuma sahip olmuştur.