Hz. Peygamber Dönemi’nde Dinî, Kültürel ve Adli Kurumlar

Din, insanların dünya hayatını tanzim eden ve bunun karşılığında kendilerine ahiret mutluluğu sunan ilahi kanunlar manzumesidir. Bu manzumenin en önemli bölümü de ibadettir. Din, ibadeti ile var olur ve mabedi ile ayakta kalır.

İslam dininin var olan ibadetlerinin başında namaz gelir. Namaz yalnız kılınacağı gibi camide cemaatle de kılınır. Hz. Peygamber, hicretten sonra Medine’de yaptırdığı mescitde günde beş vakit cemaatine imam olmuş ve onlara namaz kıldırmış bizzat kendisi mescit inşasında çalışmıştır. İslam’ın beş şartından birincisi iman, diğer dördü de ibadettir. Namaz, oruç, zekat ve hac, İslam’ı ayağa kaldıran ibadetlerdir. Hz. Peygamber namazı mescit ile ayakta tutmuş, zekatı devlet eliyle toplamış, tahrif olmuş hac ibadetini ise aslına irca etmiştir. Bunların bütünü din î kurumlar olarak Hz. Peygamber’in hayatında yerini almıştır.

İslam, bilgiye çok önem verir. Yüce Allah, Kur’ân -ı Kerimde; Hz. Peygamber de hadis -i şeriflerinde Müslümanları ilme yönlendirirler. Hz. Peygamber, Müslümanları hem ilme yönlendirmiş hem de çevresini bilgilendirmiştir. Sahabelerden kimisini dil ögrenmeye teşvik etmiş kimisini ise Medine'ye öğretmen olarak göndermiştir. Hz. Peygamber çevresini bilgilendirmek için Mekke’de Dâru’l -Erkam’ı, Medine’de de Suffa’yı ilim tahsilinin merkezi olarak kullanmıştır. Bu iki merkeze devam edenler, Hz. Peygamber’e öğrenci olmuşlar; o da öğrencilerini en güzel şekilde yetiştirmiştir. Öğrencilerinden de öğrendiklerini çevrelerine öğretmelerini istemiştir. Bu merkezlerde yetişenler, Hz. Peygamber hayatta iken ve vefat ettikten sonra devletin çeşitli kademelerinde görevler yapmışlardır.

Cahiliye toplumunu bütün değer yargılarıyla değiştirmeyi hedefleyen Hz. Peygamber, Müslümanların anlayışlarını, yaşantılarını, kültürlerini değiştirdi. Bu değerlerden İslam ile çelişmeyenleri bıraktı; çelişenleri atarak onların yerine yenilerini ikame ederek yeni bir toplum inşa etmiştir. Müslümanlar, yaşadıkları bölgenin İslam ile çelişmeyen kültürlerini muhafaza etmekle birlikte bu kültüre İslami bir renk kazandırdılar. İslam ile kazandıkları bu yeni bilgi ve kültürlerini güzel bir şekilde hazmederek kendilerinden sonraki nesillere aktardılar.

Yüce Allah tarafından İslam dininin gönderilmesinin maksatlarından biri de yeryüzünde adaleti ikame etmektir. Yüce Allah tarafından İslam dinini dünyaya yaymakla görevlendirilen Hz. Peygamber, bu görevi de en güzel şekilde yerine getirmiş ve insanlar arasında adaletle hükmetmiştir. Adaletin dağıtımı için valiler ve hâkimler görevlendirmiş, kendisi hayatta iken çok güzel çalışan bir yargı sistemi kurmuştur. Kendisi adaleti tesis için ilk olarak Kuran'a sonra ise kendi reyine başvururken görevlendirdiği valiler ve hakimlere ise önce Kuran' sonra sünnete daha sonra ise hata ettiklerinde bir, isabet ettiklerinde ise iki sevap kazanacaklarını söylereyerek kendi reylerine başvurmalarını söylemiş ve bu şekilde mavazzaf oldukları bölgelerde adaleti tesis etmelerini istemiştir. Bu sistem ile suçlular cezalandırılmış, haklılara hakları verilmiştir.

Gerek dini gerek eğitim -öğretim gerekse adalet kurumlarının inşasının temeleninde vahyin olduğunu görmekteyiz. Hz. Peygamber'de bu çerçevede kurumlar ihdas etmiştir. Bu kurumlar da yeni bir toplumun inaşasına katkı sağlamıştır.