Genel Olarak Kamu Harcamaları

Toplumsal ihtiyaçları karşılamak amacıyla ortaya çıkan kamusal mallar devlet tarafından üretilirler. Kamusal malların üretimi, aynı zamanda devlet olmanın bir gereği olup devletin varlığını sürdürebilmesi için üretilmesi gereken mallardır.

Kolektif ihtiyaçları karşılamak amacıyla devletin yaptığı harcamalar kamu harcamalarıdır. Kamu harcamaları, kolektif ihtiyaçları karşılamanın dışında ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı sağlamak, gelir eşitsizliğini azaltmak, işsizliği önlemek, fiyat istikrarına katkıda bulunmak ve kaynak dağılımında etkinliği sağlamak amacıyla bir maliye politikası aracı olarak kullanılmaktadır. Kamu harcamaları maliye politikasının tek aracı olmasa bile önemli bir aracıdır.

Kamu harcamaları, dar anlamda kamu harcaması ve geniş anlamda kamu harcaması olmak üzere iki şekilde açıklanmıştır.

Ekonomide tam rekabet koşullarını, fiyat mekanizmasını, denk bütçeyi, kamu harcamalarının hacimce küçük olmasını, borçlanmaya olağanüstü dönemlerde başvurulması gerektiğini savunan klasik görüşe göre devlet, maliye politikası araçları yoluyla ekonomik hayata müdahale etmemelidir.

Modern görüşe göre ekonomide eksik rekabet koşulları geçerli olup klasik iddianın aksine ekonomi tam istihdamda değil eksik istihdamdadır. Eksik istihdamın nedeni, toplam talep yetersizliği olup kamu harcamaları artırılarak işsizliğin ortadan kaldırılacağı ve ekonomide tam istihdama ulaşılabileceği savunulmaktadır. Dolayısıyla bu görüşe göre devlet müdahalesi gereklidir.

Kamu harcamalarındaki artış nedenleri ile ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

Kamu harcamalarının artış fikri, ilk olarak A. Wagner tarafından ortaya atılmıştır. Wagner’e göre kamu harcamalarındaki nispi artış hızı ( ΔG/G), milli gelirdeki nispi artış hızından ( ΔY/Y) daha yüksektir.

Henry Carter Adams, kamu harcamalarındaki artış nedenleri ile ilgili olarak Wagner'in görüşlerine katılmakla birlikte, ekonomik ve sosyal koşullardaki farklılıklar nedeniyle her ülke için aynı olmayacağı görüşünü savunmaktadır.

Francesco Nitti'ye göre kamu harcamalarındaki artış bir realite olmakla birlikte Wagner’in iddia ettiği gibi bir kanun değil, genellikle kamu harcamalarındaki artışın nedeni savaşlar ve savaşlarla ilgili harcamalardır.

Richard Musgrave, kamu harcamalarındaki artışının düzenli ve sürekli bir seyir izlemediği, bu tür harcamaların en önemli nedeninin askerî harcamalar olduğunu belirtmiştir.

Rostow, kamu harcamalarındaki artışın nedenlerini açıklarken ekonomik ve sosyal gelişme ve bu gelişmede devletin oynadığı rolün önemine vurgu yapmıştır.

A. Peacock -J.Wiseman, kamu harcamalarının artışı ile ilgili sıçrama tezi denilen bir görüş ortaya atmışlardır. Bu görüşe göre kamu harcamaları sürekli bir artış göstermemekte aksine basamaklı bir artış göstermektedir.

Eğer devlet, artan ve genişleyen kamu hizmetlerini karşılarken daha fazla iktisadi mallar kullanıyorsa kamu harcamalarında görülen artışlar gerçektir. Aksine, devlet tarafından kamu hizmetlerini karşılamada kullanılan iktisadi mallar miktarında herhangi bir değişme olmadığı hâlde kamu harcamalarında artış olduğunda bu artışlar görünüştedir.

Paranın satın alma gücünün düşmesi, bütçe yöntem ve tekniğinin değişmesi, ülke yüz ölçümünün ve nüfusunun artması ve kamu hizmetlerinin para ile görülmesi kamu harcamalarını görünüşte artırır.

Savaşlar, nüfus artışı, teknolojik gelişmeler, devlet anlayışında meydana gelen değişmeler ve ekonomik nedenler kamu harcamalarını gerçek olarak artırır.

Kamu harcamalarını gerçekte artıran nedenlerden biri de siyasi nedenlerdir. Demokratik ülkelerde seçmenlerin oyları ile devlet yönetimine talip olan siyasal partilerin kamu hizmetleri ile ilgili daha fazla taahhütte bulunmaları bir yandan var olan hizmetlerin kalitesini artırırken diğer yandan yeni hizmetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu durumun doğal sonucu olarak kamu harcamaları gerçek olarak artmaktadır.

Genellikle kamu harcamalarının büyüklüğünü göstermek amacıyla geliştirilen en önemli kriter, bu harcamaların milli gelire oranıdır. Ekonomik aktivite içerisinde kamu kesiminin büyüklüğünü gösteren bu oran için alt ve üst sınır getirilmiştir. Devlet ne kadar liberal olursa olsun bu oran belirli bir düzeyine altına düşmez. Örneğin savunma ve güvenlik gibi tam kamusal malların üretimi kadar devlet harcama yapmak zorundadır. Bu oran kamu harcamalarının alt sınırını gösterir. Yine devlet ekonomik hayata ne kadar müdahil olursa olsun milli gelir kadar kamu harcaması yapamaz. Başka bir ifadeyle kamu harcamaları/milli gelir oranı bir hiçbir zaman (1) olmaz.

Ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte geçmişten günümüze kadar kamu harcamalarının sürekli arttığı görülmüştür. Kamu harcamalarının sürekli artış göstermesi, bir yandan bu harcamaların nasıl finanse edileceği konusunu gündeme getirirken diğer yandan optimal büyüklüğünün ne olması gerektiği tartışmalarını beraberinde getirmektedir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de kamu harcamalarının sınırı sorunu, mali terminolojinin en önemli tartışma konularının başında gelmektedir.