Hicretten Hudeybiye Antlaşmasına Kadar Medine Dönemi

Hz. Muhammed (s)’ın yirmi üç yıllık peygamberlik hayatının hicretten sonraki on yılına Medine Dönemi denmektedir. Bu dönemi de kendi içinde Hudeybiye Antlaşması'na (6/628) kadar ve Hudeybiye Antlaşması sonrası olmak üzere iki kısma ayırıp incelemek mümkündür. Bunu, Hz. Peygamber’in uyguladığı siyaset ve tebliğ faaliyeti açısından da görmekteyiz.

Müşriklerin ölüm kararının ardından Mekke’den ayrılmak zorunda kalan Allah Resulü, Hz. Ebu Bekir’le beraber zor ve yorucu ve bir yolculuktan sonra Medine’ye geldi. Yolda Kuba Mescidini inşa etti ve ilk cuma namazını kıldı. Mekke’den gelen Müslümanlara kucak açan Medineli Müslümanlara Ensar denirken hicret ederek gelen Mekkelilere ise Muhacir denmektedir.

Hz. Peygamber’in hicret sonrası yaptıkları arasında yer alan Mescid-i Nebi’nin inşası, muâhat, nüfus sayımı ve Medine Sözleşmesi, önemli ilk icraatlarıdır. Mekkeli muhacirleri Medineli ensarla kardeşleştirmek (muâhat) suretiyle oluşturduğu birlik sayesinde Müslümanlar arasında kaynaşma olurken, sahipsizlik ve yersizlik problemi de kolayca çözülmüştür.

Resulullah’ın önce Medineli Müşriklerle daha sonra da Medine’de meskûn olan Yahudi kabileleriyle saldırmazlık antlaşması yaparak, kendini ve Müslümanları koruma ve konum açısından garantiye almıştır. Çünkü Mekkelilerin asıl hedefinde Allah Resulü olsa da, tüm Mekkeli muhacirler ve dolayısıyla bir anlamda da Medineli Müslümanlar için büyük tehlike söz konusuydu. Bu antlaşma, Medine’de Müslümanlara geçici de olsa bir korunma sağlamış, ancak daha önemlisi Müslümanlar ve Allah Resulü resmen tanınmış ve onaylanmıştır.

Allah Resulü Medine’ye hicret sonrasında Müslümanların ibadet, bir merkez ve psiko-sosyal ihtiyaçlarının karşılanması için Mescid-i Nebî’nin inşasına başlamış ve bizzat kendisi de yapımına katılarak 7 ayda tamamlamıştır. Bu mescidde, konum ve fonksiyon itibariyle o günkü ihtiyaca cevap verecek birçok bölüm bulunmaktadır. Mescidin içinde, Resulullah’ın hâlihazırdaki iki hanımı Hz. Sevde ve Hz. Aişe için iki oda/hücre; bekâr olup da kimsenin evinde kalmak istemeyen ve Resulullah’ın hizmetinde bulunan sahabiler için suffa; beytülmalın toplandığı hizane; elçilerin ve misafirlerin kalması için zevr; Resulullah’ın namazı kıldırdığı mihrab; hutbede dayandığı minber; ezanın okunduğu yüksekliğe ad olan üstüvane; giriş ve çıkış için kullanılan kapılar ve namaz kılınan geniş avlu bulunmaktaydı.

Resulullah yaptırdığı nüfus sayımıyla, Medine’nin ve sakinlerinin yaklaşık nüfusu hakkında bilgiler edinmiştir. Buna göre, 10 bin olan nüfusun yarısını Yahudiler, kalan nüfusun da 3500 kadarını müşrikler ve 1500 kadarını da Mekkeli-Medineli Müslümanlar oluşturmaktaydı.

Mekkelilerin kendisi hakkındaki ölüm fermanına karşı oluşan savaş halinden dolayı Resulullah, Mekkelilere karşı bir takım seriyyeler tertiplemiş ve gazvelerde bulunmuştur. Medine döneminin ilk yıllarına damgasını vuran bazı savaşlar yaşanmış olup, onlardan büyük olanlar şunlardır:

Bedir Savaşında (2/624) 300 kişilik İslam ordusu, 1000 kişilik Mekke ordusuna karşı ezici bir zafer kazanmıştır. Bu savaşın en önemli sonucu, civar kabilelerde Müslümanlara karşı görülen çekingenliğin gitmesidir.

1000 kişilik İslam ordusunun 3000 kişilik müşrik ordusuna karşı yaptığı Uhud Savaşının (3/625) başlangıcında müslümanların galibiyeti söz konusuysa da, daha sonra savaş kaybedilmiş ancak, bu yenilgi, madden ve manen çok çabuk atlatılmıştır.

Hendek Savaşı (5/627) ise 10 bin kişilik müşrik ve yahudi ittifakına karşı savunma savaşı şeklinde yapılmış ve savaş müslümanların lehine sonuçlanmıştır.

Bundan sonraki süreç, Hudeybiye Antlaşmasına giden süreçtir. Ancak bu arada üç Yahudi kabilesiyle yapılan savaşlarda da Kaynuka ve Nadîr Oğulları Medine'den sürülmüş, Hendek savaşındaki ihanetleri dolayısıyla Kurayza Yahudileri cezalandırılmış ve eli silah tutan erkekleri öldürülüp kadınları, çocukları ve malları ganimet olarak alınmıştır.

Mekke'ye umre için yola çıkan Allah Resulü bu yolculukta Hudeybiye'de konaklamış ve gelişen bir takım olaylar sonucu Mekke müşrikleriyle barış antlaşması (6/627) imzalamıştır.

Medine, İslam toplumun oluşumu, gelişimi, kurumsallaşması, Müslümanların güçlenmesi ve İslam'ın yayılmasında merkez konumunda olmuştur.