Kamu Örgütlerinde Yönetişim

Ulusal ve uluslararası siyasi gelişmeler, kamu yönetimlerinin daha demokratik bir zemine oturtulmasına yol açmıştır. Demokrasi ile beraber insanlar önce kendilerini yönetenleri seçerken daha sonraları doğrudan yönetimde söz sahibi olmak istemişlerdir. Yönetişim, insanları yönetim merciine yaklaştırarak yönetime katılmaları için ortam hazırlamıştır. Yönetişim ile beraber daha hesap verebilir, daha şeffaf, daha demokratik, daha sonuç odaklı bir yönetim ortaya çıkmıştır. Yönetişimin kamu kurumlarında uygulanması ile beraber; tek bir yöneticinin tasarrufu ile yönlendirilen yönetim modelleri popülaritesini kaybetmiştir.

Yönetişim Kavramının Tanımı

Yönetişim, otoritenin tek bir yapıda toplanmadığı, tüm paydaşların yapılan faaliyete dâhil edilerek aralarında kurulan etkileşim ile ortaya çıkan etkin ve verimli bir yönetim tarzıdır. Bu yönetim tarzına göre; kamu yönetiminde sadece devletten değil özel sektörden ve halktan da söz etmek gerekir.

Yönetişimin Tarihsel Gelişimi

Yönetişim, 1600’lü yıllarda sivil toplum örgütleri ile müzakere yapma arayışları içerisinde olan Fransa hükûmetine kadar dayandırılabilmektedir (Özer, 2006: 61). Fakat “yönetişim” kavramsal olarak ilk defa Dünya Bankasının Afrika için 1989 yılında hazırladığı raporda kullanılmıştır. Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde kamu yönetimlerinde ortaya çıkan krizlerin şeffaf ve katılımcı bir yönetim anlayışı ile aşılacağı görüşünün hâkim olması yönetişimin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

Yönetişimin Bazı Kavramlarla İlişkisi

Yönetişim, “kamu yönetiminde yeni yaklaşımlar” ailesinin güncel uygulamalarından biridir. Güncel yaklaşımların beslendiği dinamikler benzer olduğu için farklı yaklaşımlar birbiri ile ilişkilendirilebilmektedir.

Yönetişim -Toplam Kalite Yönetimi: Yönetişim ve toplam kalite yönetimi kavramlarının ortak amacı, müşteri isteklerinin tatmin edilmesidir. Toplam kalite yönetimi, bu amacı gerçekleştirirken süreç iyileştirmeye odaklanırken; yönetişim, paydaş katılımını ön plana çıkarır .

Yönetişim -Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı: Yönetişim ve yeni kamu yönetimi anlayışlarını aynı paydada birleştiren en önemli özellik; devletin minimal olması ve devletin kamu hizmetlerini doğrudan kendi kurum ve personeli ile gerçekleştirmesi yerine, aldığı kararlarla düzenleyici rol üstlenmesidir. Başka bir deyişle yönetişimi, kamunun yönetilmesi yetkisinin, doğrudan kamusal mekanizmalar marifetiyle değil, devlet -özel sektör -sivil (üçüncü sektör) üçlüsünce, piyasa dinamikleri baz alınarak gerçekleştirilmesini öngören politikalar olarak anlamlandırabiliriz.

Yönetişimin Türleri, Aktörleri ve İlkeleri

Yönetişimin Türleri

Yönetişim, temel ilke ve prensiplerde değişime uğramadan altı farklı türde incelenebilir. Bunlar: Küresel yönetişim, kurumal yönetişim, kamu yönetişimi, e -yönetişim, yerel yönetişim, iyi yönetişimdir.

Yönetişimin Aktörleri

Yönetişimin başlıca aktörleri; Devlet, Halk, Özel sektör, Sivil toplum kuruluşlarıdır.

Yönetişimin İlkeleri

Her yönetişim anlayışında olduğu gibi yönetişim anlayışı da bazı temel ilkeler üzerinde bina edilmiştir. Bunlar: Şeffaflık (saydamlık), hesap verebilirlik, hukukun üstünlüğü, katılımcılık, etkinlik ve verimliliktir.

Yönetişimin Faydaları, Gereklilikleri, Eleştiriler

Yönetişimin Faydaları

Yönetişimin, kamu yönetimine sağladığı faydalar şu şekilde sıralanabilir:

  • Halkın, yönetime katılımının artması
  • Karar verme sürecinde etkileşimin artması
  • Halkın, talep ve beklentilerine verilen önemin artması
  • Kamu hizmetlerinden duyulan memnuniyetin artması
  • Paydaşlar arasındaki dengenin sağlanması
  • Kamu yönetiminde/devlette şeffaflık anlayışının yaygınlaşması
  • Kamu yönetimine/devlete duyulan güvenin artması
  • Kamu yönetiminin iş yükünün, paydaşlara dağıtılarak azaltılması
  • Kamu yönetiminde/devlette, demokratik yönetim anlayışının yaygınlaşması
  • Kamu kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanılması
  • Kamu yönetiminde/devlette, hesap verebilirliğin yaygınlaşması

Yönetişimin Gereklilikleri

Yönetişimin, kamu yönetiminde uygulanabilmesi için bazı şartların oluşması gereklidir. Öncelikle mevcut durumun eksikliklerinin farkına varılması ve değişimin gerekli olduğuna yönelik düşünce ve iradenin ortaya konulması gerekir. Bunun için hukuksal zemin uygun olmalıdır. Kamu kurumlarının eylem ve işlemleri, hukuki düzenlemelere göre yapıldığından, yönetişimin unsurları yasal düzenlemelerle sisteme entegre edilmelidir.

Yönetişimin bir diğer gerekliliği, yönetime katılma konusunda istekli ve bilinçli halkın varlığıdır. Sorgulama yetisi gelişmemiş, hakkını aramaktan uzak, yönetimi denetleme bilincine sahip olmayan halk, yönetişimin ortaya çıkmasını zorlaştıracaktır.

Sivil toplum örgütlerinin varlığı da yönetişimin gereklilerinden biridir. Örgütlü sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve etkinliği ile yönetişimin oluşabilmesi arasında doğru orantıdan söz edilebilir.

Yönetişime Yönelik Eleştiriler

Her ne kadar yönetişim, faydalı bir yönetim şekli olarak algılansa da çeşitli açılardan eleştirilere maruz kalmıştır. Modernite ile birlikte sürekli değişen koşullara uyum sağlama ve oluşan sorunlara çözüm bulma gittikçe güçleşmektedir. Bu nedenle eklektik anlayışlar yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Klasik yönetim anlayışlarının her yerde her örgüt için işe yarayacağı iddiası ile ortaya atılan ilkeleri yetersiz kalmakla birlikte, bazı yönleri ile kullanılmaya devam etmiştir. Yönetişim bu olumsuzlukları, paydaşların iş birliği ile aşmayı amaçlamıştır. Belli ölçüde bunu başarmış gözükse de bazı açılardan eleştirilmiştir.

Yönetişim ve Türk Kamu Yönetimi

Türkiye birçok alanda olduğu gibi yönetim alanında da dünyadaki gelişmelere uzak kalmamıştır. Özel sektörün, çok uluslu sermaye sahipleri ve çok uluslu şirketler sayesinde, yeni yöntem ve anlayışlarla karşılaşması, kamuya göre daha erken evrelerde gerçekleşmektedir. Kamu sektöründe de reform çalışmaları nedeniyle birtakım yasal ve yapısal düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Avrupa Birliği'ne üyelik süreci, uluslararası antlaşmalara taraf olma ve çeşitli uluslararası örgütlere üye olma, yönetişimle ilgili düzenleme ve uygulamalarının Türk Kamu yönetimine girmesini hızlandırmıştır. Hiç şüphesiz demokratikleşme çabaları da yönetişim uygulamalarının yaygınlık kazanmasını sağlamıştır. Bu kapsamda Türkiye’de gerçekleştiren düzenlemeler ve ortaya çıkan kurumlardan bazıları şunlardır: yerel gündem 21, kent konseyleri, ombudsmanlık, e -devlet, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, 5018 sayılı Kanun