Yerel Yönetimlerde Park ve Rekreasyon Departmanları

Toplumun ihtiyaç duyduğu canlanma için mevcut şartlar içerisinde park rekreasyonunun da önemli katkıları olduğu gün geçtikçe yapılan çalışmalarla desteklenmektedir. Rekreatif faaliyetlerin artış göstermesiyle ve çeşitlilik kazanmasıyla birlikte insanlar rahatlamak için mekân tercihlerini de değiştirmeye başlamıştır. Ülkemizde de ulusal park kavramı gittikçe önem kazanmakta ve birçok ziyaretçiyi kendine çekmektedir. Kar amacı gütmeyen kuruluşlarla ortaklık, yerel park ve rekreasyon hizmetlerini yeterince finanse etmek için başka bir potansiyel stratejiyi temsil eder. Kuruluş yeri genel olarak, işletmenin üzerinde kurulu bulunduğu belli bir arazi parçasını ifade eder. Kuruluş yeri, işletmenin üzerinde kurulacağı, yaşamı boyunca çalışmalarını sürdüreceği yerdir. Kamu ve özel işletmeler rekreasyon alanlarının kuruluş yerlerinin seçiminde stratejiler belirlerken, kuruluş ne tür bir mal veya hizmet sunacağını ve hangi pazarın içinde rekabet edeceğini belirlemiştir. Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği’nde “rekreaktif” terimine yer verilmemekle birlikte 30113 sayı ve 03.07.2017 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe giren “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği”nin “Tanımlar” başlıklı 4. Maddesinin “Yeşil Alanlar” alt başlığında Rekreasyon ve rekreasyon alanlarının farkı gözetilerek yeşil alanlar ile ilgili tanımlara yer verilmiştir. Çağdaş parklar ve açık hava rekreasyon yönetimi çerçeveleri, gösterge ve standartların formüle edilmesi, gösterge değişkenlerinin izlenmesi ve standartların korunmasını sağlamak için yönetim uygulamalarının uygulanmasından oluşan prosedürel bir temel üzerine kuruludur. Potansiyel göstergeler, parkların ziyaretçileri ve diğer paydaşlarla nitel görüşmelerden elde edilen verilerle tanımlanabilmektedir. Göstergeler ve standartlar, parklarda ve daha geniş anlamda açık hava rekreasyonu ve çevre yönetiminde önemli bir kavramsal formülasyon olarak ortaya çıkmaktadır. ABD'de, 1980'de Kongre'ye sunulan Parkların Durumu Raporu'nu takiben, milli parklar ve rezervler için ekolojik ve yönetimsel olarak sağlam sınırların oluşturulması için güvenilir ve pratik kılavuzların oluşturulmasına yönelik artan miktarda araştırma yöneltilmiştir. Açık alan rekreasyonunun ulusal parklar için belirlenen rollerden sadece biri olduğunu hatırlamakta fayda var, bu alanlar ziyaretçilerin eğlenmesi ve memnun edilmesi için yerel yönetimlere çok çeşitli fırsatlar sunmaktadır. Ulusal parklarda turizmin teşvik edilmesi ekonomik açıdan büyük önem arz etmektedir. Doğru planlamalar ve uygulamalar ile park yönetiminin ekolojik hedefleriyle uyumlu olmalıdır. Stratejiler, çevresel ve rekreasyonel kalitenin korunmasına yönelik farklı yollar belirleyen yönetime, temel kavramsal yaklaşımlar olarak tanımlamıştır. Yönetim direktifleri ile ilgili olarak, kaynak yönetiminde uygulanan taktiklerin birçoğu, site korumasının bir parçası olarak ziyaretçi düzenlemesini de gerektirmektedir. Tema parkları bireylerin hayal dünyası ve eğlenceyi birleştirdiği, planlama tasarım ve uygulama açısından özen ve ciddiyet gerektiren, diğer taraftan çağdaş yaşamın nasıl olması gerektiğini bizlere anlatan ve bireyin sosyal kimliğini güçlendirmek amacıyla farklı kontrol metotları kullanılan parklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tema parkların ülke ekonomisine ve çekiciliğine turistik açıdan bakıldığı zaman oldukça katkı sağladı görülmektedir. Bu nedenle dünya genelinde her yıl tema parklara yönelik yatırımlar gittikçe artış göstermektedir. Tema parklar, içerdiği rekreasyon aktiviteleri ile ziyaretçilerin ruhsal ve bedensel yorgunluğunu üzerinden atmalarını yenilenmelerini ve zamanı en kaliteli biçimde değerlendirmelerini sağlamaya yardımcı olmaktadır. Eğlence parklarını ilgi çekici kılan ve cazibe unsur haline gelmelerini sağlayan en önemli faktör parkın sahibi olduğu temanın kendisidir. Bu nedenle parkların tema sınıflandırmalarının yapılması sektörel ve akademik anlamda büyük önem taşımaktadır.