Abbâsîler II (Abbâsîlerde Türklerin Etkin Hale Gelişi ve Sâmerrâ Dönemi (833 -870)
Ebü'l -Abbâs es -Saffâh (749 -755)
Abbâsîlerin iktidara gelmesiyle birlikte Türk -Arap ilişkileri yeni bir boyut kazanmış, yüz yıl boyunca savaş halinde olan unsurların birbirini tanıma imkânı doğmuştur. İlk Abbâsî halifesi Ebü’l -Abbâs es -Saffâh’ın Arap milliyetçiliğini terk etmiş, Ebû Müslim el -Horasânî ise Horasan bölgesi valisi olmuştur. Böylece Türkler Abbâsî yönetiminde yer almaya başlamışlardır.
Ebû Ca'fer Mansûr (755 -775)
Ebû Ca'fer Mansûr hilâfete gelince devletin geleceği açısından tehlike olarak gördüğü Ebû Müslim el -Horasânî'yi ortadan kaldırmış ve yönetime hâkim olmuştur. Ancak Türkleri yönetimde istihdam etmeye devam etmiştir. Ebû Müslim el -Horasânî tarafını tutan Ebû Nasr Mâlik b. Heysem’in etkisiz hale getirilmesi için Hemedân Valisi Zuheyr b. et -Türkî’yi görevlendirmiştir. Halife, Mübârek et -Türkî'yi 152/769'da Sevâd’ın siyasî ve iktisadî kontrolünü yapmakla görevlendirmiştir.
Mehdî b. Mansûr (775 -785)
Mübârek et -Türkî, Halife Mehdî b. Mansûr döneminde siyasî faaliyetlerde bulunmuş, Mehdî tarafından Kazvîn şehrine âmil olarak görevlendirilmiştir. O da burada Medîne -i Mübârek adlı bir şehir kurarak kendi adamlarını yerleştirmiştir. Hasan b. Kahtebe, Mehdî b. Mansûr emriyle 162/780 yılında Tarsûs, Horasan, Şam halkından, Irak ve Hicâz gönüllülerinden meydana gelen bir orduyla Bizans’a karşı sefere çıkmıştır. Böylece Horasanlı askerlerin ordu içerisindeki ağırlığı hissedilmeye başlanmıştır.
Hâdî b. Mehdî (785 -786)
Mübârek et -Türki, bu dönemde 169/786 yılı sonlarına doğru Medine’de isyana kalkışarak halktan biat almaya başlayan ve orada bulunan devlet hazinesini yağmalayan Ali evladından Hüseyin b. Ali isyanını bastırmakla görevlendirilmiştir. Ancak o başarılı olamayınca cezalandırılmıştır.
Hârûn er -Reşîd (786 -809)
Hârûn er -Reşîd, El -Avasım adlı müstakil bir idarî bölge oluşturmuştur. Bu bölgede Bizans'a karşı seferlere çıkan ordu içerisinde Horasanlı askerler de bulunmuştur. Hârûn er -Reşîd saray muhafızlarını Türklerden oluşturmuştur. 180/796 yılında Ayn Zarba (bugünkü Anavarza) Bizans’a karşı müstahkem hale getirilmiş ve buraya da Horasanlı askerler yerleştirilmiştir. 193 -194/808 - 809 yılında Adana da tamir ve tahkim edilince Horasan ve diğer yerlerden getirtilen şahıslar buraya yerleştirilmiştir. Böylece Sugur ve Avâsım denilen sınır bölgelerine, büyük bölümünü Türklerin oluşturduğu insanlar Horasan’dan getirtilerek Bizans’a karşı bir güç oluşturulma yoluna gidilmiştir. Hârûn er -Reşîd’den sonra hilâfet makamına geçen oğlu Emîn de (809 -813) Horasan’dan getirilen insanları buraya yerleştirme politikasını devam ettirmiştir.
Me'mûn 813 -833)
Me'mûn, Türklerin desteğiyle hilâfet makamına geldiğinden onları yönetimin çeşitli kadrolarında görevlendirmiştir. Bu bağlamda Eşnâs et -Türkî, Afşin ve Boğa el -Kebîr gibi Türk komutanlar ön plana çıkmıştır. Me’mûn’un hilâfeti döneminde Türk komutanlar ve askerler hilâfet ordusunda hem sayıca artmış hem de nüfuz bakımından önemli konumlara gelmişlerdir. Ayrıca Me'mûn döneminde Beytü'l -Hikme kurulmuş ve Halku'l -Kur'ân düşüncesi yerleştirilmeye çalışılmıştır.
Sâmerrâ Dönemi (836-870)
Mu'tasım Billâh (833 -842)
Türklerin desteğiyle hilâfete gelen Mu'tasım onları önemli görevlere getirmiş, ancak Türkler Bağdat halkına zarar vermeye başlayınca Sâmerrâ şehrini inşa ederek devletin başkenti yapmış ve Türkleri de buraya yerleştirmiştir. Böylece Abbâsî tarihinde Sâmerrâ dönemi başlamıştır. Bu dönemde hilâfet üzerinde ağırlığı olan Afşin etkisiz hale getirilmiştir. Ayrıca Mihne uygulamalarına devam edilmiş ve Ahmed b. Hanbel yirmi sekiz ay hapis hayatı yaşamıştır.
Vâsık Billâh (842 -847)
Halife Vâsık Billâh, Türk komutanların telkin ve tavsiyeleri doğrultusunda atamalarda bulunmuştur. Ayrıca o, ülkenin doğu kısımlarının yönetimini İnâk’a, batısını ise Eşnâs’a bırakmıştır.
Mütevekkil Allellâh (847 -861)
Türk komutanların büyük desteğiyle hilâfet makamına gelen Mütevekkil, on dört yıl devam eden Mihne uygulamalarını kaldırmıştır. Türklerin desteğiyle hilâfete gelmesine rağmen onların etkisini kırmak için İnâk et -Türkî'yi öldürtmüştür. Ancak bu hamle istenilen sonucu vermemiştir. Bu sebeple Halife, Sâmerrâ’yı terk edip Dımaşk’a gitmeye karar vermiştir. Ancak nüfûzlarını devam ettirmek isteyen Türk komutanlar Muntasır ile anlaşarak Mütevekkil'i öldürmüşlerdir. Böylece Abbâsî hilâfetinde ilk defa Türkler tarafından bir Halife öldürülmüştür.
Muntasır Billâh (861 -862)
Türklerle birlikte hareket ederek babasına karşı yaptığı darbe sonucunda hilâfet makamına gelen Muntasır, onların etkisini kırmaya çalışmış, fakat onun bu yöndeki eylemlerini fark eden Türk komutanlar onu zehirleterek öldürmüşlerdir.
Müstaîn Billâh (862 -866)
Boğa el -Kebîr, Boğa es -Sağîr ve Otamış’ın bulunduğu Türk komutanların desteğiyle hilâfet makamına gelen Müstaîn belli bir süre sonra onların etkisinden kurtulmak için faaliyetlere başladı. Türk komutanları birbirine düşürmeye çalıştı ve bu bağlamda da Vasîf ve Boğa, Bâgir et -Türkî'yi öldürdüler. Ancak Sâmerrâ'nın kendisi için güvenli olmadığını düşünen Müstaîn Bağdat'a gitti ve burayı tekrar başkent yaptı. Bu durum Bağdat ve Sâmerrâ'da bulunan Türk komutanları harekete geçirdi. Yapılan mücadele sonunda Müstaîn hilâfetten çekildi.
Mu'tezz Billâh (866 -869)
Müstaîn önceki halifeler gibi Türklerin etkisini kırmaya çalışmıştır. Türklerle daha etkin mücadele edebilmeleri için Meğâribe adlı orduyu desteklemiş, fakat bir neticeye ulaşmıştır. Buna rağmen o, Vasîf ve Boğa'yi öldürtmeyi başarmış, ama Türklerin etkisini kıramaıştır. Türklerin isyanı sonucunda hilâfet makamından azledilerek hapse atılmıştır.
Mühtedî Billâh (869 -870)
Türklerin desteğiyle hilâfete gelmiş, ancak onların yönetim üzerindeki etkilerini sonlandırmak amacıyla Meğâribe ve Ebnâ adlı askerî birliklere destek vermesine rağmen bu düşüncesinde muvaffak olamamıştır. Türklerin galip gelmesiyle tahtan indirilerek hapse atılmış ve daha sonra da idam edilmiştir.