Giriş Tanım, Amaç, Yöntem
İslam'ın "itikadi ve ameli sahadaki düşünce ekolleri" denebilecek mezhepler, dinin anlaşılma biçimleri ile ilgili beşerî tezâhürlerdir. Siyasi, içtimai, iktisadi, coğrafi, tarihî ve benzeri sebepler, dinin anlaşılması planında, belirli fikir ya da şahısların etrafında odaklaşmalara yol açmıştır. Böylece, din anlayışında yer yer farklılaşmalar meydana gelmiştir. Bu farklılaşmaların, zamanla sistematik özellik kazanarak, düşünce ve davranışları etkilemeye başlaması, kurumsallaşarak ve sosyal hayatta derin izler bırakarak varlığını sürdürmesi, "mezhep" olgusunu ortaya çıkartmaktadır.
İslam Mezhepleri Tarihi, adından da anlaşılabileceği gibi, öncelikle “mezhep” adı altında ortaya çıkan beşerî oluşumları araştırır. Din anlayışındaki farklılıkların kurumsallaşması sonucu ortaya çıkan bütün beşerî oluşumlar, İslam Mezhepleri Tarihi’nin ilgi alanı içindedir. Bunlar en başta Haricîlik, Şiilik, Mürcie ve Mu’tezile gibi daha çok siyasi saiklere dayalı olarak ortaya çıkan, “fırka” da denilen oluşumlardır. Hanefilik, Şafiilik, Malikilik ve Hanbelilik gibi esasta itikadi olmasına rağmen sonuç itibarıyla amelde ortaya çıkan farklılıklarla kendini ortaya koyan ameli/fıkhi mezhepler de İslam Mezhepleri Tarihi’nin ilgisiz kalamayacağı konulardır.
Mezhepler dinin anlaşılma biçimleri ile ilgili beşerî oluşumlar olduğu için, mezhepleri oluşturan saiklerden en temelde insan unsurundan ve sosyopolitik sebeplerden söz etmek gerekmektedir. Gerek siyasi ve itikadi mezheplerin, gerekse fıkhi mezheplerin doğuşunda, gelişmesinde ve takip ettiği süreçte başat belirleyici siyaset olmuştur.
İslam mezheplerinin doğuşuna etki eden kültür unsurlarının başında, Cahiliyye dönemi Arap kültürünün özellikleri gelmektedir. İslâm'ın yayılma sürecinin hızlanması ile birlikte, anlayış planında Yahudi kültürünün fevkalade etkili olduğunu görmezlikten gelmek mümkün değildir. Hızla yayılan İslam, bir yandan oturma sürecini devam ettirirken diğer yandan da o dönemin üç büyük medeniyeti olan Mısır, Roma ve Sasani medeniyeti ile yüz yüze gelmiştir. Bilhassa hicri ikinci asırdaki mezhebi oluşumlarda, bu üç medeniyetin de derin izleri bulunmaktadır.