Risk, Getiri ve Menkul Varlık Değerleme Modelleri

Menkul varlıkların değerlemesine yönelik ortaya konulan çok sayıda model olmasına rağmen, çoğunun dayandığı prensip, varlığı değerinin o varlıktan elde edilecek nakit akışlarının şimdiki değerlerinin toplamı olduğu görülmektedir.

Bu ünitede varlık değerleme modellerinden İskonto Edilmiş Nakit Akışları Yöntemi, Fiyat/Kazanç Oranı, Modigliani-Miller Modeli, Gordon-Shapiro Modeli, Tinbergen Modeli, Lerner-Carleton Modeli, Finansal Varlıkları Değerleme Modeli, Williams Modeli, PP/DD Modeli ve Arbitraj Fiyatlama Modeli ele alınmıştır.

İskonto Edilmiş Nakit Akışları Yöntemi

İskonto edilmiş nakit akımları yöntemi, firmanın gelecekte elde etmesi beklenen kârlarının, belirli bir iskonto oranına tabi tutularak değerlendirilmesi mantığına dayanmaktadır.

Fiyat/Kazanç Oranı

Fiyat/kazanç oranı yaklaşımı, hisse başına kâr ile hisse senedi fiyatı arasındaki varsayılan ilişki üzerine kurulmuş bir değerleme modelidir.

Modigliani-Miller Modeli

Modigliani ve Miller, hisse senedi ve dolayısıyla firma değerinin hesaplanmasında kâr payının öneminin olmadığını iddia etmişlerdir. Modele göre, hisse senedinin değerini belirleyen faktörler, firmanın yatırım politikası ve hisse başına kârdır. Hissedarlar, elde edilen kârın, otofinansmanda kullanılması veya dağıtılması konusunda kararsızdırlar.

Gordon-Shapiro Modeli

Myron Gordon tarafından geliştirilen, Gordon-Shapiro modeli olarak bilinen bu değerleme yöntemine göre, hisse senedinin gerçek değeri, gelecekte elde edilecek kâr paylarının şimdiki değerini yansıtır.

Tinbergen Modeli

1938 yılında J. Tinbergen tarafından ortaya atılan bu model, temel yaklaşımı esas alan ilk model olarak bilinmektedir.

Modele göre, hisse senedi fiyatları, kâr payı oranı ile doğru orantılı, uzun dönem faiz oranlarıyla ters orantılıdır. Buna göre, kâr payı oranlarındaki artış, hisse senedi fiyatlarını artıracaktır.

Lerner-Carleton Modeli

Lerner-Carleton tarafından geliştirilen bu model, hisse senedinin gerçek değeri ile defter değeri arasındaki ilişkiyi dikkate almasının yanında, diğer modellerden farklı olarak firmanın yatırım ve finansman kararlarını da içine almaktadır.

Finansal Varlıkları Değerleme Modeli (FVDM)

Finansal varlıkların değerlemesini konu alan bu modelin en önemli özelliği, risk ve getiri ilişkisini net bir biçimde dikkate almasıdır. Literatürde “Capital Asset Pricing Model (CAPM)” olarak geçen bu model ilk olarak William F. Sharpe (1964) tarafından ortaya konulmuş, daha sonra Lintner ve Mossin tarafından geliştirilerek Elton ve Gruber, Black ve Treynor tarafından genişletilmiştir.

Williams Modeli

Tinbergen'le aynı yıl Williams bir model geliştirmiştir. Williams modeline göre hisse senetlerinin değeri, sonsuza kadar söz konusu alınacak temettülerin iskonto edilmiş değerleri toplamıdır.

Piyasa Değeri Defter Değeri (PD/DD) Yöntemi

Piyasa değeri defter değeri oranı (PD/DD), bir hisse senedinin piyasa fiyatının hisse senedini çıkaran şirketin hisse başına öz sermayesine (defter değeri) oranı olarak hesaplanmaktadır.

Arbitraj Fiyatlama Modeli

AFT, varlığın beklenen getiri oranının o varlığın sahip olduğu geçerli risk ile doğru orantılı olduğunu ileri sürmektedir. Dolayısıyla bir varlığın geçerli riski ne kadar yüksekse o varlığın beklenen getiri oranı da bu riski karşılayacak oranda yüksek olmalıdır.

Modele göre, riskliliği yüksek olan menkul kıymetin beklenen getirisi, riski düşük olan menkul kıymete göre daha fazla olacaktır. Bu sebeple riskliliği ifade eden ß katsayısı yükseldikçe istenen verim oranı da yükselecektir. Teknik olarak ß, menkul kıymet getirisinin, pazar portföy getirisinin standart sapmasına olan marjinal katkısı olarak tanımlanmaktadır.

Modele göre, kâr payı kazancı (kâr payının piyasa fiyatına oranı), risksiz faiz oranından büyük olan firmalarda beklenen verim oranı artarken, kâr payı kazancı risksiz faiz oranından düşük olan firmalarda ise yatırımcının beklediği verim oranı artmaktadır.