Son Peygamber Hz. Muhammed
Kur'an -ı Kerim Allah'a ve bütün peygamberlere iman etmenin gerekliliğini vurgulamış ve Allah'ı, meleklerini, kitaplarını ve peygamberlerini reddedenlerin büyük bir hüsranda olduklarını açıkça ifade etmiştir. Bu ayetlerde ortaya konulan gerçek, Allah'a ve Resulü’ne iman edilmesidir. Bu itibarla Allah'a ve O’nun son peygamberi Hz. Muhammed’in Allah’tan alıp getirdiği her şeye iman etmek inanan kimselere yöneltilmiş bir emirdir.
Hz. Muhammed (a.s.) Allah'ın insanlığa gönderdiği son peygamberdir ve peygamberlik müessesesi onunla tamamlanmıştır. O'nun son peygamber oluşu hem naklî hem de akli delillerle temellenen bir gerçektir. O'nun son peygamber oluşu insan aklını külfetten kurtarmış, din adına başka bir peygamber arama çabasını da ortadan kaldırmıştır.
Allah’a iman'dan sonra en önemli inanç esası peygamberliğe ve peygamberlere imandır. Peygamberlere iman, ancak tümüne iman etmekle gerçekleşen bir akittir. Bu itibarla Allah'ın tarih içinde göndermiş olduğu tüm diğer peygamberlere iman ettiği hâlde Hz. Muhammed'in peygamberliğine iman etmeyen kişi, mümin sayılamaz.
Hz. Muhammed (a.s.) peygamberliğinin delili ve doğruluğunun göstergesi olarak mucizeler göstermiştir. Ancak O'nun peygamberliği, mucizeden daha çok mesajının muhtevasına, üstün kişiliğine ve ahlakına, davetinin kısa zaman içerisinde toplum vicdanında karşılık bulmasına dayanır.
Hz. Muhammed (a.s.)'in kendinden önce geçen peygamberlerin getirdiği ilahi kitaplar tarafından müjdelenmesi, onun niteliklerinin o kitaplarda belirtilmiş olması ve bunları bilen ehl -i kitap âlimlerinin bir kısmının hayatında ona iman etmesi, peygamberliğinin gerçekliğini göstermektedir.
Mucize, “peygamberlik iddiasında bulunan kimsenin şahsında, kendisiyle muarazada bulunanları aciz bırakmaya yönelik, iddiasına uygun bir şekilde, meydan okuma esnasında fiziki kurallara aykırı olarak meydana gelen fiil veya durumlar” şeklinde tanımlanır.
Bu tanım, özellikle peygamberlerin peygamberliklerini ispata yönelik olarak ortaya koydukları olağanüstü fiilleri ifade etmektedir. Bu tür olağanüstü olayların mucize olarak kabul edilebilmesi için kelamcılar birtakım temel şartların bulunması gerektiğini belirtmişlerdir. Bu şartlardan biri, bunun olağanüstü bir olay olması gerektiği ve peygamberin elinde meydana gelmesi hususudur. Bu açıdan bakıldığında mucize sadece peygamberlere has bir durumdur. Ancak bu fiil, peygamberin fiili değil, Allah’ın fiilidir. Bu şart, sıradan fiillerin mucize kapsamında olmadığına işaret etmektedir.
Hz. Muhammedin mucizeleri üç kısımda incelenir: Akli mucizeleri, hissî ya da kevni mucizeleri ve haberî mucizeleri. Hz. Peygamber’e verilen en büyük mucize Kuran’dır ve akli mucize olarak isimlendirilir. Çünkü Kuran tüm asırlar boyunca insan aklına hitap etmiş, sadece indiği çağdaki insanları muhatap almamıştır.
Peygamberlik Hz. Muhammed’le (a.s.) ile sona ermiştir. Onun son peygamber oluşunu gösteren akli ve naklî deliller vardır. İslam inancına göre diğer peygamberlere iman etmenin yanında ona da iman etmek farzdır ve kurtuluşa ermenin şartıdır.