Radyoaktif Maddeler
Kararsız çekirdeğe sahip atomlar tarafından yapılan ışımalar (radyokativite) doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılır. Radyokatif bir element kararlı hâle dönüşmek için parçalanır ve bu olay sırasında radyoaktif atomun başlangıç miktarının yarıya inmesi için geçen süre yarılanma süresi olarak adlandırılır. Doğal radyoaktiflik gösteren çekirdekler için parçalanma serileri; uranyum, aktinyum ve toryum'dur.
Maddeler ya da canlılar tarafından alınan radyasyon miktarı (dozu) belirli birimlerle ifade edilir. Radyasyon dozunun etkileri doz hızına, doza maruz kalınan süreye ve radyasyonun çeşidine bağlıdır. Bir ortamdaki radyasyonu belirlemek için hassas cihazlar kullanılır. Bu cihazlar, sadece radyasyonun madde ile etkileşen kısmını ölçebilir.
İnsanoğlu, dünyanın varoluşundan bu yana radyasyonla birlikte yaşamaktadır. Doğal ve yapay radyasyon kaynaklarından farklı seviyelerde radyasyon çevremize yayılmaktadır. Yediğimiz yiyeceklerden soluduğumuz havaya, hastalıklar süresince teşhisten tedaviye kadar birçok alanda radyasyon karşımıza çıkmaktadır. Doğal radyasyon kaynakları yılda maruz kalınan radyasyonun %88'ini oluşturmaktadır.
Uranyum gibi ağır radyoaktif maddelerin parçalanması ya da hafif radyoaktif atomların birleşerek daha ağır atomları oluşturması sonucunda ortaya çıkan çok büyük miktardaki enerjiye nükleer enerji denir. Nükleer güç santrallerinde yakıt hammaddesi olarak uranyum kullanılır. Bölünebilme yeteneğine sahip olan uranyum‐235 izotopu doğada bulunan uranyumun binde yedisi (%0,71) kadardır. Doğal uranyumun içindeki uranyum‐235 izotopunun oranını artırmak için zenginleştirme işlemi yapılır.
Radyoaktif maddeler enerji alanında da kullanılmaktadır. Bu maddelerin parçalanması ve birleşmesiyle nükleer enerji elde edilir. Bu alanda daha çok uranyum elementi kulanılır. Nükleer enerji santrallerinde elde edilen enerji oldukça büyüktür. Bu santrallerin normal işlevleri sırasında çevreye verdikleri radyasyon miktarı çok azdır. Fakat santrallerde meydana gelebilecek kazalar büyük zararlara neden olabilir. Bunun en yakın örneği 2011 yılında Japonya'da meydana gelen Fukuşima kazasıdır.
Radyasyon, hayatımızda tıbbi, endüstriyel, araştırma, eğitim, güvenlik amaçlı uygulamalar ve tüketici ürünleri gibi birçok alanda kullanılmaktadır.
Doğru kullanıldığında oldukça yararı olan fakat hata yapıldığında ise büyük zararlar verebilen radyoaktif maddelerden tamamen korunmak mümkün değildir. Fakat her ülkede bu alanda faaliyet gösteren kuruluşlar bulunmaktadır. Ülkemizde bu görev Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından yürütülmektedir.
Radyasyonun duyu organlarımızla tespit edilmesi mümkün değildir. Bu yüzden radyasyonu tesbit edebilen hassas cihazlar kullanılmaktadır. Fakat bu cihazlar radyasyonun sadece madde ile etkileşen kısmını ölçmektedir.
Toplumda yaşayan insanlar için, doğal radyasyon kaynakları ve tıbbi uygulamalardan dolayı alınan dozlar hariç yıllık doz sınırı 1 mSv olarak kabul edilmiştir.
Herhangi bir ortamda radyoaktif maddelerin var olduğunu belirtmek için bazı tehlike sembolleri kullanılmaktadır. Gerekli olan alanlara bu sembolleri gösteren levhalar ilgili kişiler tarafından asılmalıdır.